Mesajı Okuyun
Old 26-06-2014, 10:45   #29
ersintoker

 
Varsayılan Elinde çikolata teli...

Kadın oturduğu yerden başını hafifçe kaldırıp bakıyor,,, onu görünce, kaldırımdan çevirip gözlerini yan masaya bırakır gibi yapıp yine çekip alıyor kendine,,, aslında derin mevzular bunlar, diyor,,, kitabı boşluktan alıp çantasına koyuyor,,, birazdan kalkacak,,, o yüzden tartışmayı uzatmak istemiyor,,, tartışma mı var ortada,,, yo hayır lafın gelişi işte,,, biliyor ki konuşmaya başlasa,,, anlatmaya çalışsa yan masadakilere,,, kitapta yazılanların önemli bir kısmının kendi yaşamıyla örtüştüğünün de bir itirafı olacak bu,,, ne gerek var,,, kim ne okuduysa onu anlasın,,, zaten bir kitabın bir anlayanı olmaz ki,,, herkes kendince bir şeyleri alıp çıkarır içinden,,, bazıları uyar bazılar uymaz,,, sadece şunu söylemek isterim deyiverdi,,, elindeki çikolata telini buruştururken,,, aynı yolda yürüyenler her zaman aynı yere varmazlar…

Karşı kaldırıma kaçamak bir göz attı,,, o yoktu,,, her zamanki gibi,,, onu görmesiyle, yitirmesi bir olmuştu,,, çantasını alıp kalktı,,, iyi akşamlar,,, yan masadakilerden biri,,, aynı yolda yürüyenler her zaman aynı yere varmazlar, diye yineledi,,, ilk anda çarpıcı geliyor insanın kulağına,,, bunu daha geniş bir zamanda konuşmak isterim sizinle,,, pek sanmıyorum dedi saçlarındaki siyah bukleleri eliyle gözünün önünden alırken, ayağa kalkan,,, geniş zamanlarım yok benim,,, hep bir yerlere yetişmek zorundayım,,, ama tabii bilemem yine de,,, şimdi gitmem gerekiyor…

Caddeyi geçip karşı kaldırıma yürüdü,,, karayemiş ağacının yere dökülüp ezilmiş ve kaldırımı hafifçe mora boyamış rengi üzerinden sekerek geçti,,, turuncu fenerlerin asıldığı ıhlamur ağacının altındaki kafenin yanından süzülüp, ilk sokağa saptı,,, bir görünüp bir yok olmakla ne demek istiyor bu, diye söylendi kendi kendine,,, dudakları kıpırdamış mıydı,,, bilemedi,,, evinin bulunduğu sokağa gelmişti,,, her zamankinden daha loş bir aydınlığın teslim aldığı sokakta kimseler görünmüyordu,,, apartmanın kapısına yaklaşırken elini çantasına atıp anahtarlarını aradı,,, hayatına dair her şeyin altalta üstüste birbirlerini iteleyerek sanki kendilerine yer açtıkları ve ne zaman düzene girmeye çağrılsalar, fevri bir itaatsizlikle buna karşı çıkarak yarattıkları buyurgan ve doğurgan bu kaosun içinde kaybolup gitmişti sanki evin anahtarları,,, vazgeçti,,, onları aramaktan da,,, eve girmekten de,,, dönüp, sokağın öteki ucuna, denize doğru kaçıp, rengârenk basamaklarıyla sahille kucaklaşan güneye doğru yürüdü,,, her zamanki çay bahçesinde, her zaman oturduğu masa, onu bekliyordu,,, çantasındaki kaosun içinden başını uzatmış, renkli ve kareli sayfalı defterini çıkardı,,, dolmakaleminin yeşil mürekkebiyle satırlara uzandı,,, “Aynı yolda yürüyenler her zaman aynı yere varmazlar,,, köşebaşlarında pusuya yatmış zamanın baştançıkarıcı el sallamalarına gülüp geçmek kolay değil,,, ama,,,