Mesajı Okuyun
Old 26-04-2016, 12:52   #6
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.CKaran
Alıntı:
Yazan Gemici


Nişanlanmanın hukuki tanımı:

Nişanlanma bir aile hukuku sözleşmesidir. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu sözleşmeyi yapan kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekir. Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz. Bu 'bağlamaz' ifadesinin anlamı 'yasal temsilcisi olmayan kişilerin' hiçbir kimseye danışmadan nişanlanabilecekleri ve evlenebilecekleri anlamına gelmektedir.
Belirttiklerim işin hukuki yönü. Bu hukuki yönün sadece toplum ve toplumsal kurumlar için değil, aynı zamanda hakimlerimiz için de bağlayıcı olması gerekir ilk etapta.
Bir hakimimizin basına verdiği demeçteki ifadelere bakılırsa sayın hakimimiz ayırt etme gücüne sahip kişilerle küçük veya kısıtlı kişiler arasında bir ayırım yapmıyor düşüncesine kapılmamak elde değil.
Bakınız ne demiş hakimimiz:

Hakimimizin argümanlarından şu sonucu mu çıkaracağız: aile büyüğü olmayan yetim ve kimsesizler nişanlanamaz; nişanlanabilmek için kendilerine aile büyüklerinin yerine geçebilecek bir büyük aramaları gerekir. Olayımızda evlenme akdi söz konusu olmadığı için, evlenmek isteyen kişilerin ritüellere uymadan evlenip evlenemiyecekleri konusu tyartışma dışı kalır burada. Yeri ve zamanı gelince bu konuya da açıklık getirilir herhalde!
Çıkmazımız:Hukukumuzun gelişmesi için hangi yol daha doğru?
Yasanın kişilere tanıdığı sözleşme serbestisi mi?
yoksa
yasaların kişilere verdiği hakları kısıtlayan toplumsal ritüeller mi?

Saygılarımla



Öncelikle ritüel kelimesinin etimolojik anlamına bakmak lazım. Klasik anlamda ritüel; dinsel tören, kutlama anlamına gelir.Dini bir inanç gibi benimsenmiş alışkanlık, kişilerce kutsallaştırılmış davranışlar, biçimler, davranış biçimleri, temalar şeklinde tanımlayabiliriz. Peki gelenek, örf ve adet kuralları ritüel sayılabilir mi? Bir toplumda, bir toplulukta çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar. Bu tanımlardan birbirlerine çok yakın anlamları olduğunu görebilirsiniz.

Modern tanımlamada ise ritüel; belirli bir olayın gerçekleştirilmesinde eskiden beri uygulana gelmiş kurallar bütünüdür. Sadece dini olması gerekmez. Sünnet töreninin bir ritüeli vardır. Vaftiz töreninin bir ritüeli vardır. Cenaze töreninin bir ritüeli vardır. Evlenmenin, gelin alma, kına gecesi, düğün yapmak gibi bir çok ritüelleri vardır. Bazı derneklerin üye kabul ritüelleri olacağı gibi, bazı yemeklerin de ritülleri vardır.

Şimdi sorun bu ritüellere uyulmadan yapılan olaylar geçersiz sayılabilir mi? Konuyu uzatmadan en bilineni ile örnekleyelim. Evlenmenin ritüellerinden biri eksik olursa evlilik geçersiz mi olacaktır? Kız istemeden, gelin alma ritüeli yapılmadan, düğün yapılmadan sadece belediyede veya konsoloslukta yapılan evlilikler geçersiz mi olacaktır? Helallık alınmadan yapılan cenaze töreni geçersiz mi sayılacaktır.

Yukarıdaki karara dönersek, hakim nişanlanmanın ciddi olmadığından davayı reddetmek istemiş ama gerekçesini yanlış yazmıştır. Aksi takdirde klasik tanımı kabul edersek kanunun şekil şartına bağlamadığı dini ritüelleri kanun haline getirmiş oluruz.

Sayın Av.CKaran,
katkınız için teşekkürler. Sizin mesajınızı ve benim mesajımdan yaptığınız alıntıyı yukarıya aktardım. Dikkatimi çeken, benim alıntı yaptığım kaynakların mesajımdan yaptığınız alıntıdan çıkarılmış olması. Benim gösterdiğim kaynaklar mesajdan çıkarıldığı için, mesajımı sizin alıntınızdan okuyan kişinin ne demek istediğimi ve kime ve neye karşı olduğumu anlıyamıyacağı gerçeğidir. Sizin mesajınızı okuyan kişinin benim mesajımın alıntıladığınız kısımdan ibaret olmadığını bilmesi gerekir.

Herhangi bir yanlış anlaşılmayı önlemek için alıntı yapılan kaynaktan bazı kısımlar çıkarıldı ise belirtilmesi gerekir. Bu yanlış anlaşılmayı önlemek için ya ek bir açıklama, ya da kaynaktan bazı kısımların çıkarıldığını belirtmek için çıkarılan yeri(...)olarak belirtmek gerekir.

Saygılarımla