Mesajı Okuyun
Old 19-03-2007, 12:36   #2
Av.Murat Bölükbaş

 
Varsayılan

Öncelikle asıl işveren ve taşeron arasında iş yapımı için için bir sözleşme var mı buna bakmak gerekir.Eğer yoksa asıl işverene gidilmesi gerekir.Şayet bir sözleşme olup da eğer muvazaa taşıdığını idda ediyorsanız bunu ispatlamanız gerekecektir.Aşağıdaki karar işinize yarayacaktır.
T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/6280

K. 2004/9180

T. 22.4.2004

• TAŞERONLUK SÖZLEŞMESİNİN MUVAZAALI OLDUĞU İDDİASI ( İşyerindeki Taşeron Firmaya Yaptırılan İşte Çalışan İşçinin - Mahkemece Yapılacak İşlemler )

• MUVAZAA İDDİASI ( Taşeron Firma Nezdinde Çalışan İşçinin Taşeronluk Sözleşmesi Hakkında )

• İŞÇİNİN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANDIRILMA TALEBİ ( Aynı İşyerinde Taşeron Firmanın İşçisi Olarak Çalışan İşçinin Taşeronluk Sözleşmesi İçin Muvazaa İddiası )

• TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANDIRILMA TALEBİ ( Asıl İşveren İşçilerinin de Çalıştığı İşyerinde Taşeron Firma Bünyesinde Çalışan İşçinin Taşeronluk Sözleşmesi İçin Muvazaa İddiası )

2822/m.9

4857/m.2/6

818/m.18

ÖZET : İşi üstlenen firmadan alınan teminatın az olması, firmanın sermayesi ve ödediği verginin düşük olması, bir kısım alet ve malzemelerin davalı işverence karşılanması ve sözleşmede firmanın çalıştıracağı işçilerin yemek ve servis giderlerinin asıl işverene yükletilmiş olması taşeronluk sözleşmesinin muvazaalı sayılması için yeterli değildir. Keza, taşerona ödenen bedelin işçiye ödenen ücretlerden fazla olması da muvazaanın gerekçesi olamaz. Zira taşeron yaptığı işten kazanç sağlayacaktır. Yeterli araştırma inceleme yapılmadan davacının muvazaa iddiasının kabulü ile dava konusu alacak hakkında hüküm kurulmuş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Davacı, TİS’den kaynaklanan ücret farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatınca temyiz edilmiş ise de, HUMK.nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı işçi, davalı şirkete ait işyerinde çalıştığını, işyerinde uygulanmakta olan 1.1.2002- 31.12.2003 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesinin tarafı sendikaya üye olduğunu, üyeliğinin işverene bildirilmesine rağmen anılan sözleşmeden yararlandırılmadığını, Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılmamak için taşeron işçisi gibi gösterildiğini, taşeronluk sözleşmesinin muvazaaya dayandığını ileri sürerek sözleşmeden doğan fark ücret alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı işveren, işyerinde asıl işin dışındaki yardımcı işlerin alt işverenlere yaptırıldığını, ( davacının alt işverenin işçisi olduğunu, alt işveren işçisinin asıl işverenin tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlanamayacağını ) alt işveren ile yapılan sözleşmenin muvazaalı olmadığını belirterek isteğin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece taşeronluk sözleşmesinde yaptırılacak iş karşılığı ödenmesi gereken bedelin belirlenmediği taşeron tarafından ibraz edilecek faturalara göre ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, fatura miktarlarının işçilere yapılan ödemelerin oldukça üzerinde olduğu, taşeronların sermaye ve ödedikleri vergi miktarlarının çok az olduğu, sözleşmede belirtilen teminatın düşük olduğu, davalı şirket ile taşeron şirketin kurulu oldukları iş kollarının farklı oldukları, alet ve malzemenin davalı tarafından sağlandığı, davacının davalı şirketin asli ve sürekli işlerinde ara vermeksizin çalıştığı, taşeronca yerine getirilen işin asli iş niteliğinde olduğu, taşeron olarak gösterilen şahsın işveren vekili olarak hareket ettiği gerekçesi ile taşeronluk sözleşmesinin muvazaaya dayandığı ve davacının gerçekte davalı şirketin işçisi olduğu sonucuna varılarak isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre dava konusu işyerinde işin bir bölümünü yapmak üzere davalı şirket ile muhtelif firmalar arasında sözleşmeler yapıldığı, bu firmaların kendi adlarına SSK’na bildirimde bulundukları işçilerle hizmet akdi yaptıkları, ücret bordrolarında işveren olarak gözüktükleri, işyerinde davalı şirket ile ( .... ) İş Sendikası arasında 4.6.2002 tarihinde imzalanan 1.1.2002-31.12.2003 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesi uygulanmakta iken davacı ve bir kısım işçilerin anılan sözleşmenin tarafı sendikaya üye oldukları ve üyeliklerini 24.6.2003-27.62003 tarihleri arasında davalı işverene bildirerek sözleşmeden yararlandırılmak istedikleri, davalı şirketçe davacı ve arkadaşlarının alt işveren işçisi oldukları ve TİS kapsamında bulunmadıkları gerekçesi ile TİS’nden yararlandırılmadıkları anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, işi üstlenen firmadan alınan teminatın az olması, firmanın sermaye ve ödediği verginin düşük olması, bir kısım alet ve malzemelerin davalı işverence karşılanması ve sözleşmede firmanın çalıştıracağı işçilerin yemek ve servis giderlerinin asıl işverene yükletilmiş olması taşeronluk sözleşmesinin muvazaalı sayılması için yeterli değildir. Keza, taşerona ödenen bedelin işçiye ödenen ücretlerden fazla olması da muvazaanın gerekçesi olamaz. Zira taşeron yaptığı işten kazanç sağlayacaktır.
Diğer yandan dosyada mevcut taşeronluk sözleşmesinde bedelin belirtilmediği sabit ise de Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi gereği bedelin yapılan işe göre sonradan tespiti mümkündür. Dosyada ihale evrakları ve hakedişlerin ne şekilde düzenlendiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır. Yine dosya içeriğine göre aynı işyerinde çalışan işçiler ile ilgili olarak açılan davaların mevcut iki iş mahkemesine tevzi edildiği, ( ..... ) 1. İş Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında düzenlenen ve dosyamıza delil olarak sunulan 3 kişilik uzman bilirkişi raporunun işyerinde inceleme yapılarak düzenlendiği ve rapordaki tespitlerin dosyamızdaki tespit ve mahkeme gerekçesi ile çeliştiği görüldüğünden bu çelişkinin giderilmesi için işyerinde bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yapılması sağlıklı bir sonuca varmak için gerekli olmaktadır.
Ayrıca, işyerinde tek bir taşeron bulunmayıp işlerin muhtelif taşeronlara verildiği ve davacıların uzun süre aynı taşeron nezdinde çalıştıkları anlaşıldığından, her taşeronun durumu ayrı ayrı değerlendirilip sonuca gidilmeli, uzun süre aynı koşullarda çalışan davacının daha önce sözleşmelerinin muvazaalı olduğu iddiasında bulunup bulunmadığı da değerlendirilmelidir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, yeterli araştırma inceleme yapılmadan davacının muvazaa iddiasının kabulü ile dava konusu alacak hakkında hüküm kurulmuş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx