Mesajı Okuyun
Old 11-02-2011, 18:04   #2
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avanıl
Aslında olay 2009 yılı yerel seçimlerin yapıldığı gece olmuştur. Gece 11.30 sıralarında bir müvekkilim beni arayarak, evinin önünde polisler ile sorun yaşadığını ve giderek de sorunun büyüyebileceğini söyleyerek beni yanına çağırdı. Ben de evim yakın olduğundan olay yerine gittim ve gittiğim anda birden fazla polis arabasının uzaklaştığını ve etrafta bir kalabalığın toplandığını gördüm. Hemen kalabalık gruba giderek olayın ne olduğunu sorduğumda, müvekkilimin polislerle tartıştığı daha sonra kelepçelendiğini ve polisler tarafından dövülmeye başlandığını öğrendim. Kalabalıktakilere şahitlik yapıp yapmayacaklarını sordum ve şahitlik yapacakların telefon numaralarını alarak karakola doğru yola çıktım. Ancak hemen az ileride bir kaç polis arabasının durduğunu görünce bende hemen yanlarına gittim ve bir polis arabası içinde müvekkilimi elleri arkadan kelepçeli, ağzı burnu kan içinde buldum. İlk olarak da polislere kimliğimi göstererek araçtaki şahsın avukatı olduğumu söyledim. Beni o an orada gördüklerinde polisler de şaşırdı. Ben polislere müvekkilimin suçunun ne olduğunu ve neden onu burada araç içinde tuttuklarını sordum. O anda her polis farklı şeyler söyledi. Kimi kimliğini göstermedi dedi. Kimi bize hakaret etti dedi. Bende kendilerine görevinizi yapın ya bu adamı hastaneye götürün ya da karakola götürün dedim. Bunun üzerine ortam giderek kızıştı ve bir polis memuru önce bana işimizi zorlaştırıyorsunuz gidin buradan dedi. Daha sonra ise iyiye kızgınlaşarak ve benim üzerime yürüyerek (müvekkilimin alkollü olmasından kasıtla) sende avukat olmuşsun kimi savunacağını bilmiyorsun, gelmiş burada sarhoşu savunuyorsun, avukat mısın nesin bir de seninle mi uğraşacağım lan, defol git burdan, avukatlık yapmayı öğren şeklinde hakaretlerde bulundu. Bu arada müvekkilimde benim bulunduğum yerden diğer polisler tarafından kaçırıldı.

Bunun üzerine ben müvekkileme yapılanlardan dolayı fiili işleyen polis memurlarından bana yapılanlardan dolayı da hakaret eden polisten şikayetçi oldum. Ancak olaylar sırasında orada olan 4 polis memuru da benden şikayetçi oldu. Ancak şikayet sebebi olarak benim onlara müvekkilimi nereye götürüyorsunuz, size güvenmüyorum, müvekkilimin akıbetinden endişe duyuyorum şeklindeki beyanlarda bulunarak görevlerini yapmalarına engel olmamı gösterdiler. Ben her ne kadar bu beyanları söylememiş olsam da, bu beyanlar görevlerini yapmalarına engel olacak beyanlar olmadığı gibi görev başındaki bir avukatın söyleyebileceği beyanlardır. Haksız yere dayak yemiş, elleri arkadan kelepçelenmiş bir müvekkilini gören başka bir avukat bunlardan daha beterlerini dahi söyleyebilir.

Savclık makamı da benim ifademe itibar etmiş ve benim hakkımda dava açmamıştır. Müvekkilimi darp edenler hakkında zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle yaralamadan, benimle ilgili olarak da hakaretten dava açmıştır. Ancak savcılık makamı benim ile ilgili davayı basit hakaretten açmıştır. Bununla ilgili olarak ben mahkemeye yazılı olarak dilekçemi de verdim. Çünkü ben o gece tesadüfen olay yerinden geçen birisi değildim. Avukatlık görevimden dolayı hukuki koruma isteyen birisi için orada bulunuyordum. Dolayısı ile ben bu sıfatla orada bulunurken savclık makamı davayı TCK 125/1-4 maddelerine dayanarak açmıştır. Oysa davanın avukatlık kanununun 57. maddesinin göndermesi ile ( görev sırasında ve yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar) TCK 125/3-4 ten açması gerekirdi.

Mahkemede henüz bu konuda bir karar vermedi. Ben bu suçu şahsi olarak sadece tarafıma karşı işlenmiş bir suç olarak düşünmediğimden durumu İstanbul Barosu'na da bildirdim. İlk 3 celsedir barodan bir müdahale talebi olmadı. Ancak barodan tarafıma verilen en son bilgi bir dahaki celse baro olarak müdahale edeceklerini öğrendim.

Bu arada benim avukat olarak görevimi yapmamı engelleyen polis memurları şu an yargılandıkları davada savunma yapmak için barodan avukat istediler ve ifade vermediler. İşte bu da gösteriyor ki, herkesin bir gün savunmaya ve savunulmaya ihtiyacı olabilir.

Mesleğimizi yaparken karşılaştığımız zorlukların bizi yıldırmaması içinde bu olayları siz meslektaşlarıma buradan bildirmek istedim.

Sayın Meslektaşım,

İşin içinde İstanbul Polisi olunca, nedense hiç şaşırmadım. Birkaç yıldır İstanbulda (özellikle Kadıköyde), avukatları ayakbağı olarak gören, avukatlara her türlü zorluğu çıkaran, kötü muamele eden ve amirleri tarafından bu konuda korunduğu gibi cesaretlendirilen bir polis memuru, amiri, müdürü grubu var. Kendilerine rast geldiğim her platformda mutlaka gerginlik çıkıyor.

Saygılarımla
Av. Fatih Karaca