Mesajı Okuyun
Old 26-11-2008, 11:48   #3
Av.Nur Hayat BURAN

 
Varsayılan

Sitemizde bu husus daha önce de tartışılmış; http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=28703 ben de aynen katılıyorum ve iştirak nafakasının çocukla alakalı bir durum olduğunu boşanan eşlerin yeniden evlenmeleri ile durumun iştirak nafakası açısından değişmeyeceği kanaatindeyim.

Ancak aşağıdaki Yargıtay kararında istem halinde hakimin iştirak nafakasını yeniden takdir edebileceği yahut kaldırabileceğine ilişkin bir ibare var;

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4464
K. 2005/4849
T. 2.5.2005
• İŞTİRAK NAFAKASININ KALDIRILMASI TALEBİ ( Kabulü Halinde Geçerlilik Tarihinin Dava Tarihinden Daha Önce Olacak Şekilde Gösterilmiş Olması Doğru Görülmediği )
• NAFAKANIN KALDIRILMA TARİHİ ( Dava Tarihinden Geçerli Olmak Üzere Nafakanın Kaldırılmasına Hükmedilmesi Gereği )
• İSTEM ŞARTI ( İştirak Nafakasının Kaldırılmasında Kanunen "İstem" Şartı Arandığına Göre Mahkemece Dava Tarihinden Geçerli Olmak Üzere Nafakanın Kaldırılmasına Hükmedileceği )
4721/m.182,183,331
ÖZET : Dava iştirak nafakasının kaldırılması talebidir. Mahkemece, velayeti davalı annede bulunan küçüğün, babası yanında kalması nedeniyle, davacı babanın istemi üzerine, velayetin nez edilerek babaya verilmesi de gözetilerek, iştirak nafakasının kaldırılmış olmasında bir isabetsizlik yok ise de; geçerlilik tarihinin ( dava tarihinden daha önce olacak şekilde ) 8 Temmuz 2003 olarak gösterilmiş olması doğru görülmemiştir. Zira, yukarıda belirtildiği üzere ( TMK'nun 183 ve 331.maddeleri ) hakim, ana veya babadan birinin "istemi" üzerine gerekli önlemleri alır veya gerekli değişikliği yapar. O halde, bu tip değişiklikler için kanunen "istem" şartı arandığına göre, mahkemece dava tarihinden geçerli olmak üzere nafakanın kaldırılmasına hükmedilmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı 16.1.2004 tarihli dilekçesinde; boşanma kararı ile müşterek çocuk Oğuzhan'ın velayetinin davalı anneye verildiğini, velayetin kendisine verilmesi için dava açtığını; çocuğun kendi yanında kaldığını, bakım ve gözetiminin tamamen tarafından yapıldığını iddia ederek; Temmuz 2003 tarihinden itibaren ödemekte olduğu iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının nafakadan kurtulmak için çocuğu yanında tuttuğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 8 Temmuz 2003 tarihinden geçerli olmak üzere tarafların müşterek çocukları Oğuzhan için, Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/117 esas, 2003/68 karar sayılı ilamı ile hükmolunan aylık 70.000.000 TL.iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında görülen, Konya 1.Aile Mahkemesinin 2004/1214 Esas, 2005/101 Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; mahkemece, davanın kabulü ile; Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/117 esas ve 2003/68 karar sayılı ilamı ile davalı anneye velayeti verilen 06.06.1991 doğumlu Oğuzhan Özmen'in velayetinin davalı anneden nez edilerek ( kaldırılarak ) davacı babaya tevdiine karar verildiği, kararın 10.3.2005 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
TMK'nun 182/2.maddesine göre; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Aynı kanunun 183.maddesine göre de; Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, re'sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. Keza, TMK'nun 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.
Mahkemece; velayeti davalı annede bulunan küçüğün, babası yanında kalması nedeniyle, davacı babanın istemi üzerine, velayetin nez edilerek babaya verilmesi de gözetilerek, iştirak nafakasının kaldırılmış olmasında bir isabetsizlik yok ise de; geçerlilik tarihinin ( dava tarihinden daha önce olacak şekilde ) 8 Temmuz 2003 olarak gösterilmiş olması doğru görülmemiştir. Zira, yukarıda belirtildiği üzere ( TMK'nun 183 ve 331.maddeleri ) hakim, ana veya babadan birinin "istemi" üzerine gerekli önlemleri alır veya gerekli değişikliği yapar. O halde, bu tip değişiklikler için kanunen "istem" şartı arandığına göre, mahkemece dava tarihinden geçerli olmak üzere nafakanın kaldırılmasına hükmedilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı'dan alınmıştır.

Aşağıdaki Yargıtay kararında da iştirak nafakasının evlenmeye bağlı olarak kaldırılamayacağı yönünde;
T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/10743

K. 2005/9503

T. 4.10.2005

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Yeniden Evlenmek Veya Fiilen Evliymiş Gibi Yaşamak Nafakanın Kaldırılması Nedeni Olduğu )

• NAFAKANIN KALDIRILMASI ( Lehine Yoksulluk Nafakasına Hükmedilen Kişinin Yeniden Evlenmesi Veya Taraflardan Birinin Ölümü Halinde Nafakanın Kendiliğinden Kalkacağı )

• FİİLEN EVLİYMİŞ GİBİ YAŞAMAK ( Evlenme Olmaksızın Fiilen Evliymiş Gibi Yaşaması Yoksulluğun Ortadan Kalkması Ya Da Haysiyetsiz Yaşam Sürmesi Durumlarında İse Mahkeme Kararı İle Kaldırılabileceği )

• YENİDEN EVLENMEK ( Lehine Yoksulluk Nafakasına Hükmedilen Kişinin Evlenmesi Halinde Nafakanın Kendiliğinden Kalkacağı )

4721/m. 175, 176

ÖZET : Dava, yoksulluk nafakası bağlanan kişinin imam nikahı ile evli olduğu iddiasına dayalı yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Lehine yoksulluk nafakasına hükmedilen kişinin yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü halinde nafaka kendiliğinden kalkar; evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz yaşam sürmesi durumlarında ise mahkeme kararı ile kaldırılabilir. Açıklanan hususlar nazara alınmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, davalının başka bir kişi ile imam nikahı ile evlenerek o Şahıstan çocuk sahibi 01duğu ileri sürülerek yoksulluk ve iştirak ( 220.YTL ) nafakasının kaldırılması talep edilmiş, mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen sebepler iştirak nafakasının kaldırılmasını gerektirmediğinden mahkemece, iştirak nafakasının kaldırılması davasının reddine karar verilmesinde usule aykırılık görülmemiştir.
Ancak, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesinde; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir" hükmü getirilmiştir. T.M.K.'nun 176. maddesinde ise irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka veya maddi tazminatın alacaklı, tarafın yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacağı; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması veya yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından iddiaların ispatı hususunda tanık deliline dayanılmış olmakla birlikte tanıkların müspet-menfi bilgileri sorulmamış, dava dilekçesinde ileri sürülen olaylar hakkında bilgileri sorulmamıştır.Kaldı ki, davalının nüfus kaydı celbedilerek boşanma kararından sonra çocuğu olup-olmadığı da araştırılmamıştır.
Mahkemece, eksik inceleme sonucunda yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx

Kazancı'dan alınmıştır.

Umarım faydalı olur...