Mesajı Okuyun
Old 28-10-2008, 18:50   #3
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1975/1938

K. 1975/4262

T. 24.6.1975

• FAİZ DAVASI ( Faizin Esas Alacağın Dışında Ayrı Bir Dava Konusu Yapılabilmesi )

• ALACAĞIN TAHSİLİNE İLİŞKİN DAVA ( Faiz Hakkının Saklı Tutulmamasının Sonradan Dava Açılmasına Engel Olmaması )

• HAKSIZ EYLEMDEN DOĞAN FAİZ ALACAĞI ( Beş Yıllık Zamanaşımına Bağlı Olması )

• ZAMANAŞIMI ( Alacak Faizlerinde On Yıllık Zamanaşımı Süresinin Olması )

818/m.113, 125, 126

ÖZET : Bir alacak kısım kısım dava edilebileceği gibi faizi de esas alacağın dışında ayrı bir dava konusu yapılabilir. Alacağın tahsiline ilişkin davada faiz hakkının saklı tutulmaması sonradan dava açılmasına engel olamaz, saklı tutulmuş olması da zamanaşımını kesen bir neden değildir.
Faiz muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade eder. Haksız eylem, haksız iktisap ve temerrüdden doğan faizler re'sülmal faizi gibi beş yıllık değil, 10 yıllık zamanaşımına bağlıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 22/01/1975 tarih ve 440/13 sayılı hüküm duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, Antalya içme suyu tesislerinin müteahhidi olan müvekkilinin, davalı aleyhine ( 373.519.83 ) lira alacağın tahsili için 1. Ticaret Mahkemesine 964/230 esas sayılı davayı açtığını, o davada ( 195.818.75 ) lira alacakları bulunduğunu ve ( 75.000 ) liralık teminat mektuplarının iadesi gerektiğinin karar altına alındığını, kararın kesinleştiğini, evvelki davada faiz talep etmediklerini belirterek, evvelki davada hüküm altına alınan ( 195.818,75 ) lira üzerinden, o davanın ikame tarihi ( 15/08/1964 )den itibaren %10 oranındaki faiz ( 119.940 ) liranın ve teminat mektubunun serbest bırakılmaması sebebiyle bugüne kadar ödemek zoruna kaldıkları komisyon ve gider vergisi ( 25.200 ) lira ile onun üçer aylık devrelerde taahhuk ettirilen faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki istisna aktinin bozulduğunu, tasfiyeye karar verildiğini, zamanaşımı bulunduğunu, evvelki kararın henüz temyiz safhasında bulunduğunu, ileri sürmüştür.
Davalı vekili 06/08/1971 dilekçesinde, davacının Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilişiğini henüz kesmiş olduğunu, banka Müdürler Kurulunca, teminat mektubunu ( 41.581,25 ) lira kiralık kısmını serbest bırakılmasına 22/07/1971 tarihinde karar verildiğini, bu durumun Garanti Bankasına 05/08/1971 tarihli yazı ile bildirildiğini davacının Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilişiği devam ettikçe teminat mektubunun iade edilemeyeceğinin tasfiye kesin hesabı sonunda davacı alacağının ( 33.418,75 ) lira olarak tespit edildiğini, teminat mektubunun bu kadarlık kısmının iadesinin istenemeyeceğini ileri sürmüştür.
Davacı vekili 07/02/1973 günlü dilekçesinde, teminat mektubunu iadesine matuf son savunmanın tevsi olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, davacının ilk davada faiz istemediği bu hakkın mahfuz da tutulmadığı, Borçlar Kanununun 113. maddesine göre faizin yeni bir davaya konu edilemeyeceği, kaldı ki davanın açılış tarihi itibariyle olayda zamanaşımı bulunduğu, teminat mektubu masraflarına gelince 506 Sayılı Kanunun 83. maddesine göre davacının ilişiği kesilmeden mektubun iade edilemeyeceği Antalya Sosyal Sigortalar Kurumunca teminat mektubunun 16/06/1971 de iade edildiğini dava tarihinde kesilmemiş olduğu açıklanan davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi davacı davalı aleyhinde dava önce açtığı davada talep etmediği faiz ile iade edilmeyen teminat mektubunu komisyon ve gider vergisinin tahsilini istemiştir. Sözü edilen önceki davada tarafların kabul ettikleri 17/10/1973 tarihli sulhnamede davacının açtığı bu davaya ilişkin haklar saklı tutulmuştur. ayrıca 75000 liralık teminat mektubunu iadesi de o sulhnamede kararlaştırılmıştır.
Bir alacağın kısım kısım dava edilebilmesi gibi faiz de esas alacağın dışında yarı bir dava konusu yapılabilir. Alacağın tahsiline ilişkin davada faizin mahfuz tutulmaması bilahare dava açılmasına engel olamaz; mahfuz tutulmuş olması da zamanaşımını kesen bir neden değildir.
Borçlar Kanununun 126. maddesini birinci bendine konu faiz muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade eder. Haksız eylem haksız iktisap ve temerrütten doğan faizler re’sulmal faizi gibi beş yılık değil Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımına tabidir. bu nedenle olayda zamanaşımı da gerçekleşmemiştir.
Bundan başka sulhnamede taraflar teminat mektubunun iadesinde mutabakat sağladıklarına göre davacı müteahhidin ilişiğinin kesilmediğinden bahisle teminat mektubunun iade edilmemesinden doğan isteklerini reddedilmesinde de isabet görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş önceki davayı sona erdiren sulhname koşulları ve tarafların iddia ve savunmaları gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 1.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 24/06/1975 tarihinde oybirliğiyle