Mesajı Okuyun
Old 10-11-2008, 19:47   #4
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Tam olarak sizin aktarmış olduğunuz bir karar ben de bulamadım. Ancak, bu arada gözden kaçan başka bir yol daha olduğunu farkettim ki; bu da yetki sözleşmeleri ile yetkili bir mahkemenin yetkisinin kaldırılamayacağı kuralıdır. Buna ilişkin bir genel kurul kararını ekliyorum. İyi çalışmalar.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:1974/T-60
K:1975/394
T:26.03.1975

YETKİ SÖZLEŞMESİ VE YASAL YETKİ

HMUK.nun 22. maddesi hükmünce yapılan yetki sözleşmeleri yasa gereği olarak yetkili bulunan mahkemelerin yetkilerini ortadan kaldırmaz. Dava sözleşme ile yetkili kılınan mahkemede açılabileceği gibi, kanunen yetkili olan mahkemede de açılabilir.

1086 s. HMUK. m. 22

TaRaflar arasındaKi davadan dolayı bozma üzerine direnme yoluyla Ankara Onüçünçü Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 27/6/ 1969 gün ve 575/574 sayılı kararın onanmasını kaPsayan ve Hukuk Genel Kurulundan çıkan 27/6/1973 gün ve T/1208 E549 K. sayılı ilamın karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı A. T. vekili avukat A. 5. T. tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenilen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:

Olayda uygulanması gereken Arttırmalı Tomruk ve Yarı Kereste Satış Şartnamesi" nin 22. maddesinde aynen "şartnamenin tatbikinden doğacak her türlü ihtilaflar işletme merkezinin bulunduğu Boyabat selahiyetli mahkemesinden hallolunur" denilmiştir.

Genel olarak yetki yönünün kamu düzenine ilişkin bulunmadığı hallerde taraflar bir sözleşme ile aralarında belirli konularda çıkacak uyuşmazlıklarda gerçekte yetkisiz olan bir mahkemenin sözü edilen uyuşmazlıkların çözümünde yetkili olduğunu kabul edebilirler. Ancak yetki kamu düzenine ilişkin bulunuyorsa, örneğin taşınmaz malların aynını ilgilendiren davalar, boşanma davaları gibi, 7 bu takdirde taraflar bir yetki sözleşmesi yapamazlar, böyle bir sözleşme yapılmış ise geçersiz sayılır. Bu hukuki esaslar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 22. maddesinde şu bicimde hükme baglanmıştır. "Mahkemenin selahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya müteaddit muayyen hususa müteallik ihtilallarının selahiyettar olmayan mahal mahkemesinde gorülmesini takriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez." Burada su hususta belirtilmelidir ki, usulün metni aynen alınan 22. maddesindeki duzenleme davanın davalı bakımından yetkıli olan mahkemede görülmesine engel olmak üzere getirilmiş bir hüküm niteliğinde kabul edilemez.

Maddeyi bu esasa aykırı yönde yorumlamak belirli bir mahkemenin belli bir uyuşmazlığa bakamıyacağı yolundan olumsuz yetki sözleşmelerinin de geçerli bulunduğu sonucunu doğurur ki bu tür sözleşmeler belirli bir mahkemeye peşinen güvensizlik ifade edeceğinden ve bu bakımından kamu düzenine aykırı olacağından geçersiz sayılırlar. Kaldı ki yetki sözleşmeleri ile kabul edilen yetki hükümleri bu haktan yararlanacak kimse lehine bozulmuş sayılırlar ve sözleşmeden doğan ve bir taraf yararına konulan yetkiye ilişkin düzenlemeden yararlanacak taraf tek taraflı iradesiyle sözü edilen düzenlemenin getirdiği olanaktan vazgeçerek kanunen yetkili bulunan mahkemede dava acabilir. Bütun bu hukuki esasların dogal sonucu olarak yetki sözlesmesi ile kanunen yetkili olan genel ve ozel yetkilı mahkemelerin de yetkilerinin ortadan kaldırılamıyacağının kabulü zorunludur.

Yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, davalının ikametgahının Ankara'da bulunduğu da gözönünde tutulduğundan davacının Ankara mahkemesinde dava açabileceği sonucuna varılmak gerekir. Bu nedenlerle mahkemenin direnme kararının bozulması icabederken zuhulen onandığı anlaşıldığından davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 27/6/1973 ve 1969/T 1208 - 549 sayılı onama kararı kaldırılarak, direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Hukuk Genel Kurulunun onama kararının kaldırılmasına ve direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında açıklanan nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi uyarınca bozulmasına birinci görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından ikinci görüşmede 26/3/1975 gününde salt çoğunlukla karar verildi.
Kaynak:YKD - 1976/1 - Sayfa:7