Mesajı Okuyun
Old 19-10-2006, 22:07   #57
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Hayal ve Gerçek

Alıntı:
HAYAL ve GERÇEK

...II. Avrupa İnsan Hakları ve Sözleşmesi ve Mahkemesi: Düşünce ve İfade Özgürlüğü: 'Voltaire ile Fransızlar'

12 Ekim 2006 tarinde, Fransa Meclisi'nde değerlendirilen ve oylanan 'Ermeni Soykırımını Red Edenlere Ceza Verilmesine Dair Kanun' taslağı değerlendirmeleri esnasında; bazı milletvekileri 'Tarihçi ve Araştırmacılar' ermeni soykırımı konusunda görüş söyleyebilir diye bir madde eklenmesini değerlendiriyor, fakat kabul görmüyor.

Böylece, Halkın 'düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı', bu konuda elinden alıyor, yasaklıyor. 'Halkı cahil olarak' telakki ediyor olmalılar ki; 'cahile konuşma hakkı da vermiyor'. Bu konuda, kendi ülkelerinde bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne düşünür ? Herkes gibi bizde merak ediyoruz !.

AİHM, AİHS'nin 10. maddesi "İfade Özgürlüğü" ve 33. maddesi "Devlet Başvuruları" gereği olarak, dava açma hakkımızı mı kullanmamızı bekliyorlar ?! Ayrıca, AİHM'nin içtihatları ile yarattığı "POTANSİYEL MAĞDURİYET" kavramina da dayanabiliriz. ...

...Voltaire'in; "düşüncelerine karşıyım, ama onları açıklama özgürlüğünü hayatımın sonuna kadar savunurum" ilkesi, yersiz kalıyor. Çünkü, Fransa'da, Mecliste onaylananların dışında bir fikir üretmek yasak. Galiba, Fransızlar 'dibe vurdukları için, dışa vuruyorlar'.

Amerikalı yazar John Rolstan Sole'un, 'Les Bâtards de Voltaire - La dictature de la raison en Occident' başlıklı eserine bakacak olursak; 'Voltaire mi halkını inkar ediyor ?, Halkı mı Voltaire'i ?' veya özetle; 'Düşüncenin, çıkar karşısındaki değersizliği mi ortaya çıkıyor ?'.

'Genellikle insanlar, uygarlık sürecinde 'hayal ile gerçek'' arasındaki ayrımı yapamıyorlar'. ...

...Bununla birlikte, Türkiye'de 'Ermeni soykırımı vardır' diyen, Türk tarihçiler malesef mevcut. Hatta, rastlantı mı bilemiyoruz, ama bir edebiyatçımıza Nobel (1,4 milyon Euro ve madalya) ödülü bile kazandırmıştır. Ancak bildiğimiz kadarıyla, Ermenistan da 'Ermeni soykırımı yoktur' diyebilen, bir tarihçi bile yok !. Fransa'da bu söyleyene ise; 'hapis ve 45.000 Euro para cezası' öngürülüyor.

Amerikalı tarihçi Bernard Lewis ise; bu olayın ’soykırım olmadığını' ve ’savaşın bir yan ürünü’ olduğunu söyledikten sonra, sembolik bir ceza alıyor. 'Soykırım olmadığı' görüşünü paylaşan diğer tarihçilerde, kendilerini baskı altında hissetmelerinden dolayı, artık pek de sesleride pek çıkmıyor. ...

...Fransız Anayasa Hukukçusu Prof. Olivier Duhamel; “Mecliste onaylanan İnkar Kanunu; Fransız Anayasa Konseyi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili verdiği kararlara aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlâl ediyor ve dış politikada tek yetkili olan Cumhurbaşkanının hakkına müdahale niteliğinde” olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, 2001’deki 'Ermeni Soykırımı'nı kabul eden kanunun, hiçbir zaman Anayasa Konseyi’ne taşınmadığına, 'Ermeni Soykırımı kabul eden kanunun' ve Meclisin 12 Ekim 2006'da kabul ettiği 'inkar kanunu''nun, 'Fransız Anayasa'sına aykırı olduğunu' ifade ediyor.

Buna ilave olarak Prof. Olivier Duhamel; "'Soykırımı kabul eden kanunun', Anayasa Konseyi’nin, 1984 yılında ‘ifade özgürlüğü ve düşüncenin özgür bir şekilde ifade edilebilmesiyle’ ilgili temel kararlarıyla çelişiyor. Anayasa Konseyi’nin söz konusu kararlarıyla ‘düşüncenin özgürce ifade edilmesini’ temel özgürlükler kapsamında değerlendirdiğini ve ifade özgürlüğü ilkesine ‘çok güçlü anayasal değerler’ yüklediğine ve eğer Anayasa Konseyi’ne taşınırsa kanun'un iptal edileceğini bildiriyor. İlave olarak, Meclisin onayladığı 'Ermeni soykırımının yaşanmadığını söyleyenleri cezalandırmayı öngören kanunu' ise; “düşünce özgürlüğüne, araştırma özgürlüğüne ve araştırmacıların bağımsızlığı ilkelerine saldırı niteliği taşıyor” şeklinde değerlendiriyor.Bu durumda, öncelikle bu konuyu Fransız Anayasa Mahkemesi'ne götürmek gerekiyor.

Avrupa'nın kuruluş ruhunda yerini alan, 'Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik' ilkeleri, bir başka deyişle; 'Kopenhag Kriterleri güme gitmemeli' diye düşünüyoruz...

...III. Hukuki Açıdan Ermeni Soykırımı: 'Malta ve Berlin Ceza Mahkemesi ile BM Soykırım Sözleşmesi ve Tarihçiler Komisyonu'

Türk Hükümetinin, Fransa'nın Cezayir Soykırımı yaptığına dair TBMM'nde yasa taslağı hazırlama (misilleme) girişimleri, bu aşamada büyük bir hata olur.

Bu aynı zamanda geçmişte Türkiye'nin savunduğu 'Tarihçilere bırakın tezinin reddi' anlamında yorumlanır. Bundan dolayı Ankara, Büyük Millet Meclisi'ndeki 'Cezayir Soykırımı Kanun' tasarı çalışmalarını geri çekmekli ve itibarına gölge düşürmemelidir. Onurlu ciddi tavrını da ortaya koymalı ve korumalıdır.

Bununla birlikte, 'Soykırım' gibi ağır bir itham konusunun değerlendirilmesini, TC Başbakanının geçen yıl yaptığı çağrıda belirttiği 'Uluslararası Tarihçiler Komisyonu' oluşturulmasına; iddia sahibi ve deslekleyen ülkelerden herhangi bir cevap dahi gelmemiştir. Yani, kimse yüzleşmeye yanaşmamaktadır. Hatırlatmak isteriz ki; eğer bu mümkün olacak olsa dahi, böyle bir baskı ve kargaşa ortamından ziyade, sakin ve salim kafayla yapılması ve değerlendirilmesi gereken ciddi bir bilimsel çalışma olmalıdır.

Elbetteki, 1948 sayılı BM Soykırım Sözleşmesi vardır, ancak Türkiye 1950 imzalamıştır ve geriye dönük olaylara uygulanmaz. Zaten, içerik olarakta, Ermeni Tehcir'ine uygun değildir ve uygulanamaz. Ancak belirtmek isteriz ki; bu yöndeki iddiaların hukuken değerlendirildiği, MALTA (1921) [DELİL YOK, İDDİALARDAN VAÇİLİYOR] ve BERLİN CEZA MAHKEMESİ (1921) [Talat Paşa'nın katli / Soghomon Tehlirian (Tayleryan) Ceza Davası - SAHTE ANDONYAN BELGELERİ ve RED KARARI] kararlarında yeterince açıktır.

Ermeniler bu işin başından beri; neredeyse hukukçuların dahi anlayamayacağı, eşi-benzeri görülmemiş bir mantık yürütmektedirler. Bu iradenin mevcudiyetini başlangıçta, tamamen düzenleme (sahte) olan 'Andonian Belgelerine' dayayan Ermeniler ve taraftarları, sonradan bunların sahtelikleri arşivler açılınca ortaya çıkınca, büyük bir pişkinlikle, 'bunun bir şeyi değiştirmediğini, çünkü Ermeni soykırımının zaten bir gerçek olduğunu ve başka belgelerinde muhakkak bilindiğini (?!), ama şu sıralarda daha erişilemediğini' ileri sürmüşlerdir !..

Hukuk mantığına aykırı gelen afaki tarafı ise; dünya kamuoyunun, ispat yükünü; 'iddia eden Ermenilerden' alıp 'biz Türklere vermiş' olmasıdır. Ermenilere 'sen iddialarını ispat et' diyeceğine, biz Türklere 'sen bunun doğru olmadığını ispat et' demektedirler. Hatta, daha da ileri giderek 'bizim müdafaamızı bile dinlememiş ve dinlememektedirler'. Fransızların tabiri ile, buraya kadarı diyelim ki "bonne guerre". Kısaca, Devletler arasında hak hukuk değil, 'menfaatler hakim'dir...
...

Hakan HANLI, Avukat

Uluslararası ve Avrupa Hukuku Uzmanı
13 Ekim 2006



18 Ekim 2006 - 01:13


Alıntı yazının tamamı için:

http://www.kodadimedya.com/detay.asp?ID=8948