Mesajı Okuyun
Old 19-09-2018, 14:28   #5
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda davanın reddi Mahkeme hükmüne karşı borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin ksbulüne karar verilmiş, bu kez alacaklı vekilince Bölge Adliye Mahkemesı kararının temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Borçlu vekili, icra takibine konu ilamın şahsın hukukuna dair olduğu ve kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden, bahisle takibin iptalini istemiş, Mahkemece, takibe dayanak hükmün kişi hallerinde değişiklik öngörmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, borçlu vekili istinaf yoluna başvurmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 06.02.2017 tarih ve 2017/167 Esas 2017/292 Karar sayılı kararı ile icra takibinin dayanağı ilamın şahsın hukukuna dair hakka müdahalenin önlenmesi niteliğinde olduğu, kesinleşmeden infaz edilemeyeceği gerekçesi ile

‘‘1- Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereği kabulü ile,

2- İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 15/11/2016 gün ve 2016/517 E, 2016/635 K sayılı kararının kaldırılarak;

3- İzmir 17. İcra Müdürlüğü'nün 2016/11767 Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline '' karar verilmiştir.

HMK Geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK'nun 443/4. (HMK'nun 367/2.) maddesinde; aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümlerin kesinleşmedikçe takibe konulamayacağı düzenlenmiştir.

Takip dayanağı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 17.06.2016 tarih 2016/58 Esas 2016/93 Karar sayılı ilamında davacı alacaklı, davalı şirketin yazılımını yıllardır kullandıklarını, ancak artık ihtiyaçlarını karşılamadığı için yeniden sözleşme yapmadıklarını, davalının geçmiş verileri kullanmaya izin vermediğini belirterek müdahalenin önlenmesini istemiştir. Mahkemece yazılımın kullanıldığı tarih aralığında elde edilen verilerin davacıya ait olacağı gerekçesiyle bu yöndeki olumsuz müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir.

Bu hali ile ilam, şahsın hukukuyla ilgili olmakla birlikte tarafların hukuki durumlarında, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratacak nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Anılan madde kapsamında kalmadığından, icrası için kesinleşmesi şartı bulunmamaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken talebin kabulü yönünde hüküm tesisi doğru değildir.

Alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarda yazılı sebeplerle 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.09.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2017/12487 K. 2017/11564)