Mesajı Okuyun
Old 09-02-2012, 18:19   #86
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Gülgün
Sayın meslektaşlar,
Bugün adliyemzin ticaret mahkemelerinden birinin panosunda gördüğüm Yargıtay kararını sizlerle paylaşmak isterim

İşte bu! Teşekkürler paylaşımınız için. Dikkat edilirse, bütün karar boyunca, "dava" ve "iş" kelimeleri tırnak içine alınmıştır. Bu kararın Yargıtay'ın genel görüş ve uygulaması haline geleceğine, şahsen (ve hukuken) çok eminim.

Biz ne demişiz, yine bolca tırnak işareti kullanarak, bir bakalım, maziye dönelim:

Saygılarımla.

Alıntı:
Yazan Güntay-Bu başlıktaki mesajlarından
Kıymetli evrakın iptali, bir "çekişmesiz yargı işi" olup, TTK.m.4-5 anlamında "ticari dava" da değildir. Aksi görüşteyim.
----------------------------------------------------------
Kıymetli evrakın iptali gibi basit bir "iş" in önünde sonunda elinden birçok dava alınan sulh hukuk mahkemesine ait olduğuna dair kati bir içtihat çıkacağı ümidindeyim.
--------------------------------------------------------
Kıymetli evrak iptalinin, tipik bir dava olması gerekiyordu. "Taraflar" kavramının olmadığı bir işte, artık davadan ve asliye ticaret mahkemesinden bahsedemezsiniz.
---------------------------------------------------------
TTK.4 hükmü, HMK.383/e-6 hükmünü nakzeder ayrık bir düzenleme değildir.
Nasıl oluyor da siz, ticari "dava"lara ilişkin bir maddeyi, çekişmesiz bir "iş" sayılan kıymetli evrak iptalinde görev hususunda dikkate alabiliyorsunuz?
----------------------------------------------------------
HMK. 383. maddenin (e) bendinin başlığına dahi bakılması kafidir:

e) Ticaret hukukundaki çekişmesiz yargı işleri:

6) Kıymetli evrakın iptali.

Görevli mahkeme, çek-bono ticaret kanununda (hukukunda) geçen kavramlar bile olsa, sulh hukuk mahkemeleridir. Zira, bu dava bir ticari "dava" değildir. (Düşüncesindeyim.)
----------------------------------------------------------
Kanımca öyle gerekçe olmaz. Orada sayılan bütün işler zaten TTK.da ve ilgili başka yasalarda düzenlenmiş dikkat ederseniz...Önemli olan bu değildir. Görev belirlemesi açısından önemli olan nokta, kanunda bir başka mahkemenin "görevli olduğuna dair" aksine hüküm olmasıdır. Konunun, o "işin" düzenlendiği yasa açısından değerlendirilmesi hatalıdır.
Mesela bakınız, çekişmesiz yargı işlerinde aksine görev düzenlemesine örnek şudur:
İİK.m.285 vd. konkordato mühleti için icra mahkemesi görevlidir. Konkordato mühleti verilmesi m. 382 de sayıldığı halde, aksine düzenleme nedeniyle icra mahkemesi görevlidir.
Yine, Aile hukukundan doğan çekişmesiz yargı işlerinde aile mahkemeleri görevlidir. (Aile Mah.K.m.4)
Yine iflasın açılması ve kapanmasında asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan bu da m.382 de sayıldığı halde sulh hukuk mahkemesi görevli değildir.

Özetle, çek-bono TTK.da düzenlenmiş mantığıyla ticaret mahkemesi görevlidir görüşü isabetli değildir. Bir kere daha net olarak ifade edeyim ki, çekişmesiz yargı işleri bir iştir, dava değildir. HMK. dava ve iş ayırımını kabul etmiştir. (Mesela m.103/1) Taraf (hasım) ve çekişme (niza) kavramı dava için söz konusudur.
Yasa, bir yasama tasarrufu ile kabul edilerek, müstakilen hukuk hayatımıza girmiş olup, yapımında çalışmak üzere görevlendirilmiş öğretim görevlilerin görüşleri bu noktadan sonra, tıpkı bizimkiler gibi, münferit birer şahsi görüş olmaktan öte bir anlam ve kudrete sahip olamamak gerekir.
----------------------------------------------------------