Mesajı Okuyun
Old 08-11-2018, 20:18   #1
İzzet Doğan

 
Varsayılan Prof. Dr. Rona Serozan anısına...

PROF. Dr RONA SEROZAN ANISINA. Av. İzzet DOĞAN
O şimdi bizim dünyamızda değil. Bugün bir başka dünyaya uğurladık. Ancak iki ayrı dünyada olsalar bile insanları sevgi bağları ayırmaz. Hocamızın öğrencisi olma şansım olmadı. Ancak tüm insanlara okunacak, uygulanacak, uyulacak eserler ve ilkeler bıraktığı için hocamızdı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalında kırk yıl hocalık yapmış, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş ve Medeni hukuk, Karşılaştırmalı Hukuk ile Borçlar Hukuku alanında yayınlanmış birçok eser bırakmıştı.
“Çocuklar için “Çocuk hukuku” adlı kitap yazdığında sevgim ve saygım katlandı. Kitabını götürüp imzalattım. Varlıklı bir ailenin çocuğu olmasına ve kariyeninde üstün başarıları olmasına rağmen mütevaziliği, davranışlarındaki inceliği hep konuşulurdu bugün de konuşuldu. Anısı önünde saygıyla eğilirken özellikle her hukukçu için çok önemli olan “Hukukta Yöntem” adlı eserinden bir özeti de sizlere sunuyorum:
“Hukukçu bir sanatçı ve edebiyatçı gibi artistik ve fantastik imgelerle çalışmaz; masal yazmaz ve fantezi yapmaz. O, mantıksal kavramlarla ve önermelerle iş görür; analitik, sentetik, sistematik ve diyalektik yöntemle akıl yürüterek, bu arada soyutlama ve karşılaştırma mantığını işleterek, tutarlı çıkarımlar yapar; gerekçeli yargılar üretir, hukuk kurallarını ve kavramlarını belirli bir sistem bağlamında derleyip toparlar. Şunu da eklemeli: Hukukun bilimselliği yalnız yönteminin bilimselliğinde yatmaz. Hukukun bilimsel bir uğraş olduğu şuradan da belli olur: Hukuki yargılara damgasını vuran adalet ve yerindelik gibi değer yargıları da aslında akla, sağduyuya, evrensel insan haklarına, genelgeçer demokrasi ölçütlerine, eşitlik ilkesine ve genel görüş birliğine (consensus’a) dayanan düşünsel, akılcı, inandırıcı yargılardır. Bu yargılar hiç de öznel duygulara, sezgilere, inançlara, rastgele (Karakuşi-) kararlara dayanmaz. Değer yargıları gelişigüzel gökyüzünde aranmaz; bunlar bilinçli olarak yeryüzünde aranır, bilgiyle ve bilgelikle, tarih bilimi ve toplumbilim yardımıyla saptanır; yasada, yargıda ve yazında ama aynı zamanda “yaşamda” bulunur. “Matematik zekâsı bulunmayan toplumda adalet olmaz” diyen düşünürün anlatmaya çalıştığı da budur işte. Bilinçten ve zekadan yoksun kişide adalet bilinci de gelişmiş olmaz. Aynı değerlendirme hukukçunun bir sosyal mühendis olarak bilimsel etkinliğinde asla vazgeçemeyeceği “siyasal ve sosyal tercihler” için de söylenebilir. Bu politik tercihler de metafizik saplantılara değil, sosyal bilimin verilerine dayandırılır. Sözün özü: Hukukla ilgili bilgi edinme ve bilgi üretme etkinliği baştan aşağı bilimseldir; gelişmiş bir akıl, analitik ve analojik bir mantık, gelişmiş bir adalet bilinci ve zengin bir hukuk politikası kültürü gerektirir.”