Mesajı Okuyun
Old 30-06-2011, 09:30   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan garani
eğer ki birlikte kiracı olsalar idi kanunen de kira hakkının intikali mümkün olur idi. oturma hakkı intikali mümkün olmayan ve şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır
Sayın garani

Kiracılık hakkı ile oturma hakkı arasında fark bulunmaktadır. Bu nedenle bakış açınızın doğru olduğu kanısındayım:

6570 sayılı Kanun'un 13.maddesi kira hakkının intikali anlamına gelmeyecek biçimde, kiracıyla birlikte ikamet edenlere kiracının ölümünden sonra oturma hakkı tanımış. Fakat bu hüküm kiracıdan başkasına kiracı sıfatı vermeye yetmez: Oturma hakkı olsa da "rahmetliyle birlikte ikamet eden" sıfatındaki kişi hiç bir zaman "kiracı" sıfatını alamaz. Kanun bu kişileri kiracı olarak kabul etmemekte sadece aleyhlerine tahliye davası açılamayacağını ifade etmektedir.

6570 sayılı Kanun
Madde 13 - Kira mukavelelerinin ve Borçlar Kanununun bu kanuna mugayir olmayan vecibelerine kiracılar veya ortaklariyle sanat, meslek ve ihtısasları dolayısiyle aynı meslek veya sanatı idame ettirecek olan mirasçıları ve meskenlerde ölen kiracı ile birlikte ikamet edenler tarafından tamamen riayet edildiği müddetçe bu kanunun yürürlükten kaldırılmasından üç ay sonraya kadar aleyhlerine tahliye davası açılamaz.

Alıntı:
Yazan Av.Hakan Eren
Eğer Hatice de bu evi Ahmet kadar ve onunla birlikte - berberce kullanıyor ise (bu olguların ispatlanması şartı ile) sözleşmede imzası bulunan Ahmet kadar, eşi Hatice'nin de kiracılık sıfatının bulunduğu kabul edilmelidir.
Yukarıda sunulan 13.madde hükmü bu iddiayı kökten çürütür: Oturmakla kiracı olunmaz.

Kira ilişkisi bir sözleşme ile kurulur. Sözleşmenin tarafı olmayanları kiracı kabul etmek insanlara zorla senet imzalatmaya benziyor.

Saygılarımla