Mesajı Okuyun
Old 25-03-2018, 22:12   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Danıştay 15. Daire Başkanlığı
Esas No : 2013/1933
Karar No : 2016/756

İstemin Özeti : Kayseri 1. İdare Mahkemesi'nin 03/04/2012 tarih ve E:2011/502; K:2012/429 sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Düşüncesi : 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 86. maddesinde; ... haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği hakların saklı olduğu, iyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl olduğu, hükmü yer almaktadır.

Anılan düzenlemeden hareketle haciz işlemin satışa engel olmadığı, aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak da haciz şerhleriyle birlikte başvuru tarihi itibariyle davacı adına tescilinin yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenle, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce, gereği görüşüldü:

Dava; davacı şirketin noter satış sözleşmesi ile satın aldığı 59 ... 555 plakalı aracın, araç üzerine satış tarihinden sonra eski malikin borçları nedeniyle konulan haciz şerhleri kaldırılarak şirket adına tescil edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 23.03.2011 tarih ve 9582011 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Kayseri 1. İdare Mahkemesi'nce; davacı şirketin aracı 17.02.2009 tarihli noter satış sözleşmesi ile satın aldığı, idarece işlem tesis edilirken satış tarihi itibariyle aracın satışa engel halinin araştırılıp, engel bir durum ile karşılaşılmayacak olursa tescilin yapılması gerektiği, bu itibarla noter satışından sonra araca konulan hacizler kaldırıldıktan sonra tescilin yapılabileceği gerekçesiyle davacının tescil talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 24.12.2009 tarih ve 5942 sayılı Kanun ile değiştirilen " Araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluk " başlıklı 20. maddesinin (d) bendinde; tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağı, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu, satış ve devir işleminin siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirileceği, bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi gerçekleşmiş sayılacağı, satış ve devir tarihi itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca eski malikin vergi mükellefiyeti sona ereceği ve yeni malikin vergi mükellefiyetinin başlayacağı ... hükümlerine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin 59 ... 555 plakalı aracı 17.02.2009 tarihinde noter satış sözleşmesi ile satın aldığı, araç üzerine bu tarihten sonra eski malikin borçları nedeniyle bir çok haciz konulduğu, davacı şirket tarafından 22.03.2011 tarihinde araç üzerindeki satış tarihinden sonra işlenen haciz şerhlerinin kaldırılarak şirket adına tescilin yapılmasının talep edildiği, idarece bu talebin araç üzerindeki haciz şerhleri kaldırılmadan tescilin yapılmayacağı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2004 sayılı İcra İflas Kanununun 86. maddesinde; borçlunun, alacaklının muvafakati ve icra memurunun müsaadesi alınmaksızın mahcuz taşınır mallarda tasarruf edemeyeceği, haczi koyan memur hilafına hareketin cezai mesuliyeti müstelzim olduğunu borçluya ihtar edeceği, haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği hakların saklı olduğu, iyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl olduğu hükmü yer almaktadır.

Olayda; davacı şirketin aracı noter satış sözleşmesi ile satın aldıktan sonra 2004 sayılı Kanun kapsamında eski malikin borçları nedeniyle ilki 13.04.2009 tarihinde olmak üzere bir çok haciz şerhinin işlendiği ve bu haciz şerhleri nedeniyle aracın davacı şirket adına tescilinin yapılmadığı görülmektedir.

Yukarıda aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden; hacizli bir aracın satışının yasaklanmadığı, ancak haciz koyduran alacaklıların korunması amacıyla aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak haciz şerhleriyle birlikte tescil edilebileceği, dava konusu olayda da davacının aracı aldığı tarihten sonra araç üzerine eski malik adına işlenen haciz şerhlerinin tescile engel olmayacağı, davacının tescili talep ettiği tarih itibariyle araç üzerindeki hacizlerle birlikte trafik tescil kaydının yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca araç adına hacizli olarak tescil edilecek davacının, söz konusu araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerini adli yargı merciilerinde ileri sürebileceği de açıktır.

Bu durumda; belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekmekteyse de, farklı bir gerekçeyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddi ile Kayseri 1. İdare Mahkemesi'nin 03/04/2012 tarih ve E:2011/502; K:2012/429 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.