Mesajı Okuyun
Old 23-08-2012, 11:35   #94
avmurat

 
Varsayılan Aleyhe Bİr Karar (kendİ Dosyam)

T.C.
ANKARA
7. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2011/2187
KARAR NO : 2012/1680
DAVACI :
VEKİLİ : AV.
DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI /ANKARA
VEKİLİ : AV.
DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, Emekli Sandığına tâbi olarak geçen hizmet süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesi talebiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali ile işlem nedeniyle ödenmeyen ikramiye tutarının hesaplanarak yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
S AVUNMA NIN ÖZETİ : Dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Ankara Yedinci İdare Mahkemesi Hâkimliğince, uyuşmazlık konusu miktarın her halükârda tek hâkim sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, dava dosyası tek hâkim tarafından incelenerek işin gereği düşünüldü:
Farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetleri bulunan bireylerin hizmetleri 2829 sayılı Kanunla birleştirilerek emeklilik işlemi yapılmakla birlikte, anılan Kanunun 12. maddesinde yer alan " Son defa T.C. Emekli Sandığına tâbi görevlerden emekliye ayrılan ve " ibaresi gereği son defa Emekli Sandığına tabi bir kurumdan emekli olmayanlara emekli ikramiyesi ödemesi yapılmamaktaydı. Söz konusu ibare, 05/06/2009 tarih ve 27249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05/02/2009 gün ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararı ile iptal edilmiş, 19/06/2010 gün ve 27616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve 01/06/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 5997 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesi ile 5434 sayılı Kanun'un 89'uncu maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek " Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve" ibaresi ile 2829 sayılı Kanunun 12. maddesinde yer alan ve Anayasa Mahkemesince iptal edilen hüküm yeniden getirilmiştir. Anılan ibare de, 09/07/2011 gün ve 27989 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve E: 2010/81, K: 2011/78 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bunun üzerine, doğan hukukî boşluk 26/01/2012 gün ve 28185 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 6270 sayılı Kanun ile doldurulmuştur. A nayasa Mahkemesinin 2829 sayılı Kanun'un 12'nci maddesi ile ilgili verdiği iptal kararının gerekçelerine uygun olarak hazırlanan 6270 sayılı Kanun'un 1'inci maddesi ile 5434 sayılı Kanun'un 89'uncu maddesi tümden değiştirilmiş ve Emekli Sandığına tabi hizmetler için ikramiyesi ödenmesi 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartına bağlanmıştır. Ayrıca 6270 sayılı Kanun'un 2'nci maddesi ile 5434 sayılı Kanun'a eklenen geçici 223'üncü maddede, bu maddenin yürürlük tarihinden önce, mülga 2829 sayılı Kanun'un 8'inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malûllük aylığı bağlananlar ile ölenlerin hak sahiplerine, varsa açtıkları davalardan vazgeçmeleri ve bu Kanunun 89'uncu maddesindeki şartların varlığı hâlinde aynı esas ve usûller çerçevesinde emekli ikramiyesi ödeneceği, davalardan vazgeçilmesi hâlinde, mahkemelerce Sosyal Güvenlik Kurumu lehine hükmedilecek vekâlet ücretlerinin Kurumca tahsil edilmeyeceği belirtilmiştir. 6270 sayılı Kanun'un atıfta bulunduğu mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun hâlen yürürlükte bulunan 14'üncü maddesinin 5. fıkrasında, 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hâllerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceği, bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılacağı hükmüne yer verilmiş; 16'ncı maddesinde, işçi tarafından; 17'nci maddesinin II numaralı bendinde ise, işveren tarafından sözleşmenin haklı fesih koşulları düzenlenmiştir. 1475 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bendi ekleyen ve kendi isteği ile işten ayrılan işçilere kıdem tazminatı alma hakkı getiren 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 45'inci maddesi, 08/09/1999 gün ve 23810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, Emekli Sandığına tâbi bir kurumda görev yapmakta iken, 4447 sayılı Kanun'un 45'inci maddesinin yürürlüğe girdiği 08/09/1999 tarihinde önce bu görevinden istifa ederek ayrıldığı, bundan sonra başka bir sosyal güvenlik kurumuna tâbi olarak yaptığı hizmetleri 2829 sayılı Kanun hükümleri uyarınca birleştirmek suretiyle emekliye ayrıldığı, son defa Emekli Sandığına tâbi bir görevde iken emekliye ayrılmadığı gerekçesiyle Emekli Sandığına tâbi hizmet süreleri için ikramiyesinin ödenmediği, Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen kararları uyarınca ikramiyesinin ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda aktarılan yasal sürecin birlikte değerlendirilmesinden; Anayasa Mahkemesince 2829 sayılı Kanun'un 12'nci maddesinde yer verilen ibarenin iptali ile doğan hukukî boşluğun 5997 sayılı Kanun ile aynı yönde düzenleme yapılmak suretiyle doldurulduğu, bu Kanun hükmünün de yargı kararının gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, son verilen Anayasa Mahkemesi kararı ile ortaya çıkan hukukî boşluğun da 6270 sayılı Kanun ile doldurulduğu, dolayısıyla 6270 sayılı Kanun'un yürürlüğünden önce idareye başvurularak işlem tesis ettirilmiş olsa da, hukukî boşluğun doldurulması amacıyla yürürlüğe konulan 6270 sayılı Kanun'un uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gerektiği, esasen ortada malî bir hak kapsamında ödeme yapılmasını gerektiren yasal düzenleme olmadan ikramiye ödenmesinin mümkün bulunmadığı, bu yüzden eldeki davanın 6270 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümünün yasal bir zorunluluk olduğu sonucuna varılmaktadır.
6270 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye göre; son defa Emekli Sandığına tâbi görevde bulunmakta iken emekliye ayrılma koşulu kaldırılmış ise de, Emekli Sandığına tâbi görevden ayrılan herkese değil, eşitlik ilkesine uygun olarak sadece 1475 sayılı Kanun'a göre kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde görevden ayrılanlara ikramiye ödenmesi imkânı getirilmiştir. 1475 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinde kıdem tazminatına ha k kazandıracak şekilde iş sözleşmesinin sona erme hâlleri, a- İşveren tarafından haksız fesih, b- İşçi tarafından haklı fesih, c- Muvazzaf askerlik hizmeti sebebiyle fesih, d- Bağlı bulunulan sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık, emeklilik veya malûllük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla fesih, e- Kadın işçi tarafından evlilik tarihinden itibaren bir yıl içerisinde fesih ve f- İşçinin ölümü nedeniyle sona erme durumları ile sınırlandırılmış iken, 08/09/1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun'un 45'inci maddesi ile, kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erme hâllerine bir de, " 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle fesih " durumu eklenmiştir.
Buna göre; 5434 sayılı Kanun kapsamındaki Emekli Sandığına tâbi görevinden kendi isteği ile (istifa ederek) ayrılanlardan; 08/09/1999 tarihinden önce çalışmaya başlayanların, 506 sayılı Kanun'un geçici 81'inci maddesinde öngörülen en az onbeş yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısını; 08/09/1999 tarihinden sonra çalışmaya başlayanların ise, 506 sayılı Kanun'un 60'ncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen en az yirmibeş yıllık sigortalılık süresi ve 4500 prim ödeme gün sayısı veya sigortalılık süresi aranmaksızın sadece 7000 prim ödeme gün sayısı koşullarını yerine getirenlere emekli ikramiyesi ödenmesi mümkündür. Ancak; bu imkânı getiren 4447 sayılı Kanun'un 45'inci maddesi 08/09/1999 tarihinde yürürlüğe girdiğinden; Emekli Sandığına tâbi bir görevde iken anılan tarihten önce istifa edenlerin yukarıdaki koşullara sahip olsa bile ikramiye hakkından yararlandırılması mümkün gözükmemektedir.
Dava konusu olayda; davacının, Emekli Sandığına tâbi görevinden 08/09/1999 tarihinden önce kendi isteğiyle (istifa ederek) ayrıldığı sabit ve ihtilâfsız olduğundan; 6270 sayılı Kanunun atıfta bulunduğu 1475 sayılı Kanunun 14'üncü maddesinde değişiklik yapan 4447 sayılı Kanunun 45'inci maddesinden yararlandırılmasına olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda; Emekli Sandığına tâbi hizmet süreleri için ikramiye ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiş olup; bu yüzden ikramiye tutarının hesaplanarak yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine , aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 600,00- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idare y e verilmesine, artan posta ücretinin iste m i h â linde davacı y a iadesine, kararın tebliğin i izleyen gün den itibaren ( 30 ) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere ,18/06/2012 tarihinde karar verildi.