Mesajı Okuyun
Old 11-01-2008, 11:29   #2
Atahun

 
Varsayılan

Anlaşıldı, kimsenin geçmişe dönük bir şey özlediği yok. Bari kendim bir yanıt yazayım.

Ben, çocukluğumu özledim. Çocukluğumun bayramlarını, bayramlıklarını özledim. Ne olur ne olmaz diye yatarken yastığımın yanına koyduğum pantolonumu, ayakkabımı… Bayram namazı sonrası evde yaşadığımız kurban kesme telaşını, bayram heyecanını özledim. Ve sonrasında sabah kahvaltısına yetiştirilen annemin yaptığı bol soğanlı-domatesli-biberli-maydanozlu az sulu ciğer yahniyi…

Çocukluğumun dedelerini, ninelerini, amcalarını, yengelerini, dayılarını, teyzelerini özledim. Onların saf ve doğallığını… Sevginin, şefkatin, saygının, hoşgörünün daha belirgin olduğu o dönemi… Doğallığı özledim. Her şeyin olduğu gibi göründüğü, ama ben siyah-beyaz’ ı özledim.

Tereyağının gerçek tereyağı gibi koktuğu, domates-biber-salatalıktaki toprak kokusunu, dilek dilediğim akasyayı, gölgesinde uyuduğum kapımızın önündeki dut ağacını, koşuşturduğum ve kışın kardan kapanan köy yollarını, doğduğum köy evini özledim.

Özenerek yazdığım ve yapraklarının arasına gül koyduğum hatıra defterimi, gençliğimin aşk mektuplarını, bayramlarda koç, gül ve karanfilli, yılbaşılardaki kar manzaralı kartpostalları ve el yazısını özledim.

Hepsi bu kadar değil tabi. Kısacası, aklıma geldikçe ruhuma hükmedemediğim, gülümsediğim ve “ah keşke…” dediğim her şeyi.

Saygılarımla.