Mesajı Okuyun
Old 30-03-2007, 08:42   #8
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Anlaşmamız olmayan ülkelere götürülen işçilerin geçirdikleri iş kazaları konusu da oldukça problemli bir konu.

Meselenin sıkıntılı olması SS Kanunu madde 86’nın uygulamasından kaynaklanıyor. Bildiğiniz gibi madde 86’de kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına ( sağlık hariç) tabi olarak işçi götürülebileceği düzenlenmiş. Düzenleme bu olsa da uygulamada işverenler ciddi sorunlarla karşılaşıyor.

İyi niyetli bir işveren SSK’ya, işçilerin madde 86’da gösterilen tüm sigorta kollarına tabi olmasını istediğini belirttiğinde neler oluyor? SSK, uzun vadeli sigortaları ( yaşlılık gibi ) mecburi tutuyor. Kısa vadeli sigortalardan olan iş kazasını ise işveren istese dahi kabul etmiyor. Gerekçe şu : Kaza olduğunda yurt dışında inceleme, teftiş yapamam., bu nedenle bu sigorta kolunu seçemezsin! Dolayısıyla, işveren, dolurması zorunlu olan matbu formda bu sigortaları işaretlemiyor ( kendisine düşen prim yükü de böylece azalıyor) Sağlık sigortası ise zaten kapsam dışında. Demek ki, topluluk sigortası ile giden bir işçinin SSK nezdinde iş kazası primi yatmıyor.

Bu aşamada, SSK’nin çıkardığı bir genelgeden de bahsetmek yararlı olacaktır : 25.7.1998 tarih 3/34 Ek sayılı genelge. Bu genelgeye göre, anlaşmamız olamayan bir ülkeye topluluk sigortası ile giden işçi, iş kazası geçirdiği vakit 506 sayılı yasaya uygun olarak yapılan harcamalar mahalli konsolosluktan tasdikli rapor ve belgelere dayalı olarak yapılırsa olay tarihindeki resmi kur üzerinden hesaplanarak kurum tarafından ödeniyor. Oysa, işçinin iş kazası ile ilgili primleri fiili bir engel yüzünden yatmamış. O zaman insanın sorası geliyor, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?

İnceliği olan ikinci bir konu da geçici görevlendirme ile anlama olmayan ülkelere işçi gönderme. Buradaki incelik şu, işveren aslında işçiyi doğrudan yurt dışındaki işte istihdam etmek üzere almış, ancak topluluk sigortası yapmıyor, mesela merkezden ofis elemanı olarak alıyor, SSK’ya bildirimini veriyor, aynı gün veya ertesi gün yurt dışına gönderiyor. Genel tabloya baktığımızda, bu işverenin prim yükünü arttırsa da işçi lehine bir durum, çünkü topluluk sigortasının açmazlarına maruz kalmamış olacak. Ancak, SSK bunu da kabul etmiyor. Geçici görevden bahsedebilmek için, sigortalının “öteden beri” çalışmakta olduğu bir işyerinden gönderilmesi gerektiğini iddia ediyor. Oysa, geçici görevi düzenleyen SS Kanunu madde 7’de böyle bir şart yok.

Kısaca SSK hem işçinin iş kazası priminin yatmasını fiilen engelliyor hem de buna kolu bacağı kırık da olsa bir çözüm bulmaya çalışan iyiniyetli işverenin işlemini geçersiz sayıyor. Bütün bunların sonucu olarak da olayı iş kazası olarak görmüyor ( yasal bir çalışma yapılmadığı için )

Özetle, anlaşmamız olmayan ülkelerde iş kazası geçiren işçinin başvuracağı tek yol bırakılıyor. İş-Kur’un düzenlediği matbu sözleşmeye ( hizmet akdine ) dayanarak maddi – manevi tazminat istemek.

Bence, olayın iş kazası olduğun tespit ettirmekte fayda var. Bu tespit talebinin içine iyi hazırlanmış bir çalışma ile SSK’nın bu uygulamasından bahsedilmek suretiyle, kurumun uygulamasının Anayasaya aykırılığı da ileri sürülürse bir gelişme sağlanabilir.

Saygılar.