Mesajı Okuyun
Old 02-10-2011, 12:00   #106
BALDIRAN

 
Varsayılan

Sayın KONYALI;
Malesef size katılamıyorum.
Her şeyden önce hak ve haksızlık kavramı nereden baktığınıza göre değişir.Dava açan herkes, kendinin hakkı olduğuna inanarak dava açmaktadır. Haksız olduğuna inanan biri neden dava açsın ve o kadar masraf versin ki.
Sorun, dava açan kişinin kendini haklı görüp görmemesinde değil, yargılama sonunda, mahkemenin onu haklı bulup bulmamasındadır.
Özünde haklı olduğu halde, usuli bir takım nedenlerle, (ör.gerekli belgelerin düzenlenemeyişi/kaybolması, tanıkların olayı tam olarak izah edip edemeyecekleri, tanıkların bulunup bulunmayacağı, yargıcın tanık beyanlarına itibar edip etmeyeceği vs)kişiler, mahkemede haksız çıkmaktan korkabilir ve korkmaktadırlar da.
Usul hükümlerini bu kadar sıkılaştırırsanız, korkarım hakkın özünü şekle kurban edersiniz ve hak kayıplarına yol açarsınız.
İşin maddi boyutunu ise hiç tartışmıyorum bile.
Ülkemizde, yüzbinlerce liralık mal varlığı elinden alınan (ör.hileli vekaletle taşınmazları satılan) ancak evinin geçimini zor sağlayan sayısız insan var ve bu insanların alacağın tamamının harcını/giderlerini denkleştirip, mahkemede hak arama yolunu başlatmaları mümkün değil.ısmi dava onlar içinde bir çıkış yoluydu.
Korkarım bu hüküm toplumdaki suç ve suçlu sayısını çok çok artıracaktır.
Daha da vahimi, özünde haklı olduğuna inanan, ama, gerekli giderleri denkleştiremediği için dava açamayan pek çok kişinin adalete ve devlete olan inancını yerle bir edecektir.
Daha daha vahimi, hakkını alamadığı tarla komşusuyla, kapı komşusuyla,yan yana yaşamak zorunda kalan kişilerdeki öfke ve tatminsizlik duygusu bastırılamadığı için sosyal barış fazlasıyla bozulacaktır.
Yasa koyucunun bunu amaçlamış olduğunu hiç birimiz söyleyemeyiz ama varılacak yer sanırım burasıdır.
Umarım yanılıyorumdur. Saygılarımla