Mesajı Okuyun
Old 20-11-2013, 09:39   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

1) T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10632
KARAR NO : 2013/12038 Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17 / 10 /201 2
NUMARASI : 2011/285-2011/285
DAVACI :
DAVALI : )
DAVA TÜRÜ : Kira uyarlaması (ihtiyati tedbir konulması kararına itiraz)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira uyarlaması (ihtiyati tedbir konulması kararına itiraz) davasına dair karar, davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı vekili mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olan hastanenin zemin katındaki bir bölümün restaurant ve kafetarya olarak kullanılmak üzere 13/05/2010 tarihli kira sözleşmesi ile yıllık 1.125.000 TL bedelle kiralandığını, davalıların kiralananın kiralama amacına uygun olarak kullanılmasını engellediğini,bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek yıllık 1.125.000 TL olan kira bedelinin 13/5/2010 tarihinden itibaren 450.000 TL'ye indirilmek suretiyle tespit edilmesini ve kira bedellerinin ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece istemin kabulü ile kira bedellerinin taksitlerinin 1/2 oranında ödenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Mahkemece davalı Hazine vekilinin tedbirin kaldırılmasına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir; 6100 sayılı HMK’nın 389/1 maddesinde “ mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde düzenlenmiş olup, davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerine yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.Mahkemece, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi HMK’nu 394/5’ne aykırı olduğundan, mahkemece davalı vekilinin itirazının kabul edilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan


2) T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/12760

K. 2012/14961

T. 3.10.2012


DAVA : Taraflar arasında görülen davada; İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 25.05.2012 tarih ve 2012/107 Esas sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Vedat Yalçın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı ( karşı davalı ) vekili, davalının müvekkilinin tescilli tasarımını taklit ederek ürettiği ürünleri piyasaya sunarak davacının tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, tasarım hakkına tecavüzünün tespit ve önlenmesini, tasarımdan doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara tedbiren ve nihai olarak el konulmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı ( karşı davacı ) vekili, davacının tasarım hakkına tecavüz edilmediğini, davacı tasarımı ile davalı tarafından üretilen ürünlerin benzer olmadığını, uyuşmazlığın esasını çözecek mahiyette tedbir kararı verilemeyeceğini savunarak, davanın ve tedbir isteminin reddini talep etmiş, karşı davasında ise, karşı davalıya ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliği bulunmadığından hükümsüzlüğünü istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporuna dayanılarak davacının tasarımına tecavüz oluşturan davalıya ait ürünlerin tedbiren toplatılmasına ve yed-i emine teslimine karar verilmiş, bu karara karşı tedbir kararının süresinde infaz edilmediği, karara esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz ve hatalı değerlendirmeler içerdiği ve tedbir koşullarının oluşmadığı sebeplerine dayalı olarak davalı tarafça itiraz olunmuş, mahkemece tedbir kararının tebliğinden itibaren süresi içerisinde infazının istendiği ve tedbir koşullarında değişiklik olmadığı gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı ( karşı davacı ) vekili temyiz etmiştir.

6100 Sayılı HMK'nun 393. maddesinin ( 1 ) fıkrasında “İhtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi halde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar” hükmü getirilmiş olup, bir haftalık sürenin başlaması için kararın tebliği şartı öngörülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin 25.05.2012 tarihli ihtiyati tedbir kararı davacı tarafça 08.06.2012 tarihinde tebellüğ olunmuş, kararın uygulanması ise 12.06.2012 tarihinde istenmiştir. Bu durumda, mahkemece, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının anılan maddede belirtilen bir haftalık süre içerisinde istenmediği, böylelikle tedbirin kendiliğinden kalktığı gözetilmeksizin, yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle ihtiyatı tedbire itiraz eden davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.