Mesajı Okuyun
Old 27-01-2011, 09:34   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. ikahveci
İyi çalışmalar arkadaşlar. Sitede bir hayli aradım ama ''işte bu'' diyebileceğim bir yorum ya da Yargıtay kararına rastlayamadım. Sorum şu; Müvekkilim binasının dış cephe mantolama işi için bir firma ile anlaşıyor. Sözleşmede işçilerin sigorta primlerinden taşeron firmanın sorumlu olduğuna dair hüküm var. Ancak bu taşeron şirket sigortasız işçi çalıştırıyor ve bu durum SGK müfettişleri tarafından bir iş kazası neticesinde tespit ediliyor. Bundan dolayı müvekkilimize idari para cezası kesliyor, müvekkilim de bunu ödüyor. Daha sonra bu cezanın tazmini için taşeron firmaya rücu davası açıyoruz. Görev sınırına göre sulh hukuk Mahkemesinde. Ancak hakim 5510 sayılı kanundan kaynaklı bir uyuşmazlık olduğu için iş mahkemeleri görevlidir deyip görevsizlik kararı veriyor. Bana kalırsa burada sözleşmeye aykırılıktan doğan bir tazminat davası var ama hakim ne düşündü bilemiyorum. Bilgisi olan mesllektaşlarımız paylaşırsa sevinirim.



Üstad öncelikle cevaplanması gereken sorular var. Bina müvekkilinizin ve dış cephe boyamasını bir şirkete yaptırıyorsa burada eser sözleşmesi var. Bu durumda taşerondan vs. bahsetmek mümkün değil. Ancak binayı yapan şirket yani müvekkiliniz bir ihale veya sözleşme üzerine binayı yapmayı yüklendi ise bu durumda boya işini yaptırdığınız şirket ile müvekkiliniz şirket arasında asıl işveren ve alt işveren ilişkisi (yüklenici/taşeron) doğar. Bu durumda taşeronun işçilerine karşı 4857 sayılı yasanın 2. maddesi gereği müvekkiliniz şirket sorumlu olur. Asıl/alt işveren ilişkisinin bulunduğu olaylardaki rücu davaları taraflar arasındaki sözleşme gereği dava değerine göre genel hükümler çerçevesinde çözümlenir. Yani asıl işveren tarafından alt işverene karşı açılacak rücu talepli davalar iş mahkemelerinde değil, genel hükümler doğrultusunda dava değerine göre sulh veya asliye hukuk mahkemesinde, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereği çözümlenir.