Mesajı Okuyun
Old 31-05-2009, 15:37   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1976/12-2825
Karar: 1977/515
Karar Tarihi: 01.06.1977

ÖZET: Borç ilama bağlandığından "10 senelik süre içerisinde" müteveffa borçlunun ölümü tarihine kadar tahakkuk eden nafaka alacağının zaman aşımına uğramadığı düşünülerek mahkeme Hukuk Genel kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.


(2004 S.K. m. 39) (818 S.K. m. 135)

Dava: Taraflar arasındaki itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (İstanbul 10 İcra Hakimliği)nce davanın reddine dair verilen 1.7.1974 gün ve 1974/404-974/520 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 8.12.1975 gün ve 8031-10605 sayılı ilamiyla,

(...Bozmaya uyulmuş olduğuna göre, alacaklı lehine meydana gelen kazanılmış hakkın ihlali ve direnmeyi kapsayan şekilde karar tesisi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: İcra takibi 15.3.1962 tarihli kesinleşen nafaka ilamına göre yapılmıştır. Bu ilamda, ayda 200 lira nafakanın takip yapan (Ş) lehine ödenmesi öngörülmüştür. İlam borçlusu öldüğüne ve mirasçıları mirası reddetmediklerine göre, bu borçtan alacaklının mirastaki payı düşürüldükten sonra kalanla mirasçılar sorumludur. İİK.nun 39. maddesi ve Borçlar kanunun 135. maddesi hükümlerine göre, borç ilama bağlandığından 10 senelik süre içerisinde müteveffa borçlunun ölümü tarihine kadar tahkkuk eden nafaka alacağının zaman aşımına uğramadığı düşünülerek mahkeme Hukuk Genel kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.6.1977 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


****


Ben yukarıdaki HGK kararından, yalnızca; ilam tarihinden başlayarak 10 yıllık süre içinde kalan nafaka alacaklarının zamanaşımına uğramadığını düşünüyorum. Yani 1998 tarihli ilama konu nafaka alacaklarına dair ilamın, en geç 2008 yılına dek icraen infazı istenmiş olmalıdır. 2009 yılında takibe geçildiğinde, zamanaşımı nedenine dayalı (İfa, imhal,zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması: İİK.m.33)olarak, borçlunun mercie şikayeti halinde, icranın geri bırakılmasına karar verilmelidir. Diye düşünüyorum.

Saygılarımla...

Sayın Demirel,

Sunduğunuz karar bu haliyle tatmin edici değildir. Belirsizlikler mevcuttur. Örneğin nafaka borçlusunun ölüm tarihi belli değildir.İcra takibi 15.3.1962 tarihli kesinleşen nafaka ilamına göre yapılmıştır. Diyelim ki nafaka borçlusu 1975 yılında ölmüş olsun. 15.03.1962 t-yılından itibaren, 13 yıl geçmiş olacaktır. O halde mirasçılar, neden zamanaşımı itirazında bulunamayacaktır? Karardan zamanaşımı itirazında bulunamayacakları şeklinde anlam çıkmaktadır. Bu yazdıklarıma, nafaka borçlusu 10 yıllık zamanaşımı içinde ölmüştür şeklinde görüş belirteceklere de şöyle bir örnek verelim. Nafaka borçlusu 1970 yılında ölmüş olsun. Karar tarihi 1962 ve 10 yıllık zamanaşımı süresini ekleyince 1972 yılına kadar nafaka istenebilecektir. Kararda, mirasçıların mirası red etmedikleri açıklandıktan sonra eklenen şu cümleye dikkat çekmek istiyorum.

Alıntı:
borç ilama bağlandığından 10 senelik süre içerisinde müteveffa borçlunun ölümü tarihine kadar tahkkuk eden nafaka alacağının zaman aşımına uğramadığı

Yani nafaka borçlusu 1970 yılında ölmüşse, kalan 2 yıllık nafaka istenemeyecektir. Çünkü karardaki kesin ifadeye göre, ancak "müteveffa borçlunun ölüm tarihine kadar tahakkuk eden nafaka alacakları zamanaşımına" uğramamaktadır.

Karar bu haliyle mevzuata aykırıdır. Ya da eksik yazılmış olup, dosyadaki diğer bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır. Akla ilk gelenler.

1- Takip tarihi ne zaman? Son işlem tarihi ne zaman?

2- Takibe konu olan mahkeme ilamına göre işleyecek nafaka ne zaman sona erecektir.

3- Nafaka borçlusunun ölüm tarihi ne zamandır.

TAKİP KONUSU YAPILMAYAN NAFAKA İLAMLARI:

Soruda bir ilamlı takip yapılmadığı belirtilmektedir. İİK 39 uncu madde "ilama müstenit takip, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar" hükmünü taşımaktadır. Konuyla doğrudan ilgisi yoktur.

Sorudaki nafaka ilamı şu şekilde olsun. " 2 yaşındaki müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, aylık 300 TL sı iştirak nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." şeklinde olsun. Bu demektir ki çocuk reşit oluncaya kadar nafaka borçlusu 16 yıl nafaka ödeyecektir.

İhtimaller:

1- HGK Kararına ve Size Göre: Karara göre (işlemiş ve işleyecek nafaka ayrımı yapılmadığı) için 1998 yılına 10 yıl eklenecek ve 2008 yılına kadar olan tüm nafaka borçları zamanaşımına uğrayacaktır. O zaman benim verdiğim örnekte yer alan 6 yıllık nafaka borcu ne olacaktır? Yeni bir takiple istenebileceğine göre, zamanaşıma uğrayan ilamın kendisi değil, ilamdaki alacak kalemidir.(Aksini iddia eden olur mu, bilemem)

2- Benim Görüşüme Göre: B.K.nun 128 inci maddesine göre zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu zamandan itibaren başlamaktadır. İştirak nafakası alacakları "işleyecek ve her ay muaccel olacak" alacaklardır. Nafaka alacaklısı, henüz işlememiş ve muaccel hale gelmemiş nafaka aylıklarını isteyemeyecektir. Benim örneğime dönersek, 2 yaşındaki çocuk için 1998 yılında hükmolunan nafakayı, şimdi ilamlı takibe konu edersek,

Alıntı:
Yazan 3 No.lu mesajım
10 yıldan önceki nafaka istenemez. Yani,29.05.1999 tarihinden önceki nafaka istenemez. Daha doğrusu talep etseniz bile, zamanaşımı itirazı olursa bu talebiniz iptal olur.

29.05.1999 tarihinden(bugün ise 30.05.1999) önceki nafakalar istenemeyecektir. Karar 1998 yılında verildiğine göre(kesinleşmeyi de öyle varsayalım)en fazla 1-1.5 yıllık nafaka kaybı olacaktır. Yani 01.06.1999 tarihinden itibaren işleyecek nafakalar istenebilecektir. Çünkü, Haziran-1999 yılına ait nafaka, ancak o tarihte "muaccel" olmuştur. Dolayısıyla B.K. 128 inci maddeye göre, o tarihten itibaren 10 yıl içinde talep olunmalıdır.

Bu konuda sizin sunduğunuz karardan başka bir karar bulamadım. Ancak elimdeki Nafaka Hukuku (A.ihsan Özuğur- Yargutay 2 HD Onursal Başkanı- 2007 bası- Sayfa:199) kitabına göre;

" Nafaka ilamları ile ilgili takiplerde; iştirak nafaka borcu her an yenilenebilir borçlardan olduğundan tahakkuk tarihinden geriye doğru on sene içinde işleyip birikmiş olan nafaka borçları zamanaşımına uğrar..."

Açıkladığım nedenlerle, ilk mesajımda verdiğim yanıtı tekrarlıyorum.