Mesajı Okuyun
Old 15-10-2010, 01:00   #18
GünHan

 
Varsayılan Aydin BÖlge İdare Mahkemesİ MÜkemmel Derecede BaŞarili Kararlara İmza Atiyor.

Saygıdeğer İdare Hukuku bilim adamı Prof. Dr. İl Han ÖZAY hocamız, Günışığında Yönetim isimli idare hukuku konulu kapsamlı eserinde, İdare Mahkemeleri'nin somut olarak çok özel ve farklı mahkemeler olduğunu çünkü idarenin denetimi ile ilgili sayısız ve her biri kanunla düzenlenmesi mümkün olmayan işlemleri ilgili İÇTİHAT YARATAN mahkemler olmak ve bu şekilde kararlar almak durumunda olduklarını, bu sebeple hukuki açıdan cesur olmaları gerektiiklerini isabetli bir şekilde belirtmektedir. Gerçekten de somut durum o şekildedir. Bazen, idarenin görevlileri usule ve yasaya aykırı, bazen kasıtlı bazen ihmali bazen de hata ile hukuki eksiklikler ve kusurlar ile dolu kararlar alabilmekte, işlemler tesis edebilmekte, inanılmaz şekil hataları ortaya koyabilmektedirler. Bu durumların her birinin yasada düzenlenmesi imkansızdır. Yasaların sıklıkla değişip özellikle idare hukukunu ilgilendiren yasalarda bu sebeple koordinasyon eksiklikleri ve kopukluklar oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda, bu neviden yasal tutarsızlıkların ve eksikliklerin giderilmesinde ve uygulama ile kararlarda hukuka uygun yeknesaklığın mümkün olabilmesinde idare mahkemelerinin içtihat yaratır mahkemeler olma özellik ve görevinin önemi iyice ortaya çıkmaktadır.

İşte Aydın Bölge İdare Mahkemesi kaliteli hukukçu kadrosu ile; buradaki tartışma konusu olan, idari yaptırım kararlarının iptali davaları sürerken bu kararlara ilişkin genellikle davalı idareler tarafından karar kesinleşmeksizin ödeme emri gönderilmesinin yaratacağı hukuka aykırı ve haksız,çelişkili durumları bertaraf edecek son derece isabetli ve GEREKLi, yol gösterici bir karar meydana getirmiştir. Yukarıdaki karar sanırım bu konuda muhtelif yasalardaki "...'nın tahsili için, karara karşı mahkemeye başvurulması kararın tahsilini engellemez" veya "...işleme karşı mahkemeye başvurulması tahsil işlemini durdurur" gibi kanımca hukuken saçmasapan ve hukuki çıkmaz yaratmaktan başka sonuç doğurmayan yasa hükümlerinin irdelenmesi ile ilgili düzeltici ve olumlu nitelikte emsal, Türkiye Çapında örnek alınabilecek, evrensel hukuki değer taşıyan bir karardır.
Gerçekten de yukarıdaki kararda belirtildiği üzere, idari yaptırım kararı işlemine karşı süresi içerisinde ilgilisince dava açılmış ve bu dava sonuçlanmaksızın, kesinleşmeksizin ödeme emri düzenlenmiş olur ise "ÖDEME EMRİNE DAYANAK KARAR İDARE MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLDİĞİNDE, ÖDEME EMRİNİN TAHSİL KABİLİYETİ VE HUKUKİ GEÇERLİLİĞİ NE OLACAKTIR" ŞEKLİNDE BÜYÜK BİR SORUN, ÇELİŞKİ, İHTİLAF ORTAYA ÇIKACAKTIR. Bu gibi ortaya çıkabilecek çelişkiler ve hukuki sorunlar çeşitlendirilebilir. BU NEDENLE içtihatta belirtildiği ve 6183 SAYILI YASADA DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, ancak kesinleşmiş amme alacakları hakkında ödeme emri düzenlenebilir ilkesi üzeinde durulması son derece isabetlidir.
Fakat bu isabetli kararın varlığında dahi çok daha farklı bir yönüyle SOMUT bir sorun ortaya çıkabilmektedir: Somut örneklerine tanık olduğumuz ve gördüğümüz üzere; bir takım kamu idareleri (özellikle taşradaki mahalli idareler) vatandaşlar aleyhine, bir meclis veya encümen oturumda onlarca (tek bir vatandaş için 30 adet - 40 adet) hukuka aykırı, haksız ve usulsüz idari yaptırım kararı alabilmekte, ve bu kararları alırken hiçbir harç masraf vs. yükü altına girmemektedirler (cüzi kağıt kırtasiye masrafı dışında).
Vatandaş ise bu işlemlere karşı, şayet işleme esas kanun, kanun yolu olarak bir de idare mahkemesini gösteriyorsa, işlemlerden sadece biri için (İYUK gereği her idari işleme karşı ayrı dava açılması gerekmektedir) toplamda yaklaşık 200 TL kadar çeşitli harç kalemleri ve posta masraf avansı yatırmak zorunda kalmaktadır. Ödeyeceği avukatlık masrafı ise tarife gereği işlem başına en az 500 TL'dir. Yani vatandaş aleyhine alınmış bir karara itiraz yoluyla iptal talep ettiğinde asgari olarak 700 TL ödemek kalmaktadır. Pekiyi, söz gelimi vatandaşın işletmesine 30 tane karar aynı anda tebliğ edildiğinde ne olacaktır? Vatandaş bunlara itiraz etmek için yaklaşık 21.000 TL ödemek zorunda bırakılmaktadır. Bir avukat olarak bu gibi somut deneyim ve görgülerim halihazırda mevcut. DAHA DA VAHİMİ davalı idareler, söz konusu yargısal denetime açık (hukuka uygun olmayan veya olan) işlemlerine karşı vatandaş süresi içerisinde iptal davası açtığında, bir de bunların sonuçlanmasını beklemeksizin 30 tane de dava konusu yapılmış karara dayalı ödeme emri gönderdiğinde vatandaş yine en az 21.000 TL masraf yapmak zorunda kalacaktır. DAVALI İDARE İSE BU İŞLEMLERİ TESİS EDERKEN SADECE KAĞIT KIRTASİYE MASRAFI YAPMAKTADIR. Vatandaşın sırtına yüklenen asgari maddi yük ise örneğimizde 42.000 TL'dir.
Şimdi konunun özüne geri dönmek gerekirse, kesinleşmeyen idari yaptırım kararları için yargı kararı beklenmeksizin ödeme emri gönderilmesi bırakın yasaya HAKKANİYETE ne kadar uygundur değerli hukukçu arkadaşlarıma sormak isterim. kaç kişi veya kaç işletme bu paraları ödeyerek hakkını arayabilecektir. Bu uygulamalar etik midir, hakkaniyetli midir, hukuki midir?
Ancak mesajıma başlarken değindiğim gibi, Değerli Aydın Bölge İdare Mahkemesi'nin yukarıdaki 2009/351 s.lı örnek kararı gibi emsal ve isabetli kararların mevcut bulunması adaletin tecelli etmesi ve vatandaşın hak arama özgürlüğünü kullanması açısından fevkalade yerinde,gerekli ve gerçekten çok değerlidir, konusunda emsal bir karardır.

Bu durum ve örnek verdiğim keyfiyet hakkında hukukçu arkadaşlarım ve üstadların görüşlerini ve çözüm önerilerini heves ile beklemekteyim.
Saygılarımla...