Mesajı Okuyun
Old 14-12-2012, 15:29   #1
barlas8

 
Varsayılan HMK.397/2 ile İİK.72/4 çatışması

Saygıdeğer meslektaşlarım;
6100 sayılı HMK.397/2 maddesi ile "ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder" hükmü getirilmiştir.
2004 sayılı İİK.72/4 maddesi ise "dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar" demektedir.
İcra takibinin kesinleşmesinden sonra açılan menfi tespit davasında (İİK.72) yapılan yargılama sonunda, dava alacaklı lehine sonuçlandığında, hakim tarafından HMK.397/2 madde gerekçe gösterilerek, tedbirin kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği belirtilmiştir.
Konunun ve HMK.397/2 nin çok yeni olması nedeniyle, yaptığım tüm araştırmalara rağmen bu konuda yayımlanmış bir Yargıtay kararı bulamadım. Doktrinde yaptığım incelemede;
1-Sayın Talih Uyar’ın 3. yargı paketi sonrasında yayımlanan “İcra ve İflas Kanunu Şerhi” kitabındaki açıklaması dikkat çekicidir: Mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alınmış ise, davanın reddi halinde, bu kararın ayrıca kesinleşmesi beklenmeden “ihtiyati tedbirin kaldırılması” gerekir. Bu husus yasal bir zorunluluk olarak İİK.72/IV,c.1 de “dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar” şeklinde açıkça ve özel olarak –yani; HUMK.112’den farklı biçimde- belirtilmişti. Hemen belirtelim ki; yeni HMK.397/2 de bu konu “ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği taktirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder” şeklinde eskisinden farklı olarak düzenlenmiştir. Olumsuz tespit davasının reddine karar veren mahkemelerin; “ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devamına” şeklinde karar vermeleri kanuna aykırı olur.

2- Sayın Prof. Dr. Ejder Yılmaz tarafından yayımlanan 2012 baskılı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi” kitabında “tedbir kararı verildikten sonra, asıl hükümde tedbir talep eden haksız çıkmış ise, mahkeme hükümle birlikte tedbirin kaldırılmasına karar verebilir.Bu durumda kanun yoluna başvurulduğu aşamada tedbir kalkmış olacaktır. Bununla birlikte örneğin usule ilişkin bir karar verilmişse, bu tedbirin kaldırılması için yeterli bir sebep oluşturmayabilir. Davanın ihtiyati tedbir konulan aleyhine sonuçlanması halinde, bu tarafın haksız olduğu anlaşılmış olacağına göre, ihtiyati tedbiri onun lehine olarak devam ettirmek, ilke olarak doğru olmaz” demektedir.
Elimdeki bu kaynaklar dışında doktrinde başka bir görüş yada bir inceleme yazısı olup olmadığını bilmiyorum. İİK.72/4 teki düzenlemenin olduğu tarihte yürürlükte olan mülga HUMK da da ihtiyati tedbir ile ilgili düzenleme mevcut iken ve HUMK.112.maddede “mahkemece karar verilmiş olmakla ihtiyati tedbir kararı kalkar” hükmü bulunmasına rağmen, 72/4 de ayrıca ve açıkça “ihtiyati tedbir kendiliğinden kalkar” hükmü getirilmiş olmasının, davanın bir özelliği gereği olduğunu düşünüyorum.Bu nedenle İİK.72 gereğince açılmış bulunan menfi tespit davalarında, davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde İİK.72/4 gereğince ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkacağını, bu dava türünde HMK.397/2 nin uygulanamayacağını düşünüyorum.
Bu konuda görüş ve emsal kararları paylaşmanız dileğiyle, iyi çalışmalar dilerim.