Mesajı Okuyun
Old 09-09-2011, 19:45   #31
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın Öksüz,
Açıklamalarınız için teşekkürler

m.107/1'i hangi örneklerle somutlaştırabiliriz ?

Saygılarımla

Est. sayın meslektaşım; katkılarınız ve nezaketiniz için ben teşekkür ederim


HMK m.107 gerekçesindeki: "...Özellikle, zararın baştan belirlenemediği, ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusudur..." cümlesi ilk etapta akla BK m.42'yi (Zararı ispat etmek müddeiye düşer, zararın hakikî miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hâkim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tâyin eder.- 6098 sayılı TBK'ndaki karşılığı m.50: "...Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler") getirmektedir.

Yine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda m.66: "...Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref'i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref'i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir..." ve m.68: "Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.."

Yukarıdaki düzenlemelerin uygulanacağı birçok olayda "belirsiz alacak davası" ikame edilebileceği kanaatindeyim.

Siz somutlaştıralım dediğiniz için, belirsiz alacak davası açmaya imkan verebileceğini düşündüğüm dava konularını muhtevi bir kısım yargıtay kararlarını eklemek istiyorum:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 23.02.2011 T., Esas: 2011/628, Karar: 2011/3205: "...Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi ( TMK. md. 4, BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir..."

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 28.04.2010 T., Esas:2009/6584, Karar: 2010/5193: "Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının kendisine kiralanan data hattı üzerinden sözleşmeye aykırı olarak 3.kişilerin konuşma yapmasına izin verdiği, gerçek zararın miktarını tespitinin mümkün olmadığı, B.K.nun 42.maddesi gereğince halin mutad cereyanının ve zarar gören tarafın yaptığı tedbirler nazara alınarak adalete uygun bir tazminata hükmedilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 15.000.-YTL. alacağa dava tarihinden itibaren değişken oranda avans faizi yürütülerek davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir... Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözülemeyecek bir konuda mahkemenin bilirkişi raporlarının aksine karar vermesi yerinde olmayıp, raporlar arasında da çelişki bulunduğundan, bu yöne ilişkin itirazlar da gözetilerek çelişkinin giderilmesi bakımından üçlü bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir..."

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 30.09.2002 T., Esas: 2002/5472, Karar: 2002/10458: "...Davacı M____ Yayıncılık ve Tic. Ltd. Şti. vekili avukat A____ tarafından, davalı B____ Yayıncılık AŞ. ve diğerleri aleyhine 23.3.1999 gününde verilen dilekçe ile Fikir Sanat Eserleri Yasasına aykırı davranıştan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan Z____ ve A____ hakkındaki davanın atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalı hakkındaki davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.2.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılardan B____ Yayıncılık AŞ. vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Davalının, davacı şirkete ait dergiden isimsiz alıntı yaparak Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'na aykırı davrandıkları sabittir. Uyuşmazlık zarar kapsamının belirlenmesine ilişkindir. Mahkeme, asıl davada üç kat tazminat istemeyen davacının ek dava ile bunu istemeyeceğini belirterek açılan sonraki davayı reddetmiştir.
Fikir ve Sanat Eserleri Yasasının 66. maddesinde "sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibarıyla uğradığı zararın en çok üç katı fazlasını isteyebilir" biçiminde düzenleme yapılmıştır..."

Saygılar...