Mesajı Okuyun
Old 08-12-2006, 09:25   #2
Av.Murat Bölükbaş

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/4145

K. 2004/8476

T. 14.10.2004

• BAĞ-KUR ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANMASI TALEBİ ( 3 Yıllık Prim Ödeme Süresinin Kanunla 5 Yıla Çıkarılmış Olması ve Değişiklik Yapan Kanunun Anayasa Mahkemesi'nce İptal Edilmiş Olması Nedeniyle Doğan Yasal Boşluğun Davacıların Lehine Yorumlanması Gereği )

• PRİM ÖDEME SÜRESİNİN ÜÇ YILDAN BEŞ YILA ÇIKARILMASINA İLİŞKİN KANUN DEĞİŞİKLİĞİNİN ANAYASA MAHKEMESİ'NCE İPTALİ ( Yasal Boşluğun Mahkemece Doldurulması Gereği - Yaşlılık Aylığı Bağlanması Talebi )

• ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANMASI TALEBİ ( 3 Yıllık Prim Ödeme Süresinin 5 Yıla Çıkarılmasına İlişkin Kanun Değişikliğinin Anayasa Mahkemesi'nce İptal Edilmiş Olması Nedeniyle Doğan Yasal Boşluğun Mahkemece Davacıların Lehine Doldurulması Gereği )

• YASAL BOŞLUĞUN MAHKEMECE DOLDURULMASI GEREĞİ ( Bağ-Kur Ölüm Aylığından Yararlanmak için Gereken Prim Ödeme Süresi Konusunda Anayasa Mahkemesi'nin İptal Kararı Nedeniyle Yasada Boşluk Oluşması )

• ANAYASA MAHKEMESİ'NİN BAĞ-KUR ÖLÜM AYLIĞINDAN YARARLANMAK İÇİN GEREKEN PRİM ÖDEME SÜRESİNE İLİŞKİN KANUN DEĞİŞİKLİĞİNİ İPTAL ETMESİ ( Mahkemece Yasal Boşluğun Davacılar Lehine Doldurulması Gereği )

1479/m.41,57/b

4721/m.1

ÖZET : Dava, kurum işleminin iptaliyle, askerlik borçlanma hakkı olduğunun ve ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti talebine ilişkindir. Bağ-Kur'dan ölüm aylığı bağlanması için üç tam yıl sigorta primi ödeme koşulu getiren Bağ-Kur Kanunu'nun 41. maddesi daha sonra beş yıl olarak değiştirilmiştir. Ancak anılan değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bağ-Kur ölüm aylığından yararlanmak için gereken prim ödeme süresi konusunda yasada boşluk bulunmaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda, yasal boşluk bulunduğuna göre ölüm sigortası yönünden hangi kuralın esas alınacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar 3 yıllık sistem yürürlükten kaldırılmış ise de, yasal boşluk bulunması veya düzenlemenin yeterince açık olmaması gibi durumlarda sigortalı yararına kuralların yorumlanması şeklindeki sosyal güvenlik ilkesinden hareketle sonuca gidilmesi işin özüne ve adalet kurallarına uygun düşecektir. Bu nedenle, olayda davacıların yararına bulunan ve yasanın ilk düzenleme şeklindeki koşulların, yani 3 tam yıl sigorta primi ödemiş olmak koşulunun uygulanması gerekecektir.
Somut olayda, ölen davacıların murisi, 04.05.1998 - 31.08.2000 tarihleri arasında 1479 Sayılı Yasa uyarınca isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olup 2 yıl 3 ay 27 gün hizmeti mevcuttur. Bunun üzerine 18 ay askerlik süresinin borçlanılıp, bedelinin kurum veznesine yatırılmasından sonra toplam prim ödeme gün sayısı 3 yıl 9 ay 27 gün olacağı için, ölüm sigorta kolundan davacıların aylığa hak kazanacağı ortadadır. Anlatılan bu hususlar tamamlandıktan sonra, mahkemece, davacılara askerlik borçlanması bedelinin ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacılar, kurum işleminin iptaliyle, askerlik borçlanması hakkının olduğunun ve ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Z.A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı F'nin ölen eşi ve diğer davacıların babası olan E. 1479 Sayılı Yasa uyarınca Bağ-Kur sigortalısı olup, davacılar murislerinin askerlik süresini borçlanma hakları olduğunun tesbitini ve 01.12.2002 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasını istemişler, mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı, dairemizin 23.10.2003 gün ve E: 2003/7305, K: 2003/8388 sayılı ilamı ile ölüm aylığının bağlanması için 5 tam yıl sigorta primi ödeme koşulu gerçekleşmediğinden davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Sosyal güvenlik sistemimizde sigorta kollarından birini oluşturan ölüm sigortasından yararlanabilmek için yasada gösterilen koşulların oluşması zorunludur. Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 Sayılı Yasanın 41. maddesindeki 3 tam yıl sigorta primi ödeme koşulunu 619 Sayılı K.H.K. 5 yıla çıkarmış ise de, anılan bu K.H.K. da Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile yürürlükten kalkmıştır. Ne var ki, 4956 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile 1479 Sayılı Yasanın 41. maddesindeki ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli sigorta primi ödeme süresi 5 yıla çıkarılmıştır. Yine aynı yasanın 57/b maddesinde bu değişikliğin 619 Sayılı K.H.K.'nin yürürlükten kalkma tarihi olan 08.08.2001 tarihinden itibaren geçerli olacağı belirtilmiştir. Ancak, 1479 Sayılı Yasanın 4956 Sayılı Yasa ile değişik 41. maddesinin ( a ) bendinin yürürlüğe giriş maddesi olan 4956 Sayılı Yasanın 57/b maddesinin iptali için 11.03.2004 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulunulmuş, Anayasa Mahkemesi'nin 24.06.2004 gün ve E: 2004/18, K: 2004/89 sayılı kararı ile 4956 Sayılı Yasanın 57. maddesinin ( b ) bendinin, 1479 Sayılı Yasanın 41. maddesinin birinci fıkrasının 4956 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile değiştirilen ( a ) bendi yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu husustaki iptale ilişkin karar henüz Resmi Gazete'de yayımlanmamış bulunmaktadır.
Şu duruma göre, sözü edilen ölüm sigortasına ilişkin ilk düzenleme ile konuyu yeniden düzenleyen ikinci düzenleme ve üçüncü düzenlemenin de yürürlüğünü geriye götüren maddesi birlikte yürürlükten kalkmış ve ortaya yasal bir boşluk çıkmıştır. Devlet yaşamında yasal boşluktan söz edilemeyeceğine ve belli olaylara uygulanması gereken kuralların zorunlu olarak kabulü gerekeceğinden, başka bir anlatımla, Devletin devamlılığı ilkesinden hareketle sonuca gidilmesi gerekeceğinden, uyuşmazlıkların yasal boşluk nedeniyle askıda bırakılması düşünülemez. Esasen Medeni Kanun'un 1. maddesi de bu yönde evrensel nitelikli bir kural kabul etmiş ve gereğinde hakime yasa koyucu gibi kural kabul etme yetkisi vermiştir. Mahkeme, uyuşmazlıkta yürürlük tarihi ile ilgili maddesi iptal edilen üçüncü düzenlemedeki kurala göre sonuca gitmiştir. Bu durumda, öncelikle ortada bir yasal boşluğun bulunduğunun kabul edilmesi ve buna göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, yasal boşluk bulunduğuna göre ölüm sigortası yönünden hangi kuralın esas alınacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu yönde yasanın belirlediği ilk biçimdeki 3 tam yıl sigorta primi ödeme koşulu, 619 Sayılı KH.K ile ortadan kaldırılmış ve bu süre 5 yıl olarak kabul edilmiştir. 5 yıllık sigorta primi ödeme süresini öngören 619 Sayılı KH.K.'de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmekle artık uygulanma niteliğini yitirmiştir. 4956 Sayılı Yasanın 5 tam yıl sigorta primi ödeme koşulu getiren maddesinin yürürlük tarihi de Anayasa Mahkemesi'nce iptal olunduğundan 5 tam yıl sigorta primi ödeme koşulu anılan yasanın Resmi Gazete'de yayımı tarihi olan 02.08.2003 tarihinden sonra ölen sigortalıların hak sahipleri için geçerli olacaktır.
Her ne kadar 3 yıllık sistem yürürlükten kaldırılmış ise de, yasal boşluk bulunması veya düzenlemenin yeterince açık olmaması gibi durumlarda sigortalı yararına kuralların yorumlanması şeklindeki sosyal güvenlik ilkesinden hareketle sonuca gidilmesi işin özüne ve adalet kurallarına uygun düşecektir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin 619 Sayılı K.H.K'yi iptal kararından önce yürürlükte bulunan ve hak sahipleri lehine olan hükümler göz önünde bulundurularak sonuca gidilmesi sosyal güvenlik ilkelerine uygun düşecek ve davacı hak sahipleriyle birlikte aynı durumda bulunan kişilere sağlanmış olan haktan davacıların da yararlandırılması yerinde olacaktır. Bu nedenle, olayda davacıların yararına bulunan ve yasanın ilk düzenleme şeklindeki koşulların, yani 3 tam yıl sigorta primi ödemiş olmak koşulunun uygulanması gerekecektir.
Somut olayda, 23.11.2002 tarihinde ölen davacıların murisi, 04.05.1998 - 31.08.2000 tarihleri arasında 1479 Sayılı Yasa uyarınca isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olup 2 yıl 3 ay 27 gün hizmeti mevcuttur. Bunun üzerine 18 ay askerlik süresinin borçlanılıp, bedelinin kurum veznesine yatırılmasından sonra toplam prim ödeme gün sayısı 3 yıl 9 ay 27 gün olacağı için ölüm sigorta kolundan davacıların aylığa hak kazanacağı ortadadır. Anlatılan bu hususlar tamamlandıktan sonra, mahkemece, davacılara askerlik borçlanması bedelinin ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 14.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sanırım bu sizin için emsal bir karar teşkil edecektir.saygılarımla..