Mesajı Okuyun
Old 10-06-2008, 13:05   #2
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Kısa kararla gerekçeli karar arasında fark veya çelişkilerin olması bozma nedenidir. Ancak temyiz dilekçesinde bu konuya değinmemiş olsanız da Yargıtay'ın bu ayrıntıyı atlayacağını düşünmüyorum. Benim düşüncem dosyanın dönüşünün beklenmesidir. Ayrıca tedbirin kendiliğinden kalkacağını düşünüyorum. Zira aşağıdaki ikinci kararda(her ne kadar kısa kararda yer almayan ihtiyati tedbir hakkında hüküm kurulmuşsa da) kararlar arasındaki çelişkiden bahisle tedbirin kendiliğinden kalkacağına hükmedilmiştir.

T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi

E:2002/2712
K:2002/4919
T:23.05.2002

Taraf1ar arasındaKi kadastro tesbitine itiraZ davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtayça incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Kadastro sırasında Hamdibey Mahallesi 242 ada 28, 242 ada 27, 284 ada 2, 294 ada 3 parsel sayılı sırasıyla 32.233.33 m2, 17.756.44 m2, 29.284.94 m2, 5013.49 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar farklı tapu kaydı ile davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, nizalı taşınmazların tapu kayıt miktarından fazlasının kendi adına tescil edilmesi gerektiği iddiasıyla dava acmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve dava konusu 3 parselin A harfi ile gösterilen 12.000 m2 miktarındaki kısmı ile 241 ada 15 ve 16 ile 284 ada 2 parselin davalı adına, 3 parselin B harfi ile gosterilen 3013.49 m2 miktarındaki kısmının ise orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hukum davacı tarafından temyiz edilmistir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteligındedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Yapılan incelemede; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı son oturumda olusturulan kısa kararda 4.fıkrada ( Kırklareli Demirköy ilçesi Hamdibey mahallesi Demirhane civarı mevkiinde bulunan dava konusu 241 ada 27 ve 28 sayılı parsellerin ve aynı yerde Değirmen dere mevkiinde bulunan 284 ada 2 sayılı parsellerin tesbit gibi tapuya tesciline )dendigi halde, gerekçeli kararda ( Kırklareli ili Demirkoy ilcesi Hamdıbey mahallesi Demirhane civarı mevkiinde bulunan 241 ada 15 ve 16 sayılı parsellerin ve aynı yerde Değirmen dere mevkiinde bulunan 284 ada 2 sayılı parsellerin tesbit gibi tapuya tesciline )denmiştir. Oysa, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni oluşturur ( İ.B.B.G.K. 10.4.1992 t, 1991/7 E. - 1992/4 K. ).
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 23.5.2002 günü oybirliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

E:2004/6439
K:2005/3456
T:11.04.2005

1086 s. Yasa m. 112,382

Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 04.03.2004 tarih ve 2003/596-2004/73 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkilleri tarafından inşa edilecek otokentin yer alacağı taşınmazın davalı tarafından usulsüz şekilde kamulaştırıldığının öğrenildiğini, işlemin iptali için davalar açıldığını, ancak projenin zaman ve maliyet açısından sekteye uğramış olması tehdidi ve baskısı altında davalı lehine taahhütnameler tanzim edildiğini ileri sürerek, Beyoğlu 22 nci Noterliği'nce düzenlenmiş 15.09.2000 tarihli ve Şubat 2001 tarihli taahhütnamelerin hata ve hile nedeniyle iptallerine, ayrıca 255.000.000.000.- TL.nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki ve görev itirazında bulunarak, davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dava davacısı TEİAŞ vekili, davalıların talebi üzerine Paşaköy-Büyükbakkalköy enerji güzergahının değiştirilmesinin talep edildiğini, tüm proje ve zemin edüt çalışmaları ile doğacak farkları üstlendiklerini, taahhütnameler verdiklerini, iptali için dava açıldığını, talebin kabul edilerek eski kamulaştırmadan vazgeçildiğini, bu nedenle yeni kamulaştırma yasası uyarınca masraflar yaptıklarını iddia ederek, 984.630.778.904.-TL.nin tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini talep ederek, aynı konuda derdest Ankara 25.Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait 2003/403 sayılı dosya ile birleştirme kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davaların işbölümü nedeniyle Ankara 25.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.07.2003 tarih ve 2003/385 Esas-2003/556 sayılı kararı ile gönderildiği, HUMK.nun 193 ncü maddesi uyarınca süresinde talepte bulunulmadıgı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların acılmamış sayılmasına, Kartal, Samandra, Kozdere Mevkii eski 7580 ada, 4 parselde kayıtlı taşınmazlar üzerindeki Abdülkadir Aksoyler'in hissesi uzerindeki tedbir kararının devamına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmistır.
1- Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen taahhütnamelerin hata ve ikrah nedeniyle iptali ve alacağın tahsili, birleştirilen dava ise, tazminat istemine ilişkindir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HUMK.nun 382 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Hatta, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı ictihat edilmiştir.
HUMK.nun 112 nci maddesi hükmü uyarınca son oturumda tefhim edilen kısa kararda ihtiyati tedbirin devamı yonunde karar verilmemis ise, ihtiyati tedbir kendiligınden kalkar. Mahkemece sonradan yazılacak gerekçeli kararda ihtiyati tedbirin devamına karar verilemez. Aksi halde, kısa karar ile gerekçeli karar farkı söz konusu olur. Somut olayda birleştirilen davayla ilişkin olarak kısa kararda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Gerekçeli kararda ise ayrıca ihtiyati tedbirin devamına hükmedilmiştir. Bu durum karşısında, kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun yazılmaması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacılar-birleştirilen davanın davalıları vekilinin diğer, davalı-birleştirilen davanın davacısı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar-birleştirilen davanın davalıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar-birleştirilen davanın davalıları vekilinin diğer, davalı-birleştirilen davanın davacısı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11.04.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(Kaynak: Meşe İçtihad Programı)