Mesajı Okuyun
Old 07-11-2012, 14:48   #3
Droogi

 
Varsayılan

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2001/6587 Esas 2001/8135 Karar İçtihat

Boşanma münhasıran şahsa bağlı haklardan ise de, Hukuk sistemimiz ancak dava yolu ile boşanmaya imkan verdiğinden boşanma davasını münhasıran bu şahsi hakkın kullanılması niteliğinde kabul etmek mümkün değildir. Davaya bağlı olarak veya karşılık dava sebebiyle davanın taraflarına bir takım mali külfetin yönelmesi muhtemeldir. İşte bu sebeple mümeyyiz mahcurlar dahi boşanma davasını bizzat ( MK.405 ) ( Y.2.H.D.nin 8.10.1985 günlü ve 7164/7948 sayılı-22.2.1994 günlü 1417-1882 sayılı kararları ) takip edemezler. Hele kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri söz konusu olduğunda mutlaka akti ilişkinin vasileri tarafından kurulması zorunludur. ( MK.16. ) ( Y.2.H.D.nin 23.10.1992 tarihli 8875/10177 ve 9.12.1992 tarihli 11697/12235 sayılı kararları ).
(Karar Tarihi : 24.05.2001)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Boşanma münhasıran şahsa bağlı haklardan ise de, Hukuk sistemimiz ancak dava yolu ile boşanmaya imkan verdiğinden boşanma davasını münhasıran bu şahsi hakkın kullanılması niteliğinde kabul etmek mümkün değildir. Davaya bağlı olarak veya karşılık dava sebebiyle davanın taraflarına bir takım mali külfetin yönelmesi muhtemeldir. İşte bu sebeple mümeyyiz mahcurlar dahi boşanma davasını bizzat (MK.405) (Y.2.H.D.nin 8.10.1985 günlü ve 7164/7948 sayılı-22.2.1994 günlü 1417-1882 sayılı kararları) takip edemezler. Hele kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri söz konusu olduğunda mutlaka akti ilişkinin vasileri tarafından kurulması zorunludur. (MK.16.) (Y.2.H.D.nin 23.10.1992 tarihli 8875/10177 ve 9.12.1992 tarihli 11697/12235 sayılı kararları).

Medeni Kanunun 357. maddesi, bir sene veya daha ziyade hürriyeti bağlıyıcı bir ceza ile mahkum olan her reşit için bir vasi tayin edileceğini öngörmüştür. Davalı hakkında 15 sene mahkumiyet cezası verildiği anlaşılmaktadır. Bihakkın tahliye tarihinin de 17.9.2007 olduğu bildirilmiştir. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgilidir. Mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda yapılacak iş davalı vasisine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi uyarınca davayı tevcih etmek, gösterdiği takdirde delillerini toplamak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde boşanmaya, davalının davacıya yoksulluk nafakası ve tazminat ödemesi yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

KARAR : Davalı vasisinin temyiz itirazlarının bu sebeple kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına oyçokluğuyla karar verildi. 24.5.2001

MUHALEFET ŞERHİ

Dava tarihinde hükümlü olan davalı şartlı tahliyeden yararlanarak hapisten çıkmıştır.

Bu dönem için, davalı aleyhine açılan olumsuz tespit ile davalının açtığı kamulaştırma davası davalının huzuruyla görüşülmüştür.

Boşanma kişiye sıkı sıkıya bağlı haktır. Bu hak yasal temsilciye gerek kalmadan kullanılabilir (MK.16). Kişiye bağlı hakkın bağımsız olarak kullanılmasında davacı veya davalı olma arasında fark yoktur. Nitekim önceki davalarda bu nedenle yasal temsilciye gerek görülmemiştir. Hükmü bu nedenlerle doğru buluyoruz.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 16 :Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.

Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.

Bkz.