Mesajı Okuyun
Old 25-10-2007, 16:39   #2
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/3792
K. 2000/4770
T. 29.5.2000

• HAKSIZ REKABET ( Aynı Ticaret Ünvanının Kullanılması)

• TİCARET UNVANININ KORUNMASI ( Aynı Olan Soyadının Ticaret Ünvanı Olarak Kullanılması)

• TİCARET ÜNVANINA AYIRT EDİCİ İLAVELER EKLENMESİ ( Aynı Soyadını Başkalarının da Ticaret Ünvanı Olarak Kullanması)

• AYNI SOYADININ BİRDEN FAZLA KİŞİ TARAFINDAN TİCARET ÜNVANI OLARAK KULLANILMASI ( Ayırt Edici İlaveler Eklenmesi)

• HUSUMET ( Ticaret Ünvanına Tecavüz ve Haksız Rekabet)
6762/m.47/2,52

ÖZET : 1-Ünvana tecavüz eden ve haksız rekabeti yapan, davalı şirket tüzel kişiliği olduğuna göre, dava, sadece şirket hakkında açılabilir.

2- Davacı şirket, dava konusu ünvanı daha önce tescil ettirip, kullanma hakkına sahip olduğuna göre, aynı soyadı taşıyan kişilerden oluşan davalı şirketin de aynı unvanı kullanma hakkı mevcut ise de, TTK.nun 47/2. maddesi hükmü çerçevesinde, ayırt edici ilaveler yapma zorunluğu vardır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın ( Bafra Birinci Asliye Hukuk Ticaret Mahkemesi)nce görülerek verilen 16.12.1999 tarih ve 1998/375-1999/417 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin "G.... K...." ticaret unvanını tescil ettirdikten sonra, davalı şirketin "Ö.... G...." olan unvanını "G.... K...." şeklinde tescil ettirdiğini ticaret unvanını kullanım hakkının münhasıran kendilerine ait olduğunu, davalı yanın kötü niyetle bu davranışı yaptığını, tarafların daha önce ortak olduğunu, davalıların hala ortaklarmış gibi bir izlenim yaratmak istediklerini, bu durumun 3.kişileri yanıltıcı bir eylem olup, haksız rekabet

oluşturduğunu ileri sürerek, davalının ünvana tecavüzünün ve haksız rekabetinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davalı şirketin ortaklarına husumet yöneltilemeyeceğini, davalı şirketin ortakları ile, müvekkili şirket ortaklarının amca çocuğu olduklarını ve hısımlık nedeniyle aynı soyadını taşıdıklarını, bu nedenle "G.... K...." ibaresinde iltibas ve haksız rekabetin sözkonusu olmadığını, müvekkilinin

tesellinin daha eski olduğunu, iştigal alanlarının da farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkeme, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalı şirketin daha önce kurulmuş olduğu, davacı şirketin aynı unvan ile daha önce faaliyette bulunduğunu kanıtlayamadığı her iki şirketin aynı soyadını taşıyan hısımlar tarafından kuruluş olması nedeniyle ünvanlarında yer verdikleri "G.... K...." ve "Ö...." eklerinin soyadlarından neşet ettiği, bunun ise mahalli örf ve ticari teamüllere uygun bulunduğu, şirket konularında bazı farklılıklar bulunduğu, dolayısıyla iltibasın sözkonusu olmadığının belirtildiği, aynı soyadını taşıyan kişilerin bu soyadını kullanabileceklerinin Yargıtay İçtihatlarınca da, kabul edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, ticaret ünvanına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi istemine ilişkindir. Ünvana tecavüz eden ve haksız rekabeti yapan davalı şirket tüzel kişiliği olduğuna göre, davanın sadece şirket hakkında açılabileceği, gerçek kişi ortaklara böyle bir dava yöneltilemeyeceği ve bu kişiler hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi gerekirken, esas yönünden reddi doğru değil ise de, davalı ortaklar hakkında verilen red karar sonucu itibariyle doğru görüldüğünden kararın bu bölümünün onanması gerekmiştir.

2- Ancak TTK.nun 52. maddesinde "usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanmak hakkı, münhasıran sahibine ait olacağı" öngörülmüştür. Davacı şirketin "G.... K...." ibaresini taşıyan unvanı 4.4.1998 tarihli Sicil Gazetesi'nde ilan ettirdiği, davalının ise "Ö...." ibareli unvanı kullanırken 4.5.1998'de "G.... K....." ibareli unvanı tescil ettirdiği konusunda uyuşmazlık yoktur. Yukarıda belirtilen kanun hükmü karşısında, dava konusu unvanı kullanma hakkı yalnızca davacı şirkete aittir. Ancak, her iki şirketin ortaklarının soyadının G.... olduğu da, ihtilafsızdır.

TTK.nun 47/2. maddesinde "bir hükmi şahsın ticaret ünvanına Türkiye'nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırdedilmesi için gerekli olduğu takdirde, lüzumlu ilavelerin yapılması zorunludur" hükmü yer almıştır. Davacı şirket, "G.... K...." unvanını daha önceden tescil ettirip, kullanma hakkına sahip olduğuna göre, aynı soyadı taşıyan kişilerden oluşan davalı şirketin ünvanında "G.... K...." ibaresini kullanma hakkı mevcut ise de, anılan kanun hükmü çerçevesinde ayırt edici ilaveler yapma zorunluluğu bulunduğu da, bir gerçektir. Davalı şirket ünvanında bu anlamda ayırtedici ilaveler bulunmadığı ve unvanı davacınınkiyle tıpa tıp benzer şekilde kullanmak istediği anlaşıldığına göre, davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçelerle reddi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1) no'lu bentte yazılı nedenlerle kararın ( ONANMASINA), ( 2) no'lu bentte yazılı nedenlerle kararın davacı yararına ( BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.5.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2000/11-919
K. 2000/928
T. 31.5.2000

• HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ ( Davanın Davacının Ticaret Ünvanına Vaki Tecavüzün Men'i ve Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması İstemine İlişkin Olması )

• MADDİ MANEVİ TAZMİNAT ( Davanın Davacının Ticaret Ünvanına Vaki Tecavüzün Men'i ve Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması İstemine İlişkin Olması )

• TİCARET ÜNVANINA VAKİ TECAVÜZÜN MEN'İ ( Davacının Aynı Kelimeyi Kullanmasına Müsaade Edilmiş Olması )

6762/m.43,51,54

ÖZET : Dava, davacı ticaret unvanına vaki tecavüzün men'i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkin bulunmaktadır. Dava konusu olayda hakiki şahıs tacir olarak "Mercan" kelimesini TTK.nun 43. maddesi uyarınca ticaret unvanında kullanan şahsın aynı kelimeyi davacı şirketin ticaret unvanında kullanmasına muvafakat ettiğinin ve davacının bu nedenle, ortağının önceki kullanımının kendisine tanıdığı haklardan yararlanacağının kabulü ile taraf delillerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "haksız rekabetin önlenmesi maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26/01/1998 gün ve 1996/883, 1998/13 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/01/1999 gün ve 1998/8313, 1999/7 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı vekili, müvekkili şirketin turizm alanında faaliyet gösterip haklı bir. şöhrete ulaştığını, davalı şirketin müvekkili şirketle hemen hemen aynı, ticaret unvanını ve logosunu kullanmak suretiyle tanıtma kartları bastırarak dağıttığını bu durumun haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek haksız rekabetin menine, davalı şirket ticaret unvanının yasaya uygun biçimde düzeltilmesini ve maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Davalılar vekili davaya cevabında, davalılardan Hasan'ın sadece müvekkili davalı şirket müdürü olduğunu bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin davacı şirketten daha önce ticaret siciline tescil ve ilan edildiğini, bu nedenle açılan davanın haksız olup, reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara nazaran, davacı şirket ortaklarından Cüneyt Mengünün 1985 tarihinde işletme belgesi alan Mercan ( Turizm Seyahat acentesinin sahibi olduğu,bu şahsın sonradan davacı şirket kurucusu olduğu, ancak kendi işletmesini de bu şirkete devrettiğine dair herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, ticaret unvanının ise işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemeyeceği, bu durumda davalının "Mercan" kelimesini ticaret unvanına davacı şirketten daha önce almış olmakla davacı şirketin dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava TTK.nun 54. maddesi uyarınca, davacı ticaret unvanına vaki tecavüzün men'i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkin bulunmaktadır.

Mahkemece, davalı şirketin ticaret siciline davacı şirketten daha önceki bir tarihte tescil edildiği ve esasen "Mercan Turizm Seyahat" ticari işletmesinin davacı şirketçe devralındığına dair dosyaya delil ibraz olunamadığı ve TTK.nun 51/2. maddesi uyarınca unvanın işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, dava dışı "Mercan Turizm Seyahat Acentası-Cüneyt Mengü" ticari işletmesinin 1446 sayılı seyahat acentası işletme belgesiyle 30/12/1985 tarihinden itibaren ( A ) grubu acenta olarak faaliyet gösterdiği 24/10/1997 günlü TÜRSAB. Yazısıyla anlaşılmaktadır. Anılan işletmenin davacı şirketin kurucusu ve büyük ortağı Cüneyt Mengü'ye ait olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi, mahkeme gerekçesinde dahi bu olgu işlenmiştir. Bu durumda hakiki şahıs tacir olarak "Mercan" kelimesini TTK.nun 43. maddesi uyarınca ticaret unvanında kullanan Cüneyt Mengü'nün aynı kelimeyi davacı şirketin ticaret unvanında kullanmasına muvafakat ettiğinin ve davacının bu nedenle, ortağının önceki kullanımının kendisine tanıdığı haklardan yararlanacağının kabulü ile taraf delillerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 31/05/2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2000/11-827
K. 2000/808
T. 26.4.2000

• HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ ( Ticaret Ünvanına Tecavüz Nedeniyle )

• TİCARET ÜNVANINA TECAVÜZ NEDENİYLE HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ ( Ticaret Ünvanının Tescil Ettirildiği Şekilde Kullanılmasının Gerekmesi )

• TACİRİN SEÇTİĞİ TİCARET ÜNVANI ( Tacirin Merkezinin Bulunduğu Yer Siciline Tescil ve İlanın Gerekmesi )

6762/m.41,42,43,48,54

ÖZET : Dava, ticaret ünvanına tecavüz nedeniyle bu ünvanda geçen sözcüklerin davalının sicil kaydından ve kullandığı diğer yerlerden silinmesi ve haksız rekabetin önlenmesi talebine ilişkindir. Her tacir, seçtiği unvanı merkezinin bulunduğu yer siciline tescil ve ilan ettirmek zorundadır. Ticaret ünvanı seçilirken üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratmamak zorunluluğu vardır. Ayrıca ticaret ünvanı tescil ettirildiği şekilde kullanılmalıdır. Somut olayda davacı, unvanında bulunmayan ekler kullanmıştır. Davalı ise, ünvanını seçerken farklılıklar yaratacak ibarelere yer vermiştir. Bu durum karşısında ünvanında yer almayan ibareleri kullanan davacı, davalının ünvanının terkinini talep edemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "haksız rekabetin önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Zonguldak Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 16.4.1998 gün ve 1997/41, 1998/117 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.1.1999 gün ve 1998/8277-1999/233 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı vekili, müvekkilinin "CİBO TİCARET"' unvanı altında halı ve mobilya ticareti ile iştigal ettiğini, davalının da aynı unvanla, aynı yerde ve aynı faaliyette dükkan açtığını ve böylece iltibas yaratarak haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek haksız rekabetin önlenmesine, davalının unvanının silinmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin soyadının CİBO olduğunu ve "Cibo Halı ve Mobilya Sarayı" unvanını kullanmakta haklı olduğunu, davacının sicilde kayıtlı unvanının "Cibo Ticaret" olduğundan unvanlarının farklı olduğunu o mahalde müvekkilinin daha önce dükkan açtığını, haksız rekabet bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve tanık anlatımlarına göre, davacının 29.12.1993 tarihinde ticaret odasına kayıtlı olduğu ve "Cibo Ticaret Halı ve Mobilya Sarayı - Hasan Resul Cibo" unvanı ile ticaretle iştigal ettiğini, davacının tabelasında ayırıcı unsurların yer almadığı, davalının 30.7.1996 tarihli işyeri açma ruhsatı ( Cibo Halı ve Mobilya Sanayi Unvanı ile ) aldığı, ancak tabelasında "Cibo Halı ve Mobilya Sarayı - Hamit Cibo" unvanının yazılı olduğu, davalının davacıdan önce işyerini açtığı iddiasının kanıtlanamadığı, davacının müşterilerinin yanlışlıkla davalının işyerine gittiğinin tanık anlatımları ile sabit olduğu, tarafların iltibasa yol açacak ibareleri kullanamayacakları, davalının eyleminin haksız rekabeti oluşturduğu gerekçesiyle davalının ismi dışında ticaret unvanındaki ibarelerinin silinmesine karar vermiştir.

Karan davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, ticaret unvanına tecavüz nedeniyle bu unvandan geçen sözcüklerin davalının sicil kaydından ve kullandığı diğer yerlerden silinmesi ve haksız rekabetin önlenmesi istemiyle açılmıştır.

Davacının tescilli ticaret unvanı "Cibo Ticaret - Hasan Cibo" şeklindedir. Davalı adına ticaret sicilinde tescil edilmiş bir ticaret unvanı yoktur. Davalının gerek işyeri açma ve çalışma ruhsatında ve gerekse dükkan tabelasında kullandığı "Cibo Halı ve Mobilya Sarayı ( sanayi )" ibareleri TTK.'nun 41 ve devamı maddelerinde sözü edilen ticaret unvanı olmayıp; TTK.'nun 54. Maddesinde düzenlenen ve işletme sahibini hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan işletme adı niteliğindedir. Davacı da davalının mağazasına yakın olan işyerinde benzer işletme adını kullanmaktadır.

Davacı ve davalı gerçek kişi tacirler adları farklı soyadları ise "Cibo"dur. Herkes kayıtlı ismi üzerinde hak sahibi olup, kişinin adı kanun ile koruma altına alınmıştır. ( MK. md. 25 ). Böylece tarafların soyadı olan "Cibo" sözcüğünü gerek ticaret unvanlarında ve gerekse işletme adında kullanmaları yasanın kendilerine tanıdığı bir haktır. Kaldı ki gerçek kişi olan tacirlerin ticaret unvanlarında ad ve soyadının kullanılması da zorunludur ( TTK. Md. 43/1 ). Davalı Kozlu Esnaf ve Sanayi Odası, işyeri açma çalıştırma ruhsatı kayıtlarında ve işletme adında adını ve soyadını birlikte kullandığına ve tarafların farklı olan adları iltibası önleyici ve ayırt edici bir unsur olduğuna göre, davalının ticari işletmesinde ve kayıtlarında soyadı olan "Cibo" sözcüğünü kullanması davacının ticaret unvanına tecavüz niteliğinde olmayıp, haksız rekabetten de söz edilemez.

Öte yandan davacı Zonguldak Merkezi'ndeki işyerinden ayrı olarak ve bu davada konu edilen Kozlu Beldesindeki Mağazasını davalıdan sonra ve davalının işyerinin yakınında açtığı tanık beyanları ile sabit olup, davacı bu hususun aksine bir kanıt getiremediğine ve davacının bu mağazada kullandığı işletme adının TTK. md. 54 gereğince tescilli olmayıp, bu madde kapsamında koruma altında olmadığına göre, davalının tabelasında kullandığı işletme adının iltibasa ve dolayısıyla haksız rekabete yol açtığı iddiasında bulunması MK.'nun 2. Maddesinde sözü edilen iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz.

Açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, ticaret unvanına tecavüz nedeniyle haksız rekabete ilişkin olup, davacının 29.12.1993 tarihinde Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odasına "Cibo Ticaret - Hasan Cibo" unvanını tescil ettirdiği, davalının ise 15.7.1996 tarihinde Kozlu Esnaf ve Sanatkarlar Odasına "Cibo Halı ve Mobilya Hamit Cibo" unvanını tescil ettirdiği, her iki unvanın da tescilli bulunduğu tartışmasız bulunmaktadır.

Davalının Kozlu'da açtığı dükkanına "Cibo Halı Mobilya Sanayi Hamit Cibo" ibaresini yazdırdığı, davacının aynı ilçede daha sonra açtığı dükkanına "Cibo Ticaret - Cibo Halı Mobilya Sanayi - Hasan-Resul Cibo" levhasını koyduğu dosya kapsamindan anlaşılmaktadır.

TTK. 42/1 maddesi uyarınca her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer siciline tescil ve ilan ettirmeye mecburdur. Diğer taraftan TTK. 43/1 uyarınca gerçek kişi tacirlerde ticaret unvanının çekirdek kısmı, kişinin kısaltılmadan yazılacak ad ve soyadından oluşur. TTK. 48/1 maddeye göre de tacir, isterse ticaret unvanına, işletmenin niteliğini gösteren ancak üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratmamak ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla ekler koyabilir.

Somut olayda davacının adının Hasan Cibo, davalının adının Hamit Cibo bulunduğu ve her iki tarafın ad ve soyadını kısaltmadan unvanlarında kullanmak zorunda bulundukları bir gerçektir. Tarafların tescil ve ilan ettirdikleri ticaret unvanlarında "Cibo" sözcüğü müşterek olmakla birlikte, davalının ayrıca unvanında "Halı ve Mobilya" sözcüklerini kullanmak suretiyle TTK. 48. maddesinde öngörülen farklılığı oluşturduğu anlaşıldığından unvanlar arasında iltibastan söz etmeye olanak yoktur.

Aynca tacir, ticaret unvanını tescil ettirdiği gibi kullanmak, başkalarının tescilli unvanı ile iltibas yaratmamak zorundadır. Nitekim davacı tanzim ettiği fatura ve irsaliyelerde unvanını doğru olarak "Cibo Ticaret - Resul ve Hasan Cibo" olarak kullandığı halde, Kozlu ilçesinde açtığı dükkanının kapısına unvanında olmayan "Cibo Halı Mobilya Sanayi" ibarelerini unvanına ek olarak tescilsiz şekilde kullandığı, böylece davacının TTK.'nun ilgili hükümlerine uygun davranmadığı anlaşıldığından davalı unvanının terkinini talep edemeyeceği açıktır.

Mahkemece, hukuki değerlendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 26.4.2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.

yarx