Mesajı Okuyun
Old 16-02-2007, 11:10   #8
Admin

 
Varsayılan

Hakkımdaki tüm asılsız rivayetlerin aksine ben bu konuda anılarımı paylaşacak yaşta olduğumu kabul etmiyorum, yine de köklü bir hukuk bürosunda çalışmanın ve pekçok eski dosyayı incelemenin bir sonucu olarak katkıda bulunayım:

Malum eskiden hukuk bürolarında bilgisayar yokmuş ve her türlü yazı daktilo ile yazılıyormuş. Bunu o kadar yadırgamıyorum. Ancak fotokopi makinesi olmadan hukuk kariyeri nasıl icra edilmiş, bunu bir türlü aklım almıyor ve o dönemin tüm hukukçularına şapka çıkarıyorum.

Eski dosyalarda görüyorum: Örneğin müvekkil avukata vekalet çıkarmış ve avukat bu vekaletle bir hukuki işlem yapacak. Eee fotokopi makinesi yok, dosyaya vekalet suretini nasıl koyacaksınız? (Aslını koymazsınız, o zaman sizde vekalet kalmaz) Oturuyorsunuz o vekaleti daktilo ile birebir baştan yazıyorsunuz, üstüne de aslı gibidir damgası basıp o sureti dosyaya koyuyorsunuz. Düşünün ki, bunu yapacağınız her hukuki işlem için ve her müvekkil için tekrar ediyorsunuz.

Veya diyelim ki bir kitapta güzel bir içtihat buldunuz ve mahkemeye sunmak istiyorsunuz, nasıl yapacaksınız? Oturup kitap sayfasını daktiloda yazıyorsunuz, altına kitabın yazarını, adını, baskı tarihini, sayfa numarasını yazıp bu örneği dosyanıza sunuyorsunuz.

Keza eski avukatların örnek kararlar, hatırlamak istedikleri içtihatlar, çalışma notları gibi kişisel dosyaları hep elle ya da daktilo ile yaptıklarını gördüm. Örneğin bugün bizim bir dergide okuyup saklamak için fotokopisini çektiğimiz ya da internette görüp yazıcıdan bastırdığımız karar, makale, içtihat vs. notları eski hukukçular oturup bir kağıda daktilo ile ya da elle tek tek yazıp, bunları dosyalıyorlarmış.

Üstadlarımıza saygılarımızla..