Mesajı Okuyun
Old 16-01-2007, 11:40   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Duygu Keleş,

Size Katılmıyorum,

Yani "avukat ne yaparsa yapsın hakim bildiğini okur" düşüncesine katılmıyorum.

Çünkü, Özellikle hukuk davaları için söylüyorum; herşey Avukatın hazırlamış olduğu dava dilekçesi etrafında döner.Yani dava dilekçesi bir çok hakiminde dediği gibi dava dosyasının "ANAYASA" sıdır.Bir hakimin doğru ve yerinde ve kısa sürede adaletli bir karar almasını iyi hazırlanmış dava dilekçeleri sağlar.

Dava yargıtaya gittiğinde tetkik hakimlerin için en önemli şeyin, dava dilekçesi olduğunu kendi ağızlarından duydum.

Ancak, şunu da belirtmek lazım, uzun dilekçe ayrıntılı yazılmış dilekçe, iyi dilekçe demek değildir.

İyi bir dava dilekçesi; iyi bir olay izahını içerir.Doğrudan soruna odaklanarak hazırlanılmış bir dilekçe yerine yani tek cümlede anlatabileceğin yerde 10 cümle kurmuşsan bu kötü bir dilekçedir.

Sonra ikinci husus hukuki izahtır,Yani hakim olsanız, nasıl karar verebileceğinizi ("bu sayede yargıtay iyi not alabileceğinizi düşünerek, empati kurun"); bu konuda emsal içtihatler koyarak dava dilekçesi hazırlamak gerekir gerekir.

Ve olay için sadece bir noktaya bağlı kalmamak gerekir.
Terditli dava dilekçeleri hukuki sebeplerin yarıştığı dava dilekçeleri hazırlamak gerekir.

Yani sadece olayı anlatıp olayın hukuki nitelendirilmesi hakime bırakmamak gerekir.

Bir Avukat dava dilekçesi yazıp bırakamaz: her türlü bilgi belgeyi dava dilekçesiyle birlikte sunmalı ki, dava kısa zamanda bitebilsin. Ayrıca tanıkları gerektiği zaman hemen hazır edebilmeli avukat.
Şimdi hakimin yerine kendimizi Koyalım ve düşünelim:

Okuduğumuz zaman olayı ve sorunu hemen anladığımız dava dilekçesi var, belgeler sunulmuş, sorunun çözümü sağlayacak içitihatlar var, müzekkerelerin parası hemen yatırılıyor, hatta avukat elden takip gettiriliyor,
Tanıklar diğer duruşmaya bırakılmamış, hakime ne kalıyor:

"Davanın kabulü ile"

Saygılarımla