Mesajı Okuyun
Old 01-05-2009, 22:51   #15
Ersin KUŞ

 
Varsayılan

İ. KESİNLEŞMİŞ MAHKUMİYET KARARINA UYGULANMASI.
1. Uygulanma Nedenleri.
Bilindiği üzere 18 yaşından büyük sanıklar için 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile sadece soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarla ilgili olarak bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilmesi halinde uygulanabilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu 5278 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle Anayasa’nın 174. maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlar hariç tüm suçlardan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilmesi halinde uygulanabileceği kabul edilmiştir bu düzenleme ile kapsama giren suç ve cezalar arttırılmıştır.
5278 sayılı Yasadan önce 5271 sayılı CMK nın 231. maddesi kapsamına girmemekle beraber 5278 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi kapsamına giren kesinleşmiş mahkumiyet kararları yönünden bu değişikliğin lehe uygulanmasının mümkün olup olmadığı hususunda bir sonuca varmak için öncelikle bu kurumun niteliğine yani salt usul hukukuna ilişkin bir düzenleme olup olmadığını tespit etmek gerekecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu her ne kadar usul yasamızda düzenlenip usule ilişkin hükümler içerse de bu düzenleme salt usul kurallarına ilişkin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Şöyle ki;
- Kurumun hukuki niteliğinin açıklandığı bölümde de belirtildiği gibi Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sanığın suçunun sabit olduğu konusunda mahkemece bir kanaate varılsa da 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesinde de belirtildiği gibi kurulan ve açıklanması geri bırakılan karar sanık hakkında mahkumiyet yada beraat kararlarının sonucunda oluşan sonuçlar gibi bir hukuki sonuç ifade etmemektedir.
- Bu kurumun uygulanması konusunda diğer şartların varlığı halinde 5271 sayılı CMK’nın 231/6-b maddesinde Hakime açıkça bir takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır.
- Sanık hakkında belirtilen denetim süresinin şartlara uygun olarak tamamlanması halinde sanığın tamamen cezadan yada hükümlülük kararından kurtulması sonucunu doğuran düşme kararı verilecek ve böylelikle sanığın devletle olan tüm cezai ilişkisi sona erecektir.
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ancak suçun sabit görülmesi halinde uygulanabilen ve sanığa tedbir uygulanmasını ön gören bir kurumdur. Sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılması hakkında denetim süresi ve/veya denetimli serbestlik tedbirini uygulanmasını engellememekte; mahkumiyet hükmünün sonucu olarak uygulanan denetimli serbestlik tedbiri hükmün açıklanmasını geri bırakılması halinde de uygulanmaktadır. Salt usule ilişkin bir düzenlemede sanığa ancak mahkumiyetin bir sonucu olan tedbir hükümlerinin uygulanması söz konusu olamaz.
Yukarıda belirtilen nedenlerle 5271 sayılı CMK nın 231. maddesindeki düzenleme ve değişikliklerin salt usule ilişkin olmadığı maddi ceza hukukuna ilişkin sonuçlar doğurduğu ortadadır. Bu nedenlerle kesinleşmiş kararlar yönünden 5237 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılması gerekir. Nitekim 5560 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesiyle bazı Yargıtay Daireleri Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemelerin salt usul hukukuna ilişkin bir düzenleme olmadığı şeklindeki düşüncelerimizi doğrular biçimde “hükümden sonra yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükmü karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” gerekçesiyle (Yargıtay 9. C.D’nin 27/09/2007 gün ve 2007/4001 E., 2007/6787 K.) bozma kararı vermiştir.
2. Kesinleşmiş Kararlarda 5271 Sayılı CMK’nın Uygulanma Usulü Ve Verilecek Kararlar.
5728 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak anılan yasanın geçici 1/2. maddesinde “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.” şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.
Bu düzenleme karşısında; lehe kanun hükümlerinin 5275 sayılı kanunun 98 ilâ 101. maddeleri dikkate alınarak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle karara bağlanacağı, ancak; hükmün konusunun:
- İnceleme,
- Delil tartışması,
- Takdir hakkının kullanılmasını, gerektirmesi halinde, incelemenin duruşma
açılmak suretiyle yapılabileceği düzenlenerek duruşma açılıp açılmaması hususunda mahkemelere takdir hakkı tanınmıştır.
Lehe kanun uygulamasında; duruşma açılıp açılmaması konusunda yukarıda belirtildiği gibi hakime takdir hakkı tanınmış ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27/12/2005 gün ve 2005/162-173 sayılı kararında da belirtildiği üzere lehe kanunun saptanıp uygulanması için; herhangi bir inceleme ve araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin bir hükmün uygulanması olanağını sonraki kanun sağlamışsa “duruşma yapılması”nın zorunlu olduğu açıktır.
Bu açıklama ve içtihatlar ışığında mahkemelerce yapılacak işlem; sonuç cezası ve suç niteliği itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi kapsamında kalan bir hükümle ilgili olarak hükümlü hakkında 5271 sayılı CMK nın 231. maddesinin 6. fıkrasında belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinden ibarettir.
Mahkemece; 231. maddenin 6. fıkrasında belirtilen şartların (duruşmadaki bilgi ve belgeler dışında bir) inceleme, delil tartışması ve takdir hakkı kullanılmaksızın gerçekleşmediği dosya üzerinden yapılacak basit bir incelemeyle tespit edilmesi halinde hükümlünün yada C.Başsavcılıklarından kesinleşen hükümlerle ilgili 5271 sayılı CMK nın 231. maddesinin uygulanmasına ilişkin taleplerini “duruşma açılmaksızın” reddine karar verebileceği gibi şartların gerçekleştiğinin tespiti halinde de duruşma açılmaksızın talebin kabulüne ve ek bir kararla hükümlü hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.
Bununla birlikte 231. maddenin 6. fıkrasındaki şartların açıkça dosya üzerinden yapılacak basit bir inceleme ile tespit edilemediği hallerde talepler duruşma açılarak karara bağlanabilir.
Bu kararlardan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin duruşmalı yada dosya üzerinden verilen kararlara karşı itiraz yoluna başvurulacağı açıkça belirtilmiştir taleplerin reddine ilişkin kararlar yönünden ise yargı yoluna ilişkin genel hükümler uygulanacaktır.
Kesinleşmiş hükümlerde de, 5271 sayılı CMK nın 231. maddesinin 11. fıkrasının uygulanmasında derdest dosyalarla ilgili yapılan açıklamalar geçerlidir. Ancak daha önce verilip kesinleşen hükümlerde 5271 sayılı Kanunun 50. maddesindeki yada 647. sayılı Kanunun 4. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımların uygulanmış olması halinde mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verirken seçenek yaptırımlara ilişkin bu maddeleri uygulamadan yani hapis cezasının tayininden hemen sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermelidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde seçenek yaptırımların uygulanamayacağı 5271 sayılı CMK nın 231/7. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Yani verilen hükümdeki ceza hapis yada doğrudan tayin edilen adli para cezası olmalıdır. Bu durumda hükümlünün hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin kazanılmış hakkının ihlal edileceği ileri sürülemez çünkü yeni düzenlemenin hükümlü hakkında tamamen uygulanması halinde ortaya çıkan sonuçları hükümlünün lehine sonuç doğuracağı gibi bu uygulanmanın sonucunda hükümlünün denetim süresi içerisinde suç işlemesi yada denetimli serbestlik yükümlülüklerine uymaması halinde mahkeme hükmü açıklarken bu tür adalet duygularını inciten bir durum ortaya çıktığında 231. maddenin 7. fıkrasına göre sanığın durumunu değerlendirerek;
- Cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine,
- Koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine,
-Seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilecektir.










adalet.org sitesi İzmir 18. Asliye Ceza Hakimi Nevzat Özsoy'un makalesinden alınmıştır