Mesajı Okuyun
Old 26-10-2004, 13:37   #6
Ap_aydın

 
Varsayılan

Sayın Esen,

Bankaların “müşteri paşa paşa öder” yönünde, tutumları olduğu düşüncenize katılmıyorum. Sizin borçlu olduğunuz muhatap bankada çalışan kişiler değil bankanın kendisi (tüzel kişiliği) dir. Bu yüzden banka kayıtları sizin borçlu olduğunuzu gösterdiği müddetçe, banka personeli , bu miktarı sizden haklı olarak talep eder. Sizin az ya da fazla para ödemeniz kural olarak bankada çalışan personelin durumunda bir iyileşme yapmayacaktır.

İfadelerinizden bir kurumda çalıştığınız ve bankaya olan kredi borcunuzdan ötürü maaşınızdan kesinti yapılarak , paranın icra dairesine gönderildiği , ancak sizin hesaplamanıza göre bu rakamın (kesintilerin) fazla yapıldığı anlaşılıyor.

Verdiğiniz bilgiler , sorunuzu kesin ve net bir biçimde yanıtlamak için yeterli olmamakla birlikte birkaç durumu belirtmek isterim.

a) Öncelikle bankalar müşterilerine kredi kartı ya da tüketici kredisi verirken , sözleşme imzalatıyor. Bu
sözleşmede , tek geçerli kayıt ve belgelerin banka kayıtları olduğu yazılı. Hemen her banka için bu
sözleşmeler matbu.Dolayısıyla bazı hususları krediyi almadan peşinen kabul etmiş sayılıyorsunuz.

b) Alacaklı bankanın ilk yaptığı tahsilatları sizin kredi borcunuzun faizinden mahsup etme hakkı var.
Bazı bankalar öncelikle ana paradan mahsup yapsa da bu yasal olarak zorunluluk değil. Dolayısıyla sizin
maaşınıza sözgelimi 5.000.000.000.TL ‘lik borç için haciz konuldu ise bu kesintiler tamamlandıktan
sonra , banka bunları önce faize sayıp kalan için yeniden “ek haciz yazısı “ yazabilir.

c) Son durum bankanın talep edebileceği asıl alacak miktarı , sizin kullandığınız , bankadan aldığınız asıl
para değil , hesabın kat edildiği tarihteki ana para ile bu tarihe kadar işleyen faizlerdir.Bu konu görev
alanına giren ilgili Yargıtay Dairesi’nin görüşleri de bu doğrultudadır.

Son olarak önceki cevabımda soruyu size yanıtlarken, alacaklı tarafın banka olduğunu belirtmediğinizden bu durumu dikkate almamıştım. Ancak uygulamada çoğunlukla bankalara karşı açılan menfi tespit davalarında ,mahkemeler çoğunlukla bilirkişi incelemesi (bazen keşif ) yapmaktadır. Bu da şu anlama geliyor : Böyle bir davayı açtığınız takdirde borçlu olmadığını iddia ettiğiniz bir miktara yakın bir parayı bilirkişi ücreti , harç keşif ücreti olarak hazır etmeniz gerekecek.Vekalet ücretini saymıyoruz bile! Özellikle büyük şehirlerde dava takibinin meşakkatli olması , davaların uzun sürede sonuçlanması ve yukarıda yazılı hususları dikkate aldığınızda avukatların konuya neden ilgi duymadığını anlamışsınızdır sanıyorum.