Mesajı Okuyun
Old 03-12-2006, 18:37   #6
Av.Abdulkadir Yıldız

 
Varsayılan

Sayın Ergin;
Öncelikle değerli katkılarınız için çok teşekkür ederim. Sizin yaptığınız katkılar ışığında araştırmaya devam ederek aşağıdaki sonuca ulaştım. Bu arada, " artık bu Yargıtay kararlarından bıktım" demekten de kendimi alamayacağım.

HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU:
DÖRDÜNCÜ KISIM :SENET
1 -UMUMİ HÜKÜMLER:
Madde 307 - Delili ibraz eden taraf hasmın muvafakati olmadıkça ana istinatten sarfınazar edemez.




HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU TASARISI18 Mayıs 2006)
DÖRDÜNCÜ KISIM
İspat ve Deliller

BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler

Delilden vazgeçme
MADDE 200- (1) Delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez.
GEREKÇESİ : Bu madde, 1086 sayılı Kanundaki benzer düzen*le*menin genelleştirilmiş hâlidir. 1086 sayılı Kanunda delilden vazgeç*meye ilişkin hüküm, senetlere ilişkin olarak düzenlenmişti ve uygulama ile dokt*rinde bu çerçevede yorumlayan görüşler olduğu gibi aksine gö*rüşlerde mev*cuttu. Bu madde ile duruma açıklık getirilerek, herhangi bir delili gösteren tarafın, bu delilden vazgeçmek istemesi durumunda, bu*nun ancak karşı tara*fın açık izni ile mümkün olduğu belirtilmiştir.

KANAATİM: Yargıtay kararında bahsi geçen usul hükmü sanırım "humk 307. madde"dir. Fakat burada kanunun kast ettiği yazılı belgedir. Yazılı belgenin, bir kez dosyaya sunulduktan sonra geri alınamayacağı doğrudur. Zira karşı tarafın, dosyadan anlaşılabilen itiraz sebeplerine dayanabileceği genel bir kuraldır.
Fakat bizim asıl tartışma konumuz tanık ile ilgilidir. Sayın Ergin'in de belirttiği gibi, "tanık" takdiri delil olduğundan ve de tanığı "dosyadan anlaşılabilen itiraz sebebi olarak" algılayamayacağımızdan dolayı; tanık dinletilmesinden vazgeçilmesi karşın tarafın iznine bağlı olmamalı düşüncesindeyim.
Bence Yargıtayın yukarıdaki kararı ve varsa benzerleri külliyen yanlış kararlardır.
Saygılar