Mesajı Okuyun
Old 22-03-2010, 03:47   #2
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan EdİnİlmİŞ Mallar, Payin İspati, ZamanaŞimi

Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Merhaba,arkadaşlar
Boşanma davasında kadının vekiliydim.Boşanma davamız Yerel Mahkemede sonuçlandı.Temyiz aşamasındadır.
Sayın meslektaşım, boşanma hükmünün henüz kesinleşmediğini anlıyoruz. Dava açarsanız, mahkeme bekletici mesele yapmalıdır. Boşanma kesinleştikten sonra ise 1 yıl içinde dava açmanız gerektiğini eminim biliyorsunuzdur ve sadece hatırlatıyorum. Bu süre kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Sayın meslektaşım, Yargıtay 8. Hukuk dairesinin verdiği bir karar ile ortalık biraz karıştı sanırım. Zira yüksek mahkemenin adı geçen dairesi, katkı payı nedeniyle açılacak tazminat davalarında boşanmadan sonra zaman aşımının TMK ' nun 178. maddesine dayanarak 1 yıllık üsre ile sınırlandırıldığını kabul ederek bazı davaları ret etti. Tabi bu konuda tüm meslektaşlarımın ne yorum yapacağını ben de merak ediyorum ve diyorum ki son derece yersiz bir karar vermiştir saygın daire. Zira bu fasılda düzenlenen meseleler sadece, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat ile tarafların evlenmekle kazandıkları ve boşanmakla kaybedecekleri kişsel hallerine dair dava haklarının zamanaşımı süreleri ile alakalıdır. Ayrı bir fasılda düzenlenen mal rejimlerine bu yasa hükmünün uygulanması kanaatimce yerinde değildir. Zira taraflar arasında yasal mal rejiminin karineten bir akte dayandığını kabul edip sonradan akitten doğan davaların zaman aşımı kuralını değil genel bir yasa kuralını burada kullanmak kanaatimce yerinde olmayacaktır. Yüksek mahkememizin saygın dairesi TMK 178 yerine akitten doğan ve mülkiyet hakkına dayanan talebin nasıl ileri sürüldüğüne bakarak meseleyi ele alsa idi kanaatimce daha yerinde bir içtihat ortaya koyardı. O da benim kanaatime göre şu şekilde olmalıdır. 4721 sayılı yasanın yasal mal rejimi varsayımına göre taraflar arasında edinilmiş mallarda mülkiyet hakkı bulunmaktadır. Bu hak, yasa gereği evlenmekle kurulan varsayımsal bir akte dayanır. Bu akit nedeniyle edinilen mallar üzerinde paylı mülkiyet hakkı vardır. Yüksek mahkemenin saygın 7. dairesi, 2007 yılında verdiği bir karar ile sürenin 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu değerlendirmiş idi. Bu tespiti de son derece yerinde idi. Hatta mülkiyet hakkının payın ayni anlamda 10 yılla sınırlandırılması dahi mülkiyet hakkına dair anayasa hükmünün amacına bence aykırı düşmekte idi. Erkek malı adına kayıt ettirmiş ise bu durum ona avantaj sağlar ve hakkını ileri süremeyen kadın için dezavantaj oluşturur. Mülkiyet hakkının yasaların genel ruhuna ve mülkiyetin anayasal güvenceye dair hükümlerine aykırılık teşkil eder. Oysa hukukumuzda genel olarak Mülkiyet hakkından doğan davalar, zaman aşımına tabi olmaksızın daima ileri sürülebilir. Muvaza, mal kaçırma, olağan üstü durumların ve engellerin bulunması ve sair durumlarda dava hakkının herhal ve durumda 10 yılla sınırlandırılması dahi kabul edilmemeli iken saygın 8. daire süreyi 1 yıl ile sınırlamış görünmektedir. Ne var ki kadın mülkiyette pay değil de buna karşılık tazminat talep etmekte ise işte bu durum farkıl şekillerde somut olayın durumuna göre ayrıntıları ile tartışılmalıdır ve her ihtimalin de bir karşılığının Borçlar Kanunu ve Medeni kanunlarımızda olduğunu görmekteyiz. Yüksek mahkemenin 8. dairesinin 1 yıllık süreye dair hükmü, mülkiyette payın ayni olarak değil tazminat isteklerinde bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ayrıksı olarak belirtmiş olsa idi bu yoruma ben de kendimce katılırdım acizane.
Siz yine de bu sürelere dikkat edin derim.
Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Taraflar 1998 yılında evlenmişlerdir.2006 yılında koca adına taşınmazlar satın alınmıştır. Araçlar satın alınmıştır.
Ayrıca besihane kurulmuştur. Besihaneye büyükbaş hayvanlar ,süt sağma makinası falan alınmıştır.Besihaneden gelir elde edilmiştir.Bu gelirlere müvekkil ortak olabilir mi?
Sayın meslektaşım, taraflar 1998 senesinde evlendiklerinde mülga yasaya göre mal ayrılığı rejimine tabi idiler. Malların edinildiği tarih ise 2002 senesinden sonrasına tekabül etmekte ve edinilmiş mallara katılım ortaklığı rejimine göre sorunun çözüleceği anlaşılmaktadır. Edinilen malların ve taraflara ait kişisel malların iratlarının da bu kapsamda ele alınması gerekecektir.
Müvekkilinizin evlilik birliği içinde alınan bu mallarda aksine bir sözleşme yok ise pay sahibi olduğu muhakkaktır.
2. Sözleşmeye göre
MADDE 221.- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.

Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Taşınmazların ve araçların değerinin yarısını alabilir mi?

II. Edinilmiş mallar
MADDE 219.- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Yasa hükmünden de anlaşıldığı üzere, edinilmiş mal, her eşin karşılığını vererek evlilik birliği içinde alınan mallar üzerinde elde ettiği payı göstermektedir. Yani evlilik birliği içerisinde alınan bir malda eşlerin verdiği karşılık oranında elde ettikleri paylar onların talep edebilecekleri hak oranlarını göstermektedir. Kadın sadece ev hanımı ise yüksek mahkeme kararları, kadının katkısının asgari ücret düzeyinde olduğunu göstermektedir. Zira kadın kendisini evine amade ederek yukarıda zikredilen yasa hükmünün :
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
bu şekilde yorumlandığını görüyoruz. Yani kadın da evinde çalışarak katkı sağlamış olmaktadır. Bu katkının miktarı da somut olaya ve ispat durumuna göre değişecektir. Burada evlilik birliği içinde alınan mal söz konusu olduğu ve erkek de bu malın kişisel malı olduğunu ispat edemeyeceğini düşünür isek öncelikle kadının payının olduğunu kabul edeceğiz.
Ancak tapuda sadece erkeğin adına kayıtlı olan malda kadının payının ne kadar olduğunun ispatı sorunu karşımıza çıkmaktadır.
Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Müvekkilin katkısını ispat etmek durumunda mıyız?.
Benim kişisel kanaatime göre, erkek, kazanç sağlayan işletmede kendisinin çalıştığını, kadının da sadece ev hanımı olduğunu ispat etme durumunda olacak, kadın ise bu riske karşı işletmenin kuruluşuna ve işletilmesine katkısını ispat etmek durumunda olacaktır. Kadın edinilen malların yarısını talep etmekte ise yasaya bakalım ne demiş;
IV. İspat

MADDE 222.- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Yasa malın kendisine ait olduğunu savunanın bunu ispat etmesini istemektedir. Erkek evlilik birliği içinde alınan malın sadece kendisine ait olduğunu ancak bir akit ile ispat edebilir. Bu malın kişisel mal olduğunu ispat edemez ise kadının payının olacağı yukarıdaki yasa hükmü karşısında inkar edilemeyecektir.
Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
Yasa bu hükmünde de evlilik birliği içinde alınan malın kişisel mal olduğunun ispat edilememesi halinde malın paylı mülkiyette olacağını amir bir biçimde düzenlemektedir.
Kişisel mal değilse hakim malı paylı mülkiyet esaslarına göre çözecektir.
Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.
Yasanın bu hükmü, karineten bütün malların edinilmiş mal olduğunu düzenlese de erkeğin somut olayda durumu gayet rahat gibi görünüyor. Zira erkek işletmenin adına kayıtlı olduğunu, kendi emek ve çalışmaları ile bu serveti elde ettiklerini, kadının ev hanımı olup katkısının son derece az olduğunu, elde edilen servetin erkeğin kişisel mahareti ve katkısı ile sağlanıldığını vesair ispat etmekle kadının katkısından daha çok katkısının bulunduğunu ispat etmeye çalışacaktır. Burada kadının işinin daha zor olduğunu kabul etmek gerekir.

Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Davada neyi ispatlayacağız.Katkıyı ispat etmesek bile yarısını alabilir miyiz? Besihane koca üzerine kayıtlı değilse hayvanlarında resmi bir kaydı yok ise tanıkla kanıtlayabilir miyiz?
Madde 293 - Aşağıdaki hallerde her halde şahit ikame olunabilir:
1 - Usul ve füru, birader ve hemşire veya karı koca ve kayınpeder ve valide ile damat ve gelin arasındaki muameleler,
2 - Cürümden mütevellit olsun olmasın tazminatı müstelzim fiiller,
3 - Yangın veya kazayı bahri veyahut düşman istilası gibi senet alınması gayrimümkün veya fevkalade müşkül hallerde yapılan muameleler.
4 - Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmıyan muameleler,
5 - Akitlerde hata, hile, gabin, cebir ve ikrah vukuu.
Sayın meslektaşım, yasada belirtilen hususlara tevfikan uygun düşen hükmü konu ederek tanık dinletebilirsiniz. Hiç sorun olmaz. Koca malları üçüncü kişler adına tescil ettirmiş ise çok rahatlıkla nedenlerini ispat ederek hayvanları ve iş yerinin aidiyetini tanık beyanları ile ispat edebilirsiniz.

Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Müvekkil ve ailesi yurt dışında çalışıp kocasına kazançlarını verip taşınmazlar alınmış,araçlar alınmış,besihane kurulmuştur.
Burası çok güzel. Eğer hanımefendinin katkılarını ispat edebilirseniz harika olur. Burada ayrıntıları bilen yeminli tanık dinletmenizi öneririm. Hele belge sunabilirseniz rahatça sonuç alabilirsiniz. Besihanenin kuruluş tarihini, müvekkilinizin bu tarihte ne kadar katkı sağladığını miktar belirterek, paranın nasıl, Türk Parasıyla nakit mi döviz mi, elden mi banka yoluyla mı, nasıl nerede kimlerin yanında verildiğini, erkeğin bu parayı alıp besihane kurmada araç ve alet edevat ve hayvan almakta kullandığını bizzat bilen, onun ağzından duyan özellikle yeminli tanık beyanları ile ispat etmenizi öneririm.

Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutup bir miktar belirtmeden ,keşifte ve bilirkişi raporu ile ortaya çıkacak değer üzerinden dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp müvekkile verilmesine şelinde bir dava açsam olur mu? Miktar belirtmeden dava açsam olur mu ?

Sayın Meslektaşım, davanızda miktar belirtmek zorundasınız. Siz davadeğeriniz tahminen 100.000 TL değerli olacağını tespit etmişseniz dilekçenizde 200.000 TL lik malı vardır deyip fazlaya dair hakları saklı tutarak 10.000 TL üzerinden davanızı açabilirsiniz. Bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacak duruma göre de davanızı ıslah edebilirsiniz. Burada bence hiç bir sorun da yoktur.
Faiz talebinize gelince, mal rejiminden doğan alacaklarda faiz dava tarihinden itibaren olsa bile fazlaya dair talebinizle ilgili ıslah ile artıracağınız miktar için faiz meslesi ıslah tarihinden itibaren kabul edilecektir. Zira haksız fiilden doğan bir alacak değil, yasal mal rejiminden yani karineten aktinden doğan bir alacak söz konusu olacağından faize ıslah tarihinden sonrası için hükmedilecektir.

Alıntı:
Yazan Avukat Sibel Sayın
Boşanma dosyası Yargıtayda bu esnada keşif ve bilirkişi raporu ile değeri tespit ettiremeyip zamanaşımı süresini kaçırmaktan endişe ediyorum.
Yardımlarınız için şimdiden teşekkür eder.En derin saygılarımı sunarım.
Sayın meslektaşım, süreyi kaçırma endişesini şimdiden duymaya başladığınıza göre sorumluluk sahibi biri olduğunuz açıkça belli oluyor ve siz kaçırmazsınız ...
Azıcık da olsa katkı sağlaması dileklerimle selam ve saygılar...