Mesajı Okuyun
Old 14-10-2010, 11:49   #5
denipre

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan denipre
İlginiz için teşekkürler.Borçlu için sorun yok.İcra kefili anlamında kefilin sürelerden feragat etmesi halinde taahhüdün geçerli olacağına dair yargıtay kararı olduğunu anımsıyorum.Kararı araştırıp ekleyeceğim .Taahhüdü incelerseniz icra emrini tebliğ alıp kefilin sürelerden vazgeçtiği ortada.Talimat haczi sözkonusu değil. Kefili bir daha icra dairesine getirmenin güçlüğü nazara alındığında tek tutanakla halletmek zorundayım.Saygılar

Aşağıdaki kararın alıntı yaptığım kısmına dikkat:
davacı şirket aleyhine ise icra zaptındaki beyanına dayalı olarak örnek 53 icra emri gönderildiği gözetildiğinde;

Cümleden anlaşılan icra kefilinin kendi beyanı ile icra emrini tebliğ aldığını belirttiği anlaşılıyor.Saygılar

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ


Esas No.
1997/5792
Karar No.
1997/10677
Tarihi
15.12.1997


İLGİLİ MEVZUAT
818-BORÇLAR KANUNU/483
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/38


KAVRAMLAR
ŞEKİL
İCRA KEFALETİNİN ŞEKLİ
KEFALETİN GEÇERLİLİK ŞEKLİ


ÖZET
İCRA KEFALETİNİN ŞEKLİ HAKKINDA İCRA İFLAS KANUNUNDA ÖZEL BİR HÜKÜM BULUNMADIĞINDAN, BORÇLAR KANUNUN 483 VE TAKİP EDEN MADDELERİ HÜKÜMLERİ GÖZETİLDİĞİNDE, YAZILI ŞEKİLDE OLMASI VE KEFALET TAAHHÜDÜNÜN ALTINDA KEFİLİN İMZASININ BULUNMASI YETERLİDİR.


DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, Ömer Gülhan tarafından davalı lehine keşide edilen 150.000.000.- TL.’lık bir çeke dayalı olarak davalının keşideci aleyhine ihtiyati haciz kararı aldığını; bunu ise müvekkili davacı şirketin işyerinde infaza giriştiğini; bu infazın fiilen davacı müvekkili şirkete yönelik olarak gerçekleştirilmeye çalışılmasının baskısı altında şirket temsilcisinin şirketle alakası bulunmayan borcu kabul edip 50.000.000.- TL.’lık bölümünü peşinen ödemek ve bakiyesi hakkında da taahhütte bulunmak mecburiyetinde kaldığını; ihtiyati haczin icra takibine dönüştürülmesi ile davacı müvekkiline örnek 53 icra emri gönderildiğini; davalıya borçlu olanın davacı şirket olmaması nedeniyle icra emri tebliğinin doğru olmadığını; kaldı ki borcun, asıl borçlu Ömer Gülhan tarafından ödendiğini belirterek; davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı; davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

İ.İ.K.nun 38. maddesi hükümleri icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükmünde olduğunu ve ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğunu düzenlemektedir. Amacı, icra takibine konu edilen ve anında ödenemeyen bir borcun üçüncü kişi ( icra kefili ) tarafından ödenmesini sağlamaya yöneliktir. İcra kefaletinin şekli hakkında İİK’nda özel bir hüküm bulunmadığından, BK.nun 483 ve takip eden maddeleri hükümleri gözetildiğinde, yazılı şekilde olması ve kefalet taahhüdünün altında kefilin imzasının bulunması yeterlidir.

İcra dosyası içindeki icra zaptında imzası bulunan Sıtkı Ayanoğlu’nun davacı şirketi temsile yetkili bulunduğu tartışmasız olup, ihtiyati haciz kararının, takip konusu çekin keşidecisi durumunda olan Ömer Gülhan aleyhine alınıp uygulandığı ve takibin de adı geçen aleyhine yapılıp ödeme emri gönderildiği, davacı şirket aleyhine ise icra zaptındaki beyanına dayalı olarak örnek 53 icra emri gönderildiği gözetildiğinde; davacı şirket temsilcisinin icra zaptına dercolunan, borcun kabul edildiğine ve peşin ödediği 50.000.000.- TL.’nın dışında kalan kısmı belirlenen vadede ödeyeceğine ilişkin beyanının; davacı şirketi bağlayacağı ve sonuç olarak icra kefaleti niteliğinde olduğu kuşkusuzdur.

Bu durumda mahkemece davanın reddi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle kabulünde isabet görülmeyip davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.