Mesajı Okuyun
Old 27-04-2007, 16:25   #63
calikusu_kamuran

 
Acil

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ

Bir özne ve bir nesne arasındaki fark gibi. Eyleyen, eyleyebildiğini bilen ile kaderi başkasının insafına kalan başkasının kararıyla evin içinde yeri belirlenen bir mobilya arasındaki fark gibi.

Saygılar.

Son cümlelerinizi bitirirken aklıma şöyle bir şarkı geldi, nedense, "asla asla vazgeçemem senden(muhalefet) asla, olamam ben sensiz(muhalefetsiz), yapamam muhalefetsiz". Ama emin olun yine de iyi niyetliliğimle söylüyorum ki bu şarkının belirmesi bile güzel bir şeydir benim için, şükür ki en azından sinirlenmiyorum, yani beni beyin felcine uğratma hakkınız yok demeyeceğim, çünkü bu şarkı en azından böyle bir sıkıntım olmadığını gösterebilir artık. Madem öyle daha çetin bir şekilde ve aynen çok kişinin yaptığı gibi salt kendi tarafımı korumak adına BAZEN TUTARLILIK BİLE içermeyen(bugün böyle iken yarın şöyle olan) muhalefetlerimi kolaylıkla başlatabilirim. Ama her şeye rağmen bu tarz benim için inanın zordur.

1-Tartışmanın hayali boyutta ilerlediğini düşünmenize çok da anlam veremedim. Konu açıldığından beri mitlere bakış açılarının gözden geçirilmesini talep ettim ve bu talebimin neresini hayali buldunuz, bilemiyorum. Lilith'in de Havva'nın da birer sembol olarak ele alınması taraftarı olduğumu söyleyip durdum. Bu sembollere ilişkin türlü çözümleme biçimleri olabilir, bunlardan hangisini tercih ettiğimi de belirttim.
C 1_ Tartışmanın hangi boyutta ilerlemesi gerektiğini istediğinizi hiç anlamış değilim. Karşı tarafı anlamak istemiyor ve salt kendi değerlerinize kilitlenmek istiyor gibi beyanlarınız olmakta, benim algılayışımda. Gerçekçi boyutta mı ilerlemesini istiyorsunuz yoksa hayali boyutta mı onu söylemeniz yeterli benim için, her ikisine de uyarım yani. Yazılarınız hayali demiş miyim iyi incelemenizi isterim. Hangi yönde gitmek istiyorsunuz onu belirtiniz yeterlidir. Bunlar madem ki semboldür, neyin sembolüdür buyrunuz söyleyiniz, elbet her sembolün bir karşılık geldiği şey vardır yani. Sembolik der iken formellikten bahseder gibisiniz, yani bunlar gerçeklik alemi ile ilişkisi görülemeyen ve gerçeklik alemindeki her bir şeyin karşılığı olarak verilecek HARFLER-CEBİRSEL İFADELER gibidir demek istemektesiniz anladığım. Evet ama en nihayetinde Feminizmi ifade ettiğini anlatmak istiyor gibidir Syn. Av.Ünzile. Yani konunun açılım tarzını iyi yargılamamız gerektir. Bu sembollere ilişkin türlü çözümleme biçimleri olabilir der iken, zaten bunu anlatmaya çalıştığınızı anlamaktayım(yani bu sembollere her bir gerçekliği karşılık olarak belirlebiliriz, o bize kalmıştır yani). Madem söyleminiz budur, bırakınız ben de kendi değerlerime karşılık olarak alayım, hakkım değil midir yani. Benim şu değerime karşılık gelmez deyişimin neresinde sakınca olabilir ki. A, B değildir, derim ben. Siz ise A, A" dır dersiniz olur biter. (kendim için not: Aklın yetilerine dayanan, maddi yetilere dayanan-aklın kuralınca teşkil edilmiş, maddi kurallarca teşkil edilmiş)

2-Tanım?
C 2-Evet, tanımı istiyorum. Bugünün algılamasında olsa bile en azından niteliklerini belirtmenizde fayda vardır. Tartışmanın ortak zeminde ilerlemesi için.

3-Tam da bunu söylüyorum işte, değildir. Her kadın feminizm hakkında bilgi sahibi olmadığı gibi, kadın biliyorsa erkek de biliyordur şeklinde de okunabilecek bu açıklamanızın çok da anlamlı olmadığını düşünüyorum. Bilgi cinse, yaşa ve benzeri konumlara göre kafamızın içine bilinmeyen bir el tarafından dökülen bir şerbet değildir. Bilgi edinmek için uğraşır, emek verir, zaman harcarız.
C 3- Bilgi yaşa cinse göre değişir dememiştim ama artık diyorum. Çünkü örneğin büluğ çağına ermemiş bir kişiye asla cinselliği anlatamazsınız. Ne kadar anlatsanız bile içi boştur. Erkekler kadınların doğum sancısından bihaberdir örneğin. Asla algılanamaz. Sadece benzerliğini düşünebilir. Bazen bilgi edinmek için belli bir konuma ermek de gerekliymiş yani.

4-Feminizmi, lilith'le birleştiren ben değilim ki, sizsiniz. Lilith meselinin feminizme eşitlendiğini, feministin Lilith olması gerektiğini hiç söylemedim. Tek söylediğim, konunun bu bağlamda da tartışılabilecek yönlerinin olduğudur. Cımbızladığım yön de otorite ve itaat ilişkisidir. Bu mitle ilgili olarak başka bir yön de seçebilirdim, ama beni en çok ilgilendiren Lilith mesellerindeki ortaklık oldu ki, bunu da itaat olarak belirledim.
C 4- Lütfen yapmayın, konuyu ben ilişkilendirmedim, lilith" in ismini bile bilmiyordum. Ama niteliklerini anlayabildim, çünkü onlar hayatın içindeki nitelikler ki onları her bir insan tecrübe etmiştir, yani insan tecrübelerini yansıtan efsane var ortada. Elbette ki her insan algılayabilir durumdadır, daha önce duymamış olsa bile. Konuyu ilişkilendiren veya ilişkilendirilebilir mi diyen, Syn. Av. Ünzile" dir. İyi takip etmek gereklidir.

5-Niye ki? Mantık süzgecinden geçirmiyormuşum gibi davranmanızın anlamını geride bırakarak soruyorum : Bu süzgeç en salt ve en saf haliyle sizde mi işliyor? Yani, sizin mantığınız hatalı olamaz mı? Bakınız, bilimsel ve mantıklı olursan benim dediğime gelirsin anlamına gelen bu cümlenin tartışmalarda pek de iyi sonuç doğrumayacağına inanıyorum. Beni kendi mantığınıza bu şekilde davet etmeniz şık olmadığı gibi mantığınızı açıklamakla yetinmeniz yeterli idi. Unutmayalım ki, süzgeçlerin değişik boyutlarda delikleri olur. Makarna süzgeci de var, çay süzgeci de değil mi? Böyle gerekli olmayan tabirler, benim süzgece takılıyor işte, aşağı akmıyor, tortusu elimde birikiyor. Kötüniyetli olmamakla birlikte, sözlerimizin bir kez ağzımızdan çıktığında bizi nasıl temsil ettiklerini bazen kaçırabildiğimizi düşünüyorum.
C 5- Burada tamamen kendinize göre yorumlar yapmışsınız. Kural yorumlardan dışarı taşılmıştır. Ben evrensel mantıktan bahsediyorum ki olması gereken odur. O bende de yok ise buyrun şurada mantığa aykırı beyanlarda bulunuyorsunuz diyebilirsiniz. Kanaatimce insanların tepkilerini ölçmek gibi bir gaye içindesiniz, ama sinirlenmeyeceğim. Şıklığa aykırı düşen hiç bir beyanım yoktur. Lilith bir feminist midir yoksa şeytan mıdır, gibi bir soruya her kim olursa olsun ŞEYTANDIR demiş olsa bunu şık bulmayacaksınız kanaatindeyim. Peki soruyu soran da mı hata yoksa cevaplayanda mıdır? Soru sorulmuş ise cevaplarına katlanılacaktır. Ayrıca ben elimden geldiğince 1. sınıf unu elde edeceğim değirmeni(mantık süzgecini) kullanıyorum, kepekli ekmek üretmek benim işim değil.

6-Lilith ve Havva konusunda otoriteyi bilim olarak almışsınız. Bence bu gerekli değil. Otorite, bilim olunca aklanmıyor ki. Otoriteden maksat, sorgusuz kabul ve itaat bekleyen, içinde muktedir olmaya ilişkin her türlü gücü barındıran herhangi bir kurumdur. Buna bilim de deseniz , Ali de deseniz, Ayşe de deseniz benim için sonuç değişmez. Sizim bilim seçiminiz ancak, bilimin sorgusuz kabulüne inandığınızın bir göstergesi olabilir, diye düşünüyorum. Demek ki, bilim de ona bu paye verildiğinde dogma haline gelebilir. Benim için mesele yok, bilim buyurdunuz, bilim olsun. İçini nasıl dolduracağım belli.
C 6- Korkmayın bilim dogma olmaz, çünkü bilim hariçten inmez ve kimsenin ipoteği altında da değildir. Bilim sorgusuz kabulü kabul etmez. HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR. İçini BİLİMSEL doldurmak lazımdır. Ama ne var ki sorgusuz kabulden ziyade kabul edileceğin ne olacağını verir bilim, yani DEMİR NEDEN DEMİRDİR sorusu anlamsızdır, beyin, salt öyle var olduğu için demirdir demekten öteye geçemezdir.

7-Niye? Bilimsel olarak ( ! ) itaat geninden filan mı bahsedeceğiz? Varsayımınız geçerli kabul edilse bile, öğrenmenin davranış değişimine etkisini küçümsememek gerekir.
C 7- Ben Demir kılıçla savaşa çıkıyorum, karşı taraf laylon kılıçla çıkabilir. Yani laylon ile demirden elde edilecek olanı elde edemezsiniz.

8-İtaatsizlik kaynağını nereden alır? Lilith örneğindeki mitlerde bize kaynak ne gösterilmiş, mesela? Eşit olma hissi, inancı, bana göre. Böyle okuyorum metinleri. İtaatin kaynağını nasıl okurum Havva örneğinde peki? Adem'in kaburgasından geldiğine göre, onun bir parçası, bir uydusudur. Eşit değildir, çünkü böyle bir eşitlik fikrine sahip değildir.

Bir özne ve bir nesne arasındaki fark gibi. Eyleyen, eyleyebildiğini bilen ile kaderi başkasının insafına kalan başkasının kararıyla evin içinde yeri belirlenen bir mobilya arasındaki fark gibi.

C 8-İtaatsizlik kaynağını SAVUNMA MEKANİZMALARINDAN alır. İnsan tüm eylemlerinde aslen SAVUNMADA BULUNUR. Her varlık sahip olduğu değerleri korumakla zorunlu kılınmıştır, bu zorunluluğu ister doğa vermiş olsun ister tanrı vermiş olsun, sonuçta ortada bir zorunluluk vardır. Yani insanın daima tanrısı var olacaktır. Ta ki zorunluluktan kurtulmayı alt edemediği sürece tanrısı bir şeyler olacak, örneğin acıkmayı engelleyebilirse acıkmanın verdiği sıkıntıdan kurtulur. Hayatta hiç bir eylem yoktur ki SAVUNMA MEKANİZMASI OLMASIN. İtaatsizliğin kaynağı, VARLIĞINI KORUMA ZARURETİDİR, örneğin KRALLAR EŞİTLİK İSTEMEZLER, çünkü varlık ile ilgili bir problemleri yoktur, aşağılar eşitlik isterler çünkü varlıklarını korumanın bir yolu olarak onu öğrenmişlerdir. Ölüm ve hatta onun bir şekli olan intihar bile IZDIRAP ÇEKTİRENE ATILAN BİR DARBEDİR.

Tavuk yumurtadan gelir, ama yumurtayı yapan ilk tavuğa sonraki tavuk eşit gelir nedense. Topraktan gelmişim örneğin, toprağa eşitim sanki. Yoktan var edilmez, tanrı vardır ve ancak kendisi var ise bizi kendinden var etmiştir, öyleyse................ gibi subjektif düşünceler her zaman var olabilir, ne dersiniz.

Hayatımız emin olun, bir başkasınca belirlenmiştir, Siz buna ister doğa deyin, ister bilim deyin, isterseniz bir başka şey deyin, ne derseniz deyin, ama ZARURETİN ALTINDAYIZ. Bir taş bile kendini korumak için direnir, karşı taraf kendini korumamışsa tarih başından beri suç elbet kendilerindedir veya yapılarındadır. (Bu arada not, Robinson adasında Robinsonun yanına Cuma yerine Lilith düşse idi, o ilkel ortamda kimin hakimiyeti yer alırdı, bire bir iken bile, bence bir düşünmekte fayda vardır. Bu anlamda kadınların öncelikle kendi yapılarına uygun hayat alanları KEŞFETMELERİ gerekir, örneğin bugünkü ilkel hayat ortamında hala fiziksel güç geçer akçe olarak yer almaktadır, bence bir an önce fiziksel gücün geçer akçe olmayıp başka bir akçenin geçer olduğu dünyayı oluşturmalısınız. Bugün için geçer akçeleri belirleyen erkek hakimiyeti gibi. Örneğin parayı ilk bulan ERKEKTİR. Kesin bilgisayarı ilk bulan da erkektir, ama aslen bu alanlarda kız/erk ayrımı yoktur. Ben, dolmuştaki yerinin belirlenmesi işini bile erkeğe bırakan insanlar gördüm. )

KADINIMIZA HİZMET EDEN Feminizm tarihinin en kısa zamanda başlaması dileğimle,

SAYGI VE SEVGİLERİMLE.