Mesajı Okuyun
Old 24-04-2007, 17:40   #5
erdal7

 
Varsayılan

Aşağıda kazancı dan alınmış karar aynıdlatıcı olabilir.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1984/698
K. 1984/698
T. 13.2.1984
DAVA : Davacı vekili, müvekkillerince davalıya verilen 30.2.1983 ve 30.3. 1983 vadeli ve (100.000) er liralık iki senedin karşılıksız olması nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, senetlerin davacılara satılan taşınmazın bedeli olarak verildiğini, her ne kadar tapudaki belgede bedelin tamamen alındığı yazılı ise de bunun hileyle imzalatıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının teklif ettiği yemini davacıların eda etmesi nedeniyle davanın kabulüyle senetlerin iptaline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili davayı açarken uyuşmazlık konusu bonoların neden karşılıksız kaldığını açıklamamış, mücerret bonoların iptallerine karar verilmesini talep etmiştir. Ancak davalının, bir gayrimenkul alım - satımı nedeniyle bonoların düzenlendiğini, tarafların, tapuya beyan edilen satış bedelinden, ayrı olarak bono alınıp verilmesini kararlaştırdıklarını bildirmesi üzerinedir ki, davacı taraf, bu ilişkiyi kabul etmiş ve fakat önce bono verilmesi konusunda anlaştıkları halde, sonradan, satışın peşin para ile yapılması cihetine gittiklerini beyan etmiştir. Ne varki bonoların ihdas edildiği tarihle satış tarihi arasında bir gün gibi çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, davacılar bu iş için düzenledikleri bu bonoları davalıdan geri almayarak bunların davalının yedinde kalmasına rıza göstermişlerdir. Oysa davacılar hiç olmazsa satış sırasında bonoların geri verilmesini isteyebilirler, verilmediği takdirde de o miktar parayı ödemekten kaçınabilirlerdi.
Davacılar bu yola gitmedikleri gibi, bonoların geçersiz olacağına dair davalıdan bir belge almak lüzumunu da hissettirmemişlerdir. Bu durumda davalı satıcının senetleri aldıktan bir gün sonra yapılan, tapu işlemleri sırasında senetlerin bedelsiz olduğu yolunda davacılarla anlaşmaya vardıklarını kabul etmek, olayların akışına ters düşeceği gibi, yaşam deneyimlerine de uygun düşmez.
İşte gerek bu hususlar ve gerekse taşınmaz mal alım satımlarında, tapuya bedel olarak beyan edilen miktardan başka ayrıca senet veya para alınıp verilmesi yolunda yoğun bir uygulama olduğu gerçeği de gözönünde tutularak davacıların davalıya ancak bir yemin teklif etme hakkı olduğunun kabulü ve bu hususun mahkemece ikmalinden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, beyyine külfetinin tersine çevrilmesi suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi yolsuzdur.


Saygılarımı sunarım Av.Erdal Dülger