Mesajı Okuyun
Old 02-04-2006, 11:52   #4
erdemlig

 
Varsayılan

Siz gerçekten adaletin haklılık ve hakkaniyet ölçülerinde tecelli ettiğine mi inanıyorsunuz? Öyleyse bazı gerçekleri genelden özele doğru değerlendirelim:
Kanun ve adalet kavramları farklıdır. Biz doğru veya yanlış hepsini karıştırmış toptan adalet ve hukuk kavramlarının içine yerleştirmişiz. Gerek ülke gerekse dünya ölçeğinde kanunların asıl kaynağı güçtür. Güçler dengesi kanunları oluşturur. Ayrıca var olan kanunların yaptırımı da kanunun uygulanacağı kişi veya grubun gücüne bağlı olarak vardır veya yoktur.
Bizim sormamız gereken soru şu olmalı: 1. Gerçekten adalet nedir? 2. Adaletin gereği ancak güç ile yerine getirilebileceğine göre bu güç hangi kaynaktan nasıl sağlanabilir. Unutmayınız ne kadar haklı olursanız olunuz, eğer o hakkı savunup alabilecek güçten yoksunsanız ancak ve ancak zavallı bir dilenciden öte bir şey değilsiniz!
Sorularımızı cevaplandırmaya çalışalım:1. Gerçekten adalet insanların vicdanlarındaki adalet ve hukuk kavramlarının ortak paydasından başka bir şey değildir. Bir yönüyle evrensel, diğer bir yönüyle de yerel veya millidir.
2. Adaletin tecellisi aşamasında ve tecellisinden sonra uygulaması aşamasında müdahalelerden korunması gerekir ki bu da ancak güç ile olur. Yani meseleye nereden nasıl girerseniz giriniz güç olmadan adalet olmaz. Şimdi asıl vurucu sorumuza gelelim: Güçlünün adaleti mi adaletin gücü mü peşinde olduğumuz? Adaletin gücü amacımız olduğuna göre; adalet peşinde olanlar da en az zalimler kadar güçlü olmadıkça adalet tecelli etmez. Yalnız şunu unutmayalım: Gücün kaynağı nedir peki? Onu da başka bir zaman değerlendiririz. Saygılarımla.