Mesajı Okuyun
Old 22-11-2003, 15:53   #26
aytenagirdemir

 
Varsayılan

Merhaba herkes,

Sulhi Dönmezer hem de bir ordinaryus prof. " evlilik içi tecavüzün suç olması halinde kadınların mahkemelere koşacağını söyleyerek, bu sorunlar ailede çözümlenmeli aksi halde iftiraların önüne geçilemez" demişş.
Yani ne demek istemiş. Satır aralarını okuyorum(benim okuyamadıklarımı okuyup yazanlar olursa ayrıca sevineceğim.) Kadınların mahkemeye koşacağını söylemiş. Yani Türkiye'de evlilik içi tecavüz vak'ası o kadar çok ki, - kadınların çok büyük bir çoğunluk evlilik içinde cinsel şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalıyor- bu kadınlara şikayet hakkı verirsek gidip kocalarını şikayet ederler. Bu tecavüzcü kocaları nasıl koruyacağız, zavallı kocalar.
Dikkat etmek gerekirse mağdur korunmuyor, evlilik kurumunu korumak amacıyla şiddet uygulayan erkek korunuyor. Yabancı şahısların dahi tecavüzünü kamu makamlarına bildiremeyen bir kadınının kocasını kolay kolay şikayet edemeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca ordinaryus prof. söylediğine göre bırakın kadın gerçek bir olayı söylemeyi, zavallı kocalarına bir de iftira atacaklar.

Yasalar birbiri ile uyumlu olmak zorunda. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair yasa ile, aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinin birbirine şiddet uygulamasını engellemek amacıyla koruyucu tedbir kararı verilebiliyor. Şiddet ne yazık ki fiziksel eylemle sınırlı değildir. Psikolojik, ekonomik, duygusal ve cinsel şekillerde de şiddet uygulanabilir. Cinsel şiddetin en ağır biçimi tecavüzdür. Kadın evlenmekle bütün özgürlüklerini eşine devretmez. Zaten kimse özgürlüğünden önceden feragat etmez. Yani evlilik akdinin imzalanması ile birlikte kadının mülkiyeti kocaya geçmez, kadın attığı imza ile bedeni, fikirleri, cinselliği üzerindeki özgürlüklerini kocaya devretmez. Öyle ise tecavüz ister evlilik içinde olsun ister evlilik dışında olsun TECAVÜZDÜR. 4320 sayılı yasaya göre tecavüz eden kocanın evden uzaklaştırılması gerekir. Bizim yasalarımıza göre koca, evlilik içi tecavüzde fail olabilir ancak Yargıtayın çok yanlış bir kararı ile kocalar bu suçtan eşlerine karşı muaf kılındı. Bir suç bir yargıtay kararıyla ortadan kaldırıldı!!!

Yine ordinaryusun vermiş olduğu örnek gerçekten ürpertici. Öyleyse, geceleyin bir sanığın evine girdiği kadına tecavüz etmesi halinde kadının iradesi alınamayacağına göre, ya da kadını eterle bayıltıktan sonra, ya da kişinin herhangi bir şekilde bilincinin kapalı olduğu durumlardaki tecavüz tecavüz olmayacak.

Tecavüz edilen bir kadının, insan olduğu bu adamlara hatırlatılmalı. Kadın zardan ibaret, ambalajı bozulmadan erkeğe babadan devredilecek bir mal değildir. Kadının bekareti gitti diye cezada 1/2 oranında arttırım yaptırırlar, kadının tecavüz nedeniyle bekareti izale olmadan hamile kalması halinde, faile verilecek ceza kadının doğumuna kadar ertelenir. Kadın sezeryanla doğum yaparsa bekareti bozulmayacağından ceza arttırılmaz, kadın normal doğum yaparsa bekareti izale olacağından ceza 1/2 oranında arttırılır. İşte, namusu zardan ibaret sayan anlayışın matematiksel sonuçları!!! Bekareti bozulmamış bu kadını babası rahatça birini kandırarak sunabilir!!!
Bu arada zardan arttırım uygulanırken, kadının psikolojisinde meydana gelen büyük eksilme ise kesinlikle dikkate alınmaz. KAdın yaşadığı travma neticesinde belki yıllarca psikolojik tedavi görür, ilaç kullanır, evlenemez, ilişkiye giremez, işinde, sosyal hayatında geri çekilme olur ama bunların hiçbiri önemli değildir. Niye travma geçirir ki kadın o da anlaşılmaz! Nasıl olsa kadın alışır! (Bakınız Prof. Dr. Doğan Soyaslanın görüşleri.) Eski kocasının tecavüzünü karakola bildiren kadına polisler sırıtarak " ne var yani o kadar sene birlikte olmuşsun bir kere daha olsan ne olur" der. Ve böyle iğrençlikler, hayatımızın katlanılması gereken gerçekleri kabul edilir. Hep kadın aleyhine işleyen gerçekler... Töreler, gelenekler... vs.vs.

Irzına geçilen kadının toplumda dışlandığı, bu nedenle tecavüzcüsüyle evlenmesi savunuluyor en otorite ağızlarca. Bu kadınları toplum dışına atan, zorla evlendirilmelerine neden olan, para karşılığı alınıp satılmalarını sağlayan, tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakan, namus töre gibi çeşitli kisvelerle katledilmelerini sağlayan ataerkil düzen ne tartışılıyor ne de değiştirilmesi için bir şey yapılıyor. Aşiret reislerini meclise taşıyan ve onlardan zerre kadar farklı düşünmeyen münevver meclisimizden başka bir şey beklemek herhalde hayal olur.
Madem tecavüze uğrayan kadının yaşadığı zorluklar biliniyor öyleyse Türkiye'nin Avrupa Konseyinde taahhüt ettiği her 10,000 kadın için bir sığınak açılsın.Tecavüzcüsüyle evlendirerek kadın fuhuştan kurtuluyormuşşş!!! Kadın tecavüzcüsüyle evlenince kendini, bedenini, hayallerini, geleceğini satmıyor mu? Devlet aracı olunca fuhuş olmuyor mu? Tecavüzcüsüyle evlendirilen bir müvekkilem, kocasının üzerine kaynar su dökmesi ve bıçakla saldırması sonucu kendisini camdan atarak, beli kırılmış ve adam onu yerde öyle bırakarak kaçmıştır. Tecavüzcüsüyle evlenen ya da evlilik içi tecavüze uğrayan kadınla erkek eşit olabilir mi? Zayıfı güçlünün eline teslim ediyoruz. Oysa hukuk zayıfın yanında olmalı. Güçlünün yanında değil. Hukuk zayıf lehine pozitif ayrımcılık yaparsa ancak eşitlik olur. Eşit olmayanlar arasında düz bir mantıkla, matematiksel olarak hukuk kurallarının uygulanması açık bir eşitsizlik nedeni olacaktır.
Ayrıca Admin'in tecavüzün sadece şiddet kullanımı fiziksel şiddetle olabileceği yönündeki dar tanımlamasına katılmadığımı belirtmek istiyorum. Tecavüz kavramının içinde zaten zor vardır. Ancak bu zor kavramı önemli. Tecavüz fiili kişinin herhangi bir şekilde "iradesine karşı" kendisinin cinsel birleşmeye zorlanmasıdır. Kadının hayır dediği noktada olay bitmiştir. Ya da mağdurun hayır anlamına gelen, mağduru hayır diyemeyecek durumdayken cinsel eyleme zorlamak da tecavüzdür. Ya da mağdurla fail arasında bir iktidar ilişkisi olabilir. Örneğin ensest vak'alarında mağdur açıkça hayır demiyordur belki, ama aradaki iktidar ilişkisi ortada açık bir HAYIR olduğunu ortaya koyar. Ancak bir Yargıtay Kararında bir genç kızın 16 yaşından itibaren babasının tecavüzüne ses çıkarmamasını rıza kabul etmiştir. Üç yıl içinde neden şikayette bulunmamıştır diyerek fail lehine hüküm kurmuştur. Öğretmen-öğrenci, usta-çırak, mağdurun yaşının küçüklüğü halleri de buna girer.
Sayın Admin, aklınıza gelen veya gelmeyen hiçbir istisnayı kabul etmiyorum. Zayıftan yana açıkça tavrımı koyuyorum.
Ayrıca sürekli cinsiyet ayrımcılığı yapılmasın açıklamaları sadece yapılna cinsiyet ayırımcılığının üstünü örtmeye yaramaktadır. Türkiye ve Dünyadaki tecavüz mağdurlarının kim olduğunu herkes gibi biliyorum. Ben cinsiyet ayırımcılığı yapıyorum. Tavrımı tecavüze uğrayan, kadından yana hatta eşcinsellerden yana koyuyorum. Onlar lehine pozitif ayrımcılık yapıyorum.