Mesajı Okuyun
Old 14-01-2008, 22:07   #5
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Dilekçemizdir

Savcılık makamına verdiğimiz dilekçemiz örneği aşağıdadır.

Bilginize saygıyla sunulmuştur.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

Alıntı:
ÜSKÜDAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

Talimat no: 2007/....

KONUSU :

Başsavcılığınız'ın 18.12.2007 tarihli çağrı kağıdı hakkında Başsavcılıkça avukatlık büro adresime 31.07.2007 tarihli çağrı kağıdı 09.01.2008 günü bildirilmiştir.
Bu çağrı kağıdında yer alan yazının son cümlesinde :
"…üç gün içinde…gelmediğiniz takdirde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 146 ncı maddesi hükmüne göre zorla getirileceğiniz tebliğ olunur"
denmektedir.
Başsavcılıkça, bir hukukçuya, bir Avukata gönderilen çağrı kağıdında böylesi bir uyarı yazılmış olması, öncelikle nezaket kuralları ile bağdaşmamaktadır.
Çünkü 5237 sayılı TCK. "Yargı görevi yapanlar" başlığı altında
m.6 d) "Yargı görevi yapan deyiminden: ...hakimler ile cumhuriyet savcısı ve avukatlar, ... anlaşılır" demektedir.

Yasanın bu tanımına göre yargı görevi yapanlardan savcının yine yargı görevi yapan avukatı zor yoluyla getirteceğini belirtmesi eşitler arası ilişkiye uygun görülmemiştir.

Yasal dayanak olarak gösterilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 146. maddesi hükmünün olayda uygulama yerinin olup olmad ığı bir yana esasen böylesi bir ifade ile kaleme alınmış bir davetiye hukuka açıkça aykırıdır.
İstanbul Barosu Başkanlığı'nın 05.10.2000 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar ile, benzer bir olayla ilgili olarak Avukatlara, Savcılıklarca gönderilen davetiyelerde, "zorla getirileceğiniz" hususunda ihtar yazılmasının yasal dayanağının olmadığı, Avukatlara gönderilen davetiyelerde böylesi bir ibareye yer verilmemesi hususunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verilmiştir.

Söz konusu yazı ve karar, Baro Başkanlığı'nın 17.10.2000 tarih ve 15008 sayılı yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmiştir.
Bu çağrı kağıdının kaleme alınış biçiminde herhangi bir kasıt olmadığına peşinen inandığımızı öncelikle belirtmek isteriz. Ancak, hukuka ve mesleki saygınlığa inanan Avukatlar olarak bu şekilde kaleme alınmış bir çağrıya, bu hali ile uymayacağımız doğaldır.
Başsavcılığınızın, Avukatlara gönderilen davetiyelerin yazılış biçiminde, kalem personelinin dikkatini çekmesinin bir ihtiyaç oldu ğunu düşünüyoruz. Sayın Savcılarımızın da, imza için önlerine gelen yazıyı (yakından bildiğimiz ağır iş yüküne rağmen) imzalamadan önce asgari bir özenle denetlemeleri gerektiğine inanıyoruz.
Sunduğumuz nedenlerle, Başsavcılığınızın 09.01.2008 günlü çağrı kağıdına bu hali ile uyulması mümkün değildir. Başsavcılığınızca, yukarıda izah etmeye çalıştığımız esaslara uygun yeni bir çağrı kağıdı gönderilmesi halinde ise, çağrıya derhal uyulacağı şüphesizdir.

SONUÇ VE İSTEM : Başsavcılığınızca, 18.12.2007 günlü çağrı kağıdının geri alınarak, Avukat Ömer Kavili'ye usulüne uygun bir şekilde yazılmış yeni bir çağrı yazılması, yazılacak çağrı kağıdı yeni bir davetiye sayılacağından, bu çağrı kağıdında "tekid / tekiden" ibarelerine yer verilmemesi saygılarımızla istenir.