Mesajı Okuyun
Old 14-07-2017, 00:11   #2
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

Sayın keenlemyekün,
Senet kambiyo vasfını yitirse de adi senet olarak hayatına devam edebileceğinden bu kez kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip değil de genel haciz yolu ile takip yapılmasında bir engel görünmüyor. Bu halde mesele görevli mahkemeden yetkili icra dairesini bulmak olarak değişiyor.

Takibe Ve Davaya Konu Senedin Bono Vasfını Taşımaması Hali Bizatihi Borçluyu Senet İçeriğinde Taahhüt Edilen Edimin Yerine Getirilmesi Borcundan Kurtarmayacağından Alacaklının Alacağını Tahsiline Engel Oluşturacak Şekilde Senedin İptaline Karar Verilemeyeceğine İlişkin Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/410
K. 2012/1015
T. 30.1.2012
• KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS TAKİP ( Takibe ve Davaya Konu Senedin Bono Vasfını Taşımaması Hali Bizatihi Borçluyu Senet İçeriğinde Taahhüt Edilen Edimin Yerine Getirilmesi Borcundan Kurtarmayacağından Alacaklının Alacağını Tahsiline Engel Oluşturacak Şekilde Senedin İptaline Karar Verilemeyeceği )
• BONO VASFINI TAŞIMAYAN SENET ( Kambiyo Senetlerine Mahsus Takip - Bizatihi Borçluyu Senet İçeriğinde Taahhüt Edilen Edimin Yerine Getirilmesi Borcundan Kurtarmayacağından Alacaklının Alacağını Tahsiline Engel Oluşturacak Şekilde Senedin İptaline Karar Verilemeyeceği )
• SENEDİN İPTALİ İSTEMİ ( Senedin Bono Vasfını Taşımaması Hali Bizatihi Borçluyu Senet İçeriğinde Taahhüt Edilen Edimin Yerine Getirilmesi Borcundan Kurtarmayacağından Alacaklının Alacağını Tahsiline Engel Oluşturacak Şekilde Senedin İptaline Karar Verilemeyeceği )

ÖZET : Davacı, davalı tarafça kendisi hakkında davaya konu bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, takibe konu senedin keşide yerinin bulunmaması nedeniyle bono vasfını haiz olmadığını ileri sürerek işbu davayı açmıştır. Ancak, davaya konu edilen bono örneği incelendiğinde üzerinde bononun zorunlu unsurlarından olan keşide yerine ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı anlaşılmaktaysa da, takibe ve davaya konu senedin bono vasfını taşımaması hali bizatihi borçluyu senet içeriğinde taahhüt edilen edimin yerine getirilmesi borcundan kurtarmayacağından, alacaklının alacağını tahsiline engel oluşturacak şekilde senedin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, davaya konu senedin bono vasfını haiz olmamasının ancak borçlu davacı hakkındaki icra takip yoluna etki edebileceği göz önüne alınarak sonuca gidilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kozan Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18/12/2009 tarih ve 2009/344-2009/1198 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Alper Bostancı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, hakkında Kozan İcra Müdürlüğünün 2007/1774 E. sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını ve bu takibin kesinleştiğini ancak takibe konu olan senedin keşide yerinin olmaması nedeniyle kambiyo senedi vasfını taşımadığını ileri sürerek, davaya konu senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu senedin keşide yerinin bulunmaması nedeniyle bono vasfında bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile senedin iptaline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı, davalı tarafça kendisi hakkında davaya konu bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, takibe konu senedin keşide yerinin bulunmaması nedeniyle bono vasfını haiz olmadığını ileri sürerek işbu davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile davaya konu senedin iptaline karar verilmiştir. Ancak, davaya konu edilen bono örneği incelendiğinde üzerinde bononun zorunlu unsurlarından olan keşide yerine ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı anlaşılmaktaysa da, takibe ve davaya konu senedin bono vasfını taşımaması hali bizatihi borçluyu senet içeriğinde taahhüt edilen edimin yerine getirilmesi borcundan kurtarmayacağından, alacaklının alacağını tahsiline engel oluşturacak şekilde senedin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, davaya konu senedin bono vasfını haiz olmamasının ancak borçlu davacı hakkındaki icra takip yoluna etki edebileceği göz önüne alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, değinilen şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

----
Yazılı delil başlangıcı hakkında;


YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS: 2012/8472
KARAR: 2013/7286

BONONUN KAMBİYO VASFINDA OLMAMASI
YAZILI DELİL BAŞLANGICI

Taraflar arasında görülen davada ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.11.2011 tarih ve 2011/47-2011/345 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; davalının müvekkiline olan borcu nedeniyle 25/07/2008 tanzim ve 30/12/2008 vade tarihli 5.500,00 Euro bedelli senet düzenlediğini, davalının müvekkiline yapması gereken ödemeyi yapmadığı için müvekkilinin davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının İcra Hukuk Mahkemesi'ne açmış olduğu dava sonucu takibin iptal edildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davalının müvekkiline olan borcunun halen devam ettiğini, davalının bu durumda sebepsiz olarak zenginleşmiş olduğunu iddia ederek 5.500,00 Euro alacağın 30/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davaya konu senette davacının lehdar konumunda olduğu TTK'nın 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanarak ancak ciro yolu ile senedi eline geçiren hamilin dava açabileceği, lehdarın ancak temel ilişkiye dayalı olarak dava açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı davaya konu olan senedin kambiyo senedi vasfında bulunmadığı gerekçesiyle yaptığı takibin iptal edildiğini belirterek ve senede yazılı delil başlangıcı olarak dayandığını da ifade ederek işbu davayı açmıştır. Koşulları oluştuğunda lehtarın da keşideciye karşı 6762 sayılı yasanın 644. maddesi uyarınca sebepsiz iktisap davası açmasının mümkün olması nedeniyle mahkemenin bu yöndeki red gerekçesine itibar edilemez ise de senedin bono vasfında olmaması nedeniyle davada 6762 sayılı yasanın 644. maddesine dayanılmaması sonucu itibariyle doğru ise de yukarıda belirtildiği üzere davacı taraf söz konusu belgeye yazılı delil başlangıcı olarak dayandığını belirterek işbu davayı açtığından mahkemece davaya bu kapsamda bakılarak söz konusu belgenin yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı değerlendirilip buna göre bir sonuca varılmak gerekirken yerinde bulunmayan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2013 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dairemizin bozma kararındaki dava konusu senedin kambiyo vasfının bulunmadığına ilişkin sair gerekçelere katılmakla birlikte, yakın taraflar arasında temel ilişkiye dayalı olarak bir haksız iktisabın söz konusu olamayacak bulunması nedeniyle, davacının sebepsiz zenginleşmenin özel bir düzenlenme biçimi niteliğindeki TTK’nın 644. maddesine dayalı olarak dava açamayacağı yolundaki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığına dair bozma gerekçesine iştirak edemiyorum.




Üzerindeki bedel hala 5.000,00 olduğundan icra takibi 5.000.00 TL üzerinden yapılabilir, düşüncesindeyim.


Saygılarımla..