Mesajı Okuyun
Old 10-09-2004, 23:05   #5
Gemici

 
Varsayılan

Şüpheli durumlarda sanık lehine karar verilir= "In dubio pro reo"

Kanunlarda yer almayan, Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nun 6.ıncı maddesinin uygulanmasından doğan hukuk prensibi. Bu prensip bir yerde "suçu mahkeme kararı ile tesbit edilmediği sürece sanığın suçsuz olduğu" prensibinin hayata geçirilmesi ve "hukuk devleti" ilkesinin uygulanmasıdır.

Sanığı cezalandırmak için hakimin bağımsız olarak kanıtları değerlendirmesi ve sanığın suçlu olduğuna kanaat getirmesi gerekir. Burada önemli olan iddia makamının sanığın suçunu kanıtlamasıdır. İsviçre Yargıtayı'nın kararlarına göre sanığın suçsuzluğunu ispat etmesi değil, savcılığın sanığın suçluluğunu ispat etmesi gerekir. Yargıtayın bu görüşü Avrupa Insan Hakları Komisyonu'nun konu hakkındaki fikrinin bir teyidi.

Hakimin görevi öne sürülen bütün kanıtları değerlendirerek sanığın suçlu veya suçsuz olduğu konusunda bir kanaate varmaktır. Yargılamanın her safhasında hazır bulunması gereken hakim öne sürülen kanıtlardan doğruluğundan şüphe ederse onları kabul etmiyebilir. Bu kabul etmemek keyfi bir davranış değildir; hakim kanıtları neden kabul etmediğini açıklamak zorundadır.

Almanyadaki uygulamadan bir örnek:
11 Eylül 2001 senesinde ikiz kulelere yapılan saldırıya karıştığı gerekçesi ile Fas'lı Abdelghani Mzoudi yargılandığı Hamburg Eyalet Yüksek Mahkemesi tarafından "In dubio pro reo" prensibine dayanılarak bu senenin Şubat ayında beraat ettirilmişti. Mahkeme Başkanı'nın basına verdiği demeç hayli ilginç: "Mahkeme Abdelghani Mzoudi'yi suçsuzluğuna kanaat getirdiği için değil, delil yetersizliğinden serbest bıraktı. Mzoudi'nin saldırı ile ilgili neler bildiğini sadece kendisi biliyor, mahkeme değil" Hakim Mzoudi'ye dönerek ekliyor: Bay Mzoudi beraat ettiniz, ama bu sevinilecek bir durum değil.

Savcının 15 yıl hapis ve savunmanın beraat istediği davada, mahkemeyi beraat kararı vermeye zorlayan durum şu:
11 Eylül olaylarının planlayıcısı olarak bilinen ve Amerikada hapiste bulunan Ramzi Binalshibh, Amerikan Makamları müsaade etmediği için şahit olarak dinlenememişti. Amerikan Makamlarının verdiği bilgilere göre Binashibh Mzoudi'nin olaylardan haberi olmadığını bildirmişti. Mahkeme, savcılığın şahit olarak gösterdiği İranlı eski bir ajanın ifadesini, ajan güvenilir değil diye kabul etmemişti. Bu ajan Mzoudi'nin saldırının planlanmasının bir kısmı için sorumlu olduğunu ileri sürüyor.

Sonuçta mahkeme, savcılığın, kamuoyu'nun ve politikacıların tenkitlerine rağmen "In dubıo pro reo" prensibini uygulaıp Mzoudi'yi serbest bırakmıştı.

Alıntı:
Benim söylemek istediğim olayın değerlendirmesinde "şüphe"den çok "kesinlik" veya tam tersinin olup olmadığına vicdan karar verecektir.


Benim fikrime göre burada "vicdan" yerine "kanaat getirme" "inanma" kavramı kullanılırsa daha yerinde olur. Olaydaki Alman Hakim belkide, binlerce kişinin ölümünde katkısı bulunan Mzoudi'yi serbest bıraktığı için vicdan azabı çekiyordur. Ama öne sürülen kanıtlar onun Mzoudi'nin suçluluğu konusunda tam bir kanaate varamadığını gösteriyor.

Saygılarımla