Mesajı Okuyun
Old 10-01-2012, 01:31   #2
gençhukukçu54

 
Varsayılan

Öncelikle geçmiş olsun üstadım. Yeni yasa ile kesin süre verilmişse de "kesin süre" nin hukukumuzda yer edinme sebebi düşünüldügünde bence duruşma günü delillerinizi sunabilirsiniz, eminim aşağıdaki gibi emsal kararlar mevcuttur.
Saygılarımla

T.C. YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ E. 2002/6216 K. 2002/6900 T. 29.5.2002
• KESİN MEHİLİN BAĞLAYICILIĞI ( Mehilden Sonra Verilen Delil Listesinin Dikkate Alınıp Alınamayacağı )
• HAKİMİN TARAFLARA KESİN MEHİL TANIMASI ( Mehilden Sonra Verilen Delil Listesinin Geçerliliği )
• MEHİLDEN SONRA VERİLEN DELİL LİSTESİ ( Kesin Mehilin Bağlayıcılığı) 1086/m.159,163

ÖZET : Kesin önelin esas amacı, davanın gereksiz yere uzatılmasını önlemek, adaletin bir an önce tecellisini sağlamaktır.Davacı, kesin önel içerisinde tanık listesini bildirmemiş ise de, sonraki celseye tanıklarını bizzat getirmiştir.Öte yandan mahkemece öteki deliller de tam olarak toplanmamıştır.Bu durumda yeni bir oturum tayinine sebebiyet verildiğinden davanın uzaması veya uzatılmasından söz edilemez.Gereklive yerinde olmayan kesin önele yaptırım uygulanması doğru değildir.Hal böyle olunca, davacıların tanıklarının dinlenilmesive bundan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada,mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal, tesçil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacının 10 günlük kesin önel içerisinde delil listesi bildirmediği için davanın reddine karar verilmiştir.Gerçekten, 6.11.2001 tarihli oturumda mahkemece, tarafların delillerinibildirmeleriiçin 10 günlük kesin önel verilmiş, davacı vekili tanık listesini bu süre geçtikten sonra 19.11.2001tarihindevermiş ancak bir sonraki 29.1.2002tarihli oturumda tanıklarını hazır bulundurarak dinlenilmelerini istemiştir.

Bilindiği üzere; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır.Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarınagöre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkca belirtilen ayrıcalıklardışında kesindir. Bu nedenle HUMK.nun 159. maddesinde açık hükmünde belirtildiği gibikanununtayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı yasanın 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler isekural olarak kesin değildir.Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi,süregeçtikten sonra da tarafın isteğiüzerineyenibir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmışhak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekirki,ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmişolsunkesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delileveyahakka dayanamamak gibiağırsonuçları birlikte getirmekte, bazan davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarlageciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemeküzerekonan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı,davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlışanlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir.Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkcaanlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanındahakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.

Somut olaya gelince,yukarda değinildiğiüzere,kesin önelin esas amacı, davanın gereksiz yere uzatılmasını önlemek, adaletin bir an önce tecellisini sağlamaktır.Davacı, kesin önel içerisinde tanık listesini bildirmemiş ise de, sonraki celseye tanıklarını bizzat getirmiştir.Öte yandan mahkemece öteki deliller de tam olarak toplanmamıştır.Bu durumda yeni bir oturum tayinine sebebiyet verildiğinden davanın uzaması veya uzatılmasından söz edilemez.Gerekli ve yerinde olmayan kesin önele yaptırım uygulanması doğru değildir.

SONUÇ : Hal böyle olunca, davacıların tanıklarınındinlenilmesi ve bundan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 29.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.