Mesajı Okuyun
Old 16-09-2005, 10:24   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ahlak, iyiniyet, sadakat (!) Gerçek Çözüm mü?/Av.Hülya Gülbahar

Türkiye'de kadın gündemi, kadınların canını sıkacak kadar yoğun. Herkes
durmadan kadınlarla uğraşıp, hayatın kadınları acıtan yanlarını deşip
duruyor' Ne zaman Kazete'ye yazı yazmaya başlasam, aynı sorunla
kıvranıyorum: Hangi konuyu seçsem ki'
Erzurum Emniyet Müdür Yardımcısı Nurettin Alıcı'nın 'fuhuş yapan kocaları
eşlerine ihbar etme' tehdidi üzerine yazmak istiyordum aslında' Eskidi gitti
bu haber şimdi. Erzurum'un bir takıntısı var son yıllarda. Hemen
hatırlayalım, eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ali Ayazlar'ı: Ukraynalı
(bu dünya düzeninde, kendisine seks işçiliğinden başka şans tanınmayan)
Oksona Topur'u medya önüne çıkarıp '1335 kişi ile yattı ve AIDS'li' diyerek
teşhir etmişti. Şimdi bu teşhirin en temel insan haklarına aykırılığına,
kadın ticaretiyle ilgili BM Palermo Sözleşmesi'ne, prezervatif kullanmaktan
hiç mi hiç hazzetmeyen erkeklerimize ve kocalarına güvenip, prezervatifsiz
cinsel ilişkiyi kabul eden kadınlara bu yazıda değinemeyeceğiz elbette'
Yeni Genel Müdür Yardımcısı Nurettin Alıcı'nın yaklaşımı da aynı:
Erzurum'daki seks işçisi kadınları 'mümkün olduğu kadar taciz ediyor',
'topluyor, başka yerlere gönderiyor'muş' Yetmemiş, onlarla birlikte olan
erkekleri de eşlerine ihbar edecekmiş! İkiyüzlü 'ahlak' standardı yine
devrede: Yasaları hiçe sayarak ihbar ettiğin adamın eşi, bu sadakatsizliğe
itiraz ettiğinde büyük ihtimal şiddet görecek, bu şiddete karşı 4320 sayılı
Koruma Kanunu'nu uygulayacak mısın' İlinde kaç sığınak var, kaç kadın
danışma merkezi var, bunların olması için ne yaptın' Hiç! Olabilir, seks
işçiliği yapmaya zorlanan kadın yerine, bu 'hizmeti' alan erkeklerin suçlu
kabul edilmesi çözümü benimsenebilir. Bizim de itirazımız olmayabilir. Ama
yok! Hiçbir çözüm yok! Dünyanın bu erkek iktidarının, ne kendi keyifleri
için seks işçiliğine sürüklediği kadınlara, ne onların emri altında tuttuğu
ve mülkü addettiği 'yasal karılarına' karşı bir şey yapma niyeti yok' Bu
kadar keyifli bir hayatları var bu adamların. Bu keyfi kim niye bozsun ister
ki'
Hemen konuyu 'kadından sorumlu' ama bu sorumluluktan ('), tanımdan ('), pek
de hoşlanmadığını söyleyen Sayın Nimet Çubukçu'ya bağlamaya çalışayım:
Çubukçu'nun son günlerdeki medya atağına, 'Kadınların en önemli sorunu
sadakatsizlik' iddiasına' AKP'nin sorunu bu bence, her sorunu 'ahlak' sorunu
olarak ele alıp, kendi muhafazakar, dinsel ahlak anlayışını bütün bir
topluma empoze etmeye çalışma ve dağ gibi sorunları öylece çözebileceğini
sanma yanılgısında'
Fuhuş yapan kocayı eşine ihbar edin, sadakatsiz eşi ceza evine atın,
kadınların tüm sorunu bitecek mi'
Göreve geldiğinde kadınların devlet mekanizması içindeki biricik genel
müdürlüğü olan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün (KSSGM)
adındaki 'sorun' sözcüğünü çıkartıvermişti AKP. Şimdi 'AKP'nin kadın
politikası yok' eleştirilerine itiraz ediyorlar. Oysa ki, bir politika
geliştirmek, onu uygulamak için önce sorunun varlığını kabul etmek
gerekiyor. Ortada sorun olmadığını iddia edenlerin, neyin çözümünü
arayacakları sorusu hala yanıt bekliyor.
Sayın Çubukçu, 'kota' karşıtlığında da ısrarlı. AB ülkelerindeki kimi
liberal partileri örnek gösterip, 'bu konuyu siyasi partilerin iyiniyetine
bırakalım' diyor. Kadınları sistematik olarak söz ve karar mekanizmalarından
dışlayıp, hayatı kendi istedikleri biçimde yöneten erkek örgütlerinin bugüne
kadarki 'iyiniyeti (!)' yeterince ortada değil mi' Bir bakanın, hem de
'kadınların sorunlarını çözmek' üzere göreve gelmiş bir bakanın, AB
ülkelerinin kota uygulamaları ve buralardaki kadın temsili ortadayken bunlar
yokmuş gibi konuşması yeterince manidar'
Yazı boyunca vurgulamaya çalıştığım gibi, kadınlara kota/pozitif ayrımcılık
sorununu da, AKP usulü ne güzel çözüyoruz değil mi : Erkeklerin kurduğu ve
yönettiği, bundan da büyük bir çıkar elde edip, keyifler aldığı bir alanda,
çözümü onların 'iyiniyeti (!)'ne havale etmek!
Ahlak, iyiniyet, sadakat' sorunları çözmüyor ne yazık ki' AKP iktidarından
ve Sayın Çubukçu'dan beklediklerimiz çok açık. Kadınlar olarak her yerde,
her fırsatta yazıp anlatmaya çalıştığımız şeyleri burada tekrar etmeyip
sadece iki noktaya dikkat çekmeye çalışayım:
Birincisi, Meclis açıldığında bütçe görüşmeleri başlayacak. Kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için o bütçede pay ayrıldığını görmek istiyoruz. Hem de
öyle böyle değil, YETERLİ payın ayrıldığını'
İkincisi, evlilik içinde edinilen malların eşit paylaşımını engelleyen
Medeni Yasa'nın yürürlüğü ile ilgili 10. maddeyi derhal değiştirmesini' Bu
madde, kadınlara DEVLET ELİYLE ve ERKEKLER LEHİNE uygulanan EKONOMİK BİR
ŞİDDETTİR' AKP, muhalefetteyken bunu görmüş, TBMM tutanaklarına bile
geçirmiş ve kadınlara değiştirme sözü vermiş bir partidir.
En azından bu iki konu çözüldüğü zaman AKP'nin samimiyetini görebileceğiz'
Kadınların sevgisiz ve hapis zoruyla 'sadakati' mi; yoksa evlilik içindeki
emeklerinin karşılığını aldıklarında, sadakatsiz eşlerini onurlu bir biçimde
terk etmeyi seçeceklerini mi'

Av.Hülya Gülbahar

Kazeteden alıntıdır.