Mesajı Okuyun
Old 29-09-2009, 21:22   #5
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul



Sorunuza bildiğim kadarıyla yanıt vermek ya da daha doğru bir ifadeyle sorunuz hakkında biraz fikir yürütmek isterim...

BİR... Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde müteahhidin kendi payına düşen daireleri bir başkasına satmasını Yargıtay, -arsa sahibi ile 3. kişi arasındaki ilişki bakımından- "alacağın temliki" olarak kabul ediyor. Müteahhit ile 3. kişi arasındaki ilişki bakımından ise hem satış vaadini hem de eser meydana getirmeyi içeren birleşik bir sözleşme olarak görüyor. Bu halde arsa sahibi ile 3. kişi arasındaki ilişki bakımından "yazılı şekil" yeterli olup noterde bir işlem yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Yani arsa sahibi 3. kişi ile müteahhit arasındaki sözleşmenin satış vaadi sözleşmesi olduğunu, noterde yapılması gerektiğini aksi halde geçersiz olduğunu ileri süremiyor...[/font]

İKİ... Somut olayda müteahhit y adlı kişiyle bir protokol yapıyor ve sözleşmeden kaynaklanan alacağını temlik ediyor. Bu işlemde aynı zamanda daire satışını da vadediyor.

ÜÇ... Müteahhit bu işlemi gerçekleştirdek sonra x adlı kişi lehine bir senet tanzim ediyor. Senedin arkasına düştüğü notla da senet bedelinin ".. dairenin satış bedeline denk geldiğini" şerh ediyor. Kanımca bu işlem iradeyi açık olarak yansıtmadığı için "alacağın temliki" ya da "dairenin satış vaadi" olarak nitelenemez.

DÖRT... x adlı kişiyle yapılan işlem "alacağın temliki" ve "satış vaadi" olarak kabul edilirse bu halde iki durum gündeme gelebilir.

Eğer temlik edilen alacak, arsa sahibinin borcunun tamamına denk geliyorsa ilk tarihli temliğe geçerlik tanımak gerekir. Bunun nedeni alacağın temlikinin tassarruf işlemi olmasıdır. Müteahhit ilk temlikle alacağını malvarlığından çıkarmıştır. Bu halde ikinci işlemde var olmayan bir alacağı temlik etmiş olur ki bu sona ermiş alacağın temliki mümkün görünmemetkedir.

Buna karşın temlik edilen ilk alacak arsa sahibinin borcunun bir kısmına denk geliyorsa ve ikinci temlik kalan alacakla sınırlı olmak üzere geçerlidir. Ancak eğer her iki temliğin konusu da belirlenmiş bir daireyse örneğin 3. katta bulunan daire gibi ikinci temlik arsa sahibine karşı hüküm ifade etmez.

BEŞ... Buna rağmen yargılama sonunda x adlı kişi lehine tescil yapılırsa iyi niyetli arsa sahibi borcundan kurtulur. Bu halde y adlı kişi koşulları varsa yargılamanın yenilenmesi yolunu veya sebepsiz zenginleşme hükümlerini işletebilir/işlettirebilir. Ya da protokol geçerli bir satış vaadi olarak kabul edilirse müteahhide karşı talepte bulunulabilir. Arsa sahibi iyi niyetli değilse borçtan kurtulmayacağı için borçlunun da sorumluluğuna gidilebilir. Her bir yolun kullanılıp kullanılamayacağını ya da ne şekilde kullanılacağını değerlendirmek için hem detay bilgiye hem biraz kafa yormaya hem de bu konularda uzman site üyelerimizin desteğine ihtiyaç var.

ALTI... x lehine tescil yapılmamışsa arsa sahibi durumda haberdar edilmelidir. Bu halde alacaklının kim olduğuna ilişkin bir çekişme mevcut olacağından arsa sahibi tevdi ile borcundan kurtulabilir.
Alıntı:
Yazan Engin Özoğul




Sizin yazdığınız şekliyle (Y) ile (M)üteaahhit arasındaki protokolün “alacağın temliki” niteliğine sahip olup daha sonra (X)’ce dava yolu ile haczedilip veya tapu tescili talebi yapılıp (X)’in üzerine kaydedilmesine mani olması için “noter huzurunda yapılmış bir satış vaadi” olması gerekmiyor mu? Yani (Y) ve (M) arasındaki sözleşme sadece iki taraf arasında yazılı bir sözleşme olsa dahi (X)’in talebini engelleyebilir mi? Böyle bir durumda kötü niyetli (M) herhangi biri ile geçmiş tarihli bir protokol hazırlayıp borcundan kurtulmak için bunu danışıklı dövüş olarak ileri sürdürebilir! Bu protokolün “alacağın temliki” sayılıp hukuki yaptırım gücüne sahip olabilmesi için bir takım şartlar olmalıdır bence.


Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Yüklenicinin satış yetkisi yokken 3 kişilerle yaptığı adi sözleşmenin hukuken hiçbir değeri yoktur(sebepsiz zenginleşme hükümleri saklıdır)Bu bir...



Sizin bu dediğiniz husus Engin bey’in 1.numaralı paragrafı ile zıt. Bu konuyu biraz açabilir misiniz? Diyelim ki yüklenicinin satış yetkisi var ve önce (A)’ya yazılı protokolle vaatte bulunuyor ardından da (Z)’ye vaatte bulunuyor. (Z) erken davranıp dava yolu ile tapunun tarafına tescilini talep ettiğinde bu davaya (A) ne şekilde müdahale edebilir? (A) ; hakkını sadece “sebepsiz zenginleşme” hükümlerine dayanarak (M)üteahhit’ten mi isteyebilir? Yani (M)üteahhit ve sonraki protokol tarafı olan (Z) kötü niyetli ise (A) tapu üzerine herhangi bir hak iddiasında bulunamaz, öyle mi? Bunun bir açar yolu yok mu?