Mesajı Okuyun
Old 17-05-2008, 14:15   #30
RıFaT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan RıFaT
Dişilik ve erkeklik tanımları üç farklı düzeyde ele alınabilir: 1. Biyolojik, 2. Sosyolojik, 3. Felsefî.

Biyolojik olanı mâlumun. Ruhun dişisi-erkeği olmaz. Çünkü ruh'un (nous) cinsiyeti olmaz. Ama nefsin (psyche) olur. Dişilik ve erkeklik şeklinde ikiye ayırdığımız cinsiyet (sexuality) gerçekte nefse ait bir keyfiyettir.

Sosyolojik anlamıyla dişilik-erkeklik de mâlumun. Ne kadar değişebilir olsa da toplum içinde kadınlara ve erkeklere mahsus davranış kalıpları, giyim-kuşam, vs. vardır; yani “erkek gibi, kadın gibi” dememizi mümkün kılan kalıplar.

Üçüncü anlamıyla dişilik ve erkeklikse, nedendir bilinmez, diğer ikisi kadar kullanılmıyor. Oysa Sigmund Freud bile dişiliği-erkekliği sık sık bu üçüncü anlamıyla kullanır; ama hâlâ yanlış anlaşılır.




Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın RıFaT,
Biyolojik olanı mâlumun diye başlık atmışsınız ama getirdiğiniz açıklamanın biyoloji ile hiç ama hiç alakası yok.
Biyolojinin tanımı:
Biyoloji kavramı Yunanca’dan gelmektedir ve ‘bios’(yaşam) ve ‘logos’(öğreti) kavramlarının birleşiminden oluşmaktadır. Biyoloji tabii bilimlerden sayılır ve konusu yaşayan varlıklardır. Bu varlıkların özellikleri, yapısal örgütlenmeleri ve gelişimleri ile uğraşır.
Internet sözlüğü Wikipedia’ya göre hayli geniş kapsamlı bir bilim dalı olan biyolojinin şu alt bilim dalları vardır:
Teorik Biyoloji, zooloji, botanik, fizyoloji, biyokimya ve ökoloji. Ayrıca tıbbi bilimler ve psikoloji ile de bağlantılar vardır.

Türk Dil Kurumu’nun biyolji tanımı: Bitki ve hayvanların doğma, gelişme, üreme vb. yaşayış evrelerini inceleyen bilim, dirim bilimi.
Ben sizin biyoloji tanımı altında verdiğiniz ‘ruh’ ve ‘nefs’ kavramlarının biyoloji ile bağlantısını bir türlü çıkaramadım. Cinsiyet biyolojik bir keyfiyettir.



Dikkatli okursanız ruhu ve ruh kavramını biyolojinin kapsamı alanı dışında tuttuğumu görürsünüz!Ontolojik olarak dişilik-erillik tasnifini 3 ayrı düzeyde incelediğimi de…Malumunuz olur ki bütün bilimler felsefeden ayrılmıştır.Fizik,kimya,biyoloji, matematik v.sBiyolojinin konusu varlık aleminden ‘yaşayan’ varlıklardır.Yani canlılardır..Can kelimesi eski dilde ruh anlamına geldiğini de unutmayalım.Ruh kelimesi nefes,canlılıköz, bir şeyin aslı, manası(anlamı) anlamında da kullanılır.(F.Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Kamusu)
Ontolojik olarak ruh’un dişi-erkeği olmaz.Kadın da erkek de aynı öz’e sahiptir.Hatta ontolojik tasnifte hayvanlarla insanlar arasında da bir fark yoktur.Aynı öz onlarda sahiptir.Hayvanları insanlardan ayıran insanda ruhun yanında akla sahip olmasıdır.(İhvan-ı safa(safların kardeşliği) nın varlık tasnifi.Hukukçuların okuması gereken felsefi bir ekol.)

Nefs nedir?Biyoloji ile alakası nedir?
‘Bir kelimenin kökünü bilen hakikatini de bilir. Hakikatte dil ile varlık, düşünce ile varlık arasında hiçbir fark yoktur.
Ferit Develioğlu Osmanlı-Türkçe Kamusunda nefs’e şunları yazmış;
1-Ruh,can,hayat
2-İnsanın yeme içme v.s gibi biyolojik ihtiyaçları,faaliyetleri
3-Kendi,şahsı
4-Asıl,maya,cevher
5-Bir şeyin ta kendisi
6-Döl suyu

Bin-nefs:Bizzat
Nefs-i müdefa:şahsını,kendini koruma
Nefs-i natıka:Konuşan hayvan.Natık(nutuktan) konuşma
Nefs-i hayvani:Canlılardaki haeket ve kuvvet.İç,iç taraf .Latincesi ‘id.’
Nefsani:Canlıların uyandırdığı arzularla ilgili.Kin, garez
Nefsii:Nefsten doğan şeyle ilgili.Kişiye,kendisine ait,onunla ilgili.

.Biyoloji tüm canlılar konusu iken tıp konusu ise sadece insanlardır.Tıp biyolojinin bir alt dalıdır.Nefs kavramı bugünkü modern biyoloji açısında benlik anlamına gelir.latincesi ise id’dir.İd ile ide Latince epistomolojik olarak aynı kökten gelir..İde’nin tanımı ise;İnsan aklının anlaması için o şeyi nazari olarak parçalaması ayırması gerekirken ayıramadığı,ayıramadığı için tam anlayamacağı mutlak hakikatlerdir.Misal aşk,adalet,bir ideleri.

Psikoloji ise Latince Ruh bilim anlamına geldiğini de unutmayalım.İlim ve irfan geleneğimiz de psikolojinin karşılığı ilim-ü nefstir...




Alıntı:
Yazan Gemici




Önce kısa bir açıklama: Güneşin ve ayın, gezegenlerin ve yıldızların tanrı ve tanrıça olarak tanımlanmaları mitolojik bir olgudur. Mitlerin oluşmalarının en başta gelen gerekçesi ise insanların tabiat olayları karşısındaki, çaresizlikleri, bilgisizlikleri ve tabiat olaylarının temelinde tanrısal ve olağanüstü bir güç zannetmiş olmaları ve her olayı bir tanrı ile açıklamış olmalarıdır
Hermonetik tarih felsefesi açısında mitolojilerin çıkış noktasıyla felsefenin,sanatın ve dinin ortaya çıkışı aynı nedenselliğe dayanır.Yani kısaca betimlemek gerekirse mitolojiler dinselleşmiş felsefelerdir.Mitolojilerde evrenin oluşması,insanın konumu,insanı tasviri,dünya bulunma amacı, v.s gibi fenomenler tabiatüstü varlıklar aracılığı ile akılla elde edilmiş birer olgu olup zaman içerisinde inanca yani dine dönüşmüşlerdir.

Köpernik konusuna gelince Mısırlıların veya Mayaların astronomi hesaplamalarına,bilgilerine biraz insafsızlık yapmış olmuyor muyuz?Şunu da unutmadan geçemiyecem kadim yunanın da felsefeyi mısır’dan almış olma ihtimallerini de…

Neden erkek fail iken kadın mefuldür.
3.Felsefi tanımlamaya göre;
Etimolojik olarak erkek kelimesinin ‘er’den gelir.Er olgunlaşmış demektir.Çocukluktan çıkmış demektir.Yani rüşdünü ispatlamış demektir.Yani kısaca ‘er’liğin kadını erkeği olmaz.Er,aynı zaman da asker demek olduğunu da unutmayalım.’Er’den sonra erk gelir.Erk Kuvvet demektir.eskiden pazuuydu.Erkek ise kendi de bulunan kuvveti olgunlukla kullanan demektir.Erkek diye tanımlanan kaba kuvvete hoyratça kullanan değil,olgunlukla kullanan kimsedir.Erkek gibi kadın kasıt bu anlamdadır.

Bu durumda kadın nedir diye açıklama yapmıyacam.Her şey zıddı ile kaim olduğuna göre.(Zıdlık,tamamlama,’bir’leme,’bir’leşme anlamındadır. )

Bir eylemin gerçekleşmesi için iki şart gerekir.1.O niyete önce meyl etmek yani niyet etmek.2-O eylemi yerine getirebilecek kadar kuvvet yani erk….

Adalatten söz edilmesi için bir kuvvet ve kuvvete muktedir olması aşikardır.Kuvvet yani erk..Burası düşünülmesi gereken bir konu.

Konuyu bir de psikoloji açısından bakalım.Her erkeğin içinde idealize ettiği bir kadın,Her kadının da kendi içinde idealize ettiği bir erkek vardır.Konuştuğu,anlaştığı,dertleştiği bir karşı cins….İdealin de kelimenin kökü olara ide ile bağlantısı es geçmeyelim.

Alıntı:
Yazan Gemici

Güneş’in erkekliği veya dişiliği konusu üzerinde fazla bir tartışma yok, asıl tartışma ayın erkekliği veya dişiliği üzerinde sürdürülüyor son zamanlarda; kadınlar ay’ın dişiliği konusunu ön plana çıkarıyorlar. Bunun en başta gelen sebeplerinden birisi kadınların ‘ay başları’nın ‘yeni ay’a denk düşmesi. Ay’ın kadın vücudu üzerinde belirli bir etkisinin oluşu. Belirtildiğine göre kadınların ay başları eskiden yeni ayla başlıyormuş. Çağımızın yapay ışık kaynakları bu tabiata bağlılığı doğal düzeninden çıkarmış. Diğer bir gerekçe kadınların kendilerini eski yananlıların ve eski romalıların ay tanrıçaları ile özdeşleştirmeleri.

Ayın erkek oluşunun sebeplerinden birisi olarak yine ‘ay’ gösteriliyor ve deniyor ki, ay erkektir erkek olduğu için de, aybaşı göz önünde bulundurularak, kadınların hamile kalmasında bir rol oynuyor.

Saygılarımla

Ay takvimine göre;ayın hareketleri hesaplanabilir,belirli bir düzeni vardır.Kadınların aybaşları hesaplanmazdüzensizdir.Malumunuz.Kadınların ay başı olmaları ayın hareketler tek nedenselliğ değildir.Kadınların ay başı olmalarında veya aybaşılarını uzamalarının veya kısalmalarının nedenleri arasında stres,çevresel faktörler,mevsimlerin değişmesi,içki,sigara v.s sıralanabilir.Kadınların ay başı olmalarında ayın etkisi olduğu gibi mevsimlerin değişmesi de faktörlerdir.Unutmayalım mevsimlerin değişmesi ayın dünya etrafında dönmesi ile değil dünyanın güneş etrafında dönmesi ile oluşur…Bu da sizin teorinizi çürütmektedir.