Mesajı Okuyun
Old 22-09-2010, 15:38   #11
Levent Cirit

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/1234
Karar: 2009/9222
Karar Tarihi: 28.04.2009

ÖZET: Davanın niteliği gözetildiğinde, ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu düşünülerek borçlunun ad ve soyadını yazmak suretiyle imza atmak şeklinde bir uygulaması olup olmadığı araştırılması gerekir.

(818 S. K. m. 14)

Dava: Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlu hakkında 22.09.2007 keşide tarihli çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda, çekte ciro imzasının ve bu nedenle borçlu sıfatının bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır.

Takip dayanağı çekin arka yüzünde muteriz borçlu Yücel'in ad ve soyadının yazılı olduğu, ayrıca imzasının bulunmadığı görülmektedir. Alacaklı, bu ismin borçlu tarafından yazılıp yazılmadığının incelenmesi gerektiğini iddia etmiştir.

BK'nın 14. maddesi (imza, üzerine borç alan kimsenin el yazısı olmak lazımdır) düzenlemesini getirmiştir. El yazısı ile atılacak imzanın ne şekilde olacağı konusunda ayrı bir şekil şartı yoktur. Kişi, kendisine özgü, belirli karakteri içeren sembolleri göstererek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını yazmak suretiyle de imza atabilir. Ancak kişi, bu şekilde karakterleri ve sembolleri kullanırken veya ad veya soyadını yazarken imza atmayı amaç edinmelidir. Bu husus kişinin uygulamada hangi imza şeklini benimsediğinin tespiti ile anlaşılabilir. Alacaklıya yukarıdaki açıklamalar ışığında delil ve örnek imza sunması için imkan tanınmamıştır. Davanın niteliği gözetildiğinde, ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu düşünülerek borçlunun ad ve soyadını yazmak suretiyle imza atmak şeklinde bir uygulaması olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları