Mesajı Okuyun
Old 23-05-2011, 08:47   #87
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Diğer meslektaşların da faydalanabilmesi için kararın tam metnini yayınlıyorum.

T.C. YARGITAY

21.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/11380
Karar: 2011/1389
Karar Tarihi: 21.02.2011


YAŞLILIK AYLIĞININ TESPİTİ İSTEMİ - BAKANLAR KURULU KARARININ HUKUKİ NİTELİĞİ - KAZANILMIŞ HAKTAN SÖZ EDİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI - DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN YÖNELDİĞİ BELİRSİZ SAYIDAKİ KİŞİLERİ HEDEF ALMA ÖZELLİĞİNİN SOMUTLAŞARAK BİREYSEL İŞLEME DÖNÜŞMESİ GEREĞİ


ÖZET:
Bakanlar Kurulu Kararı düzenleyici bir işlemdir. Bu tür bir düzenleyici işlemin yürürlüğe girdikten bir süre sonra baştan itibaren kaldırılması durumunda yürürlükte kaldığı sürede davacı yararına kapanılmış hak oluşturup oluşturmayacağı konusunda öğreti ve yerleşik yargısal uygulamadaki görüş, bu durumda kazanılmış hak için yürürlükten, kalkan önceki objektif hukuk kuralının ilgilisi olan kipi hakkında uygulanmış ve kişiselleşmiş olmasının gerekeceği yönündedir. Başka bir deyişle kazanılmış haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni düzenlemeden önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması veya düzenleyici işlemin başlangıçta yöneldiği belirsiz sayıdaki kişileri hedef alma özelliği somutlaşarak bireysel işleme dönüşmesi gerekir. Dava konusu olayda, somadan yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlük tarihinden itibaren ortadan kaldırılan 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının davacı açısından kişiselleştiğini gösteren bir işlem yapıldığına ilişkin bir belge dosyada bulunmadığı halde mahkemece de bu yönde bir araştırma da yapılmadan, davacı yararına kazanılmış hakkın doğduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.

(1086 S. K. m. 435) (4447 S. K. m. 16, 24, Geç. m. 4) (5565 S. K. m. 30) (1479 S. K. m. 36) (506 S. K. Ek m. 38) (Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur Tarafından Ödenen Gelir ve Aylıklara İlişkin Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar m. 1) (506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 Sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Gelir Ve Aylık Alanlara Sosyal Destek Ödemesi Yapılmasına İlişkin Karar m. 11, 12) (2007 Yılı Gelir ve Aylık Artışları Hakkında Genelge m. A. Gelir Ve Aylıkların Artırılması)

Dava: Davacı, dava tarihindeki yaşlılık aylığının 800.00 TL. olduğunun tespitine, 2000 yılı Ocak ayından itibaren eksik ödenen yaşlılık aylığı ile faiz alacağının Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekilince durulmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H. C. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin durulmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Davacı, 4447 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak çıkarılan 01.11.2002 tarihinde yürürlüğe giren 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2002 yılı Aralık ayı maaşının % 3,25 oranında, 5565 sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 30. maddesinin 6. bendine göre de maaşının % 1,33 oranı yerine % 3,58 oranında artırılmak suretiyle hesaplanması gerektiğini ileri sürerek; dava tarihindeki yaşlılık aylığının 800.00 TL. olduğunun tespitini, 2003 Ocak ayından itibaren eksik ödenen yaşlılık aylığı için fazla hakkını saklı tutarak 1.100,00-TL aylık farkı ve eksik ödenen tutarların ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işletilecek faizi içinde 400,00 TL. faiz alacağın davalıdan tahsilini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının yaşlılık aylığının 771,96 TL. olması gerektiğinin tespitine, taleple bağlı kalınarak 2003 yılı Ocak ayından dava tarihine kadar eksik ödenen yaşlılık aylıklarından doğan 1.100 TL alacağın 22.3.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacıya 15.1.1993 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa hükümlerine göre yaşlılık aylığı bağlandığı, davacıya yapılan aylık ödemelerinin Kurumca bildirildiği ve dava tarihindeki ödenen aylığının 709,33 TL. olduğu, anlaşılmaktadır.

Davacının yaşlılık aylığının artırılması konusundaki uyuşmazlığın yasal dayanaklarından biri olan 8.9.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Yasanın geçici 4. maddesinde; bu kanunun 24. maddesinin yürürlüğe gireceği tarihe kadar, bu kanunun 16. maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen ek 38 inci maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan gelir ve aylık almakta olanlara yapılan ödemeler ile 29. maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 36. maddesinin son fıkrasına göre Bağ-Kur tarafından ödenen aylıklarda dönem sonuna kadar yapılan artış oranının, aynı dönemin başında memur aylıklarında yapılan ortalama artış oranının altında kalması halinde, söz konusu ödemeleri aradaki fark kadar artırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu bildirilmiş ve bu yetki yasasına dayanılarak çıkarılan 3.11.2002 tarihinde yürürlüğe giren 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararında <4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 4. maddesine göre; 506 sayılı Kanunun ek 38. maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumundan gelir, emekli ve diğer aylık almakta olanlara yapılan ödemeler ve 1479 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin son fıkrasına göre Bağ-Kur tarafından ödenen emekli ve diğer aylıklarda 1/1/2002-31/12/2002 tarihleri arasında yapılan artış oranı ile aynı dönemde memur aylıklarında yapılan artış oranından kaynaklanacak fark Aralık ayında hesaplanarak, söz konusu aylık ve ödemelere yansıtılacağı> karar bağlanmış ise de <bu karar> 17.1.2003 tarihinde yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 11. ve 12. maddeleri ile 1.11.2002 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılarak, 506 ve 2925 sayılı Yasalara göre gelir ve aylık alanlar için sosyal destek ödemesi öngören yeni bir düzenleme getirmiş ve bu düzenlemede kararın 11. maddesinde belirtildiği üzere 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Somut olayda uyuşmazlık 1.11.2002 tarihinde yürürlüğe giren 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurul Kararının 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile baştan itibaren yürürlükten kaldırılmasına rağmen kararın yürürlükte olduğu 1.11.2002 - 1.1.2003 tarihleri arasındaki süre itibariyle davacı yararına uygulanıp Aralık 2002 maaşının bu karar uyarınca artırılıp artırılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Bakanlar Kurulu Kararı düzenleyici bir işlemdir. Bu tür bir düzenleyici işlemin yürürlüğe girdikten bir süre sonra baştan itibaren kaldırılması durumunda yürürlükte kaldığı sürede davacı yararına kazanılmış hak oluşturup oluşturmayacağı konusunda öğreti ve yerleşik yargısal uygulamadaki görüş, bu durumda kazanılmış hak için yürürlükten, kalkan önceki objektif hukuk kuralının ilgilisi olan kişi hakkında uygulanmış ve kişiselleşmiş olmasının gerekeceği yönündedir. Başka bir deyişle kazanılmış haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni düzenlemeden önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması veya düzenleyici işlemin başlangıçta yöneldiği belirsiz sayıdaki kişileri hedef alma özelliği somutlaşarak bireysel işleme dönüşmesi gerekir. Dava konusu olayda, somadan yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlük tarihinden itibaren ortadan kaldırılan 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının davacı açısından kişiselleştiğini gösteren bir işlem yapıldığına ilişkin bir belge dosyada bulunmadığı halde mahkemece de bu yönde bir araştırma da yapılmadan, davacı yararına kazanılmış hakkın doğduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.

Davacının bu istemi yönünden mahkemenin kabulüne göre de; yapılan bilirkişi incelemesinde maaşın artığına esas alınan oranın belirlenmesinde de resmi kurum ve kuruluşlardan 1.1.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığı iştirakçilerine ve 506 sayılı Yasaya tabi aylık alanların maaşlarına yapılan kümülatif artış oranının sorulması yerine denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi yerinde olmamıştır.

Davacının yaşlılık aylığının artırılması konusundaki uyuşmazlığın yasal dayanaklarından ikincisi olan 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5565 sayılı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 30. maddesinin 6. fıkrasında; <506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre gelir ve/veya aylık ödenenlere, bu kanunlar gereğince ödenmekte olan gelir ve/veya aylık tutarlarında (506 sayılı Kanuna göre gelir ve/veya aylık ödenenlerin bu kanunun geçici 76. maddesine göre yapılan telafi edici ödemeler dahil), 2006 yılı için 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanuna göre yapılan yıllık kümülatif artış oranı ile aynı dönemde memur aylıklarında katsayıların yükseltilmesi suretiyle yapılan kümülatif artış oranı arasındaki farkı telafi edecek şekilde hesaplanacak fark tutarları 2006 yılı Temmuz-Aralık ayları ödeme dönemleriyle sınırlı olmak üzere bir defada ayrıca ödenir. 2006 yılı ikinci altı aylık döneminde altı aydan daha az süreyle gelir ve/veya aylık almış olanlara yapılacak ödemelerde fiilen yararlanılan gelir ve/veya aylık ödeme dönemi sayısı dikkate alınır. Bu şekilde yapılacak ödemenin bir aylık tutarının 2006 yılı Aralık ayı ödeme dönemi gelir ve/veya aylık tutarına ilave edilmesi sonucunda bulunacak tutar, 2007 Ocak ayı ödeme döneminde yapılacak artışlara esas alır.> şeklinde düzenleme getirildiği ve Kurum’un 29.1.2007 tarih 2007/8 sayılı Genelgesinde bu yasal düzenleme dikkate alınarak 2006 yılı memur aylıklarında kat sayı yükseltilmesi nedeniyle kümülatif artış % 7,5 oranında gerçekleşmesine rağmen aynı dönemde 5454 sayılı Yasaya göre 506 ve 2925 sayılı Yasalara göre ödenen gelir ve aylıklardaki kümülatif artış oranı % 6,09 oranında gerçekleştiği aradaki farkın kapatılması için % 1,33 oranında artış yapılmasının öngörüldüğü ve somut olayda davacının yaşlılık aylığının da % 1,33 oranında artırıldığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı halde bilirkişinin hesabına göre bu artış oranı farkının %3,58 olduğu kabul edilerek sonuca gidildiğinden mahkemece resmi kurumlardan bu kümülatif artış oranlarının açıkça kaç olduğunun sorulup aylığa yansıtılacak fark oranın belirlenmesi gerekirken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuştur.

Yapılacak iş; 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararının davacı hakkında bireysel bir işleme dönüşüp dönüşmediği bu karar ile davacının somut bir hak elde edip etmediği araştırılıp Kurum’dan sorulduktan sonra verilecek yanıta ve hukuksal duruma göre kazanılmış hakkın doğup doğmadığının belirlenmesi, 5565 sayılı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 30. maddesinin 6. fıkrasının da öngörülen yıllık kümülatif artış oranlarını ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan (TUİK, Maliye, Emekli Sandığı gibi) sormak, Kurum’un bu yasaya dayanarak çıkardığı 2007/8 sayılı Genelgedeki % 1,33 fark artış oranı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen % 3,58 fark oranın neden çelişkili olduğu da bilirkişiye açıklattırmak suretiyle, davacının aylığında bu yasa uyarınca uygulanması gereken artışın yapılıp varsa eksik kısmının belirlenmesi için hukukçu, aktüerya ve sosyal güvenlik uzmanından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor almak suretiyle sonuca gitmektir.

Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINA AŞAĞIDA YER VERİYORUZ.

T.C.
ANKARA
17. İŞ MAHKEMESİ

ESAS NO: 2009/245
KARAR NO: 2009/555
KARAR TARİHİ: 20.05.2009

İDDİA: Davacı vekili; müvekkilinin Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı almakta olduğunu, aylık yaşlılık gelirinin 709,33 YTL. olduğunu, davacının yaşlılık aylığının eksik ödendiğini, 4447 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde memur aylıklarında yapılan ortalama artış oranının altında kalması halinde aradaki fark kadar Kurum’dan aylık alanların aylıklarını arttırmaya Bakanlar Kurulu'nun yetkili olduğunu, 01.11.2002 tarihli 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararında da 2002 yılında bu farkın Aralık ayında hesaplanarak Kurum’dan aylık alanlara yansıtılacağının belirtildiğini, söz konusu kararnamenin her ne kadar 4784 sayılı Kanuna istinaden çıkarılan 17.01.2003 tarihli 2003/5146 sayılı karar ile yürürlükten kaldırılmış ise de 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 2002 yılı Aralık ayı itibarıyla yürürlükte olduğunu, 2002 yılında işçi emeklilerine nazaran memur emeklileri lehine % 3.25 oranında bir fark bulunduğunu, davalı Kurum’un bu farkı davacının aylığına yansıtmayarak eksik ödeme yaptığını, ayrıca 5565 sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 30.md.'nin 6. bendinde SSK'dan aylık almakta olanlara 2006 yılı için 5454 sayılı Kanun'a göre yapılan yıllık kümülatif artış oranı ile aynı dönemde memur aylıklarında katsayıların yükseltilmesi suretiyle yapılan kümülatif artış oranı arasındaki farkı telafi eden fark tutarlarının 2006 Temmuz - Aralık ayları ödeme dönemleri ile sınırlı olmak üzere bir defada ayrıca ödeneceği ve bunun 2006 yılı Aralık ayı tutarına ilave edileceğinin belirtildiğini, SSK'nın 2007 yılı aylıklarını belirlediği 2007/8 sayılı Genelgesi'nde 2006 yılı enflasyon farkını 1.33 kabul ettiğini, halbuki bunun 3.53 olduğunu, bu yıl içerisinde memurlara kümülatifte yapılan artış % 9.67 olurken, isçi emeklilerine kümülatifte yapılan artışın % 6,09 olduğunu, bu durumda, ikisi arasında % 3.58 fark oluştuğunu, halbuki Kurum'un yaşlılık aylığına ilave % 1.33 oranında artış yaptığını, bu durumda davacının 2006 yılı Aralık ayı emekli aylığının % 2.25 eksik olarak belirlendiğini ve dolayısıyla müvekkiline eksik ödeme yapıldığı iddiasıyla; davacının dava tarihindeki yaşlılık aylığının 800 YTL. olarak tespitini, 2003 yılı Ocak ayından itibaren eksik ödenen yaşlılık aylığı için 1.100 YTL. ve 400 YTL. de faiz olmak üzere, bu şekilde toplam 1500 YTL. alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı Kurum vekili; 4447 sayılı Kanunla Kurum'dan aylık alanların katsayı ve gösterge sisteminin değiştirildiği, Kanunun 16. maddesi ile aylıkların DİE tarafından açıklanan TÜFE kadar arttırılarak ödenmesinin öngörüldüğü, bunun yürürlük tarihinin kanunun yayımını takıp eden yılbaşı olacağı, uygulamaya ilk olarak 2000 yılı Ocak ayında başlandığı, bu konuda eksik ödeme yapıldığından bahisle davalar açıldığı, bu davaların sonuçlarına uyulduğu, bu konunun Yönetim Kurulu'nda görüşüldüğü, Kanun'un yürürlük tarihi ile ödeme dönemi arasında kalan sürenin eksik ödendiği kanaatine varıldığı, bu nedenle özel sektörden emekli olanlara 2000 yılı Ocak ayı için 19-23 günlük, kamu sektöründen emekli olanlara da 4-8 günlük TÜFE farklarının 2002/Ağustos ayında yasal faizi ile birlikte ödendiğini, daha sonra yapılan değerlendirmede kamu sektöründen emekli olanlara 14 günlük TÜFE farklarının da ödenmesinin kararlaştırıldığını ve bunun uygulandığını, bir kısım davalarda düzenlenen bilirkişi raporları ile TÜFE farkı ödenmesinde mükerrer ödemeye yol açıldığı, bu konuda münferit yargı kararları bulunduğu, son olarak Yargıtay 10. ve 21. H.D.'nce Kurum aleyhine verilen kararların bozulduğunu, yargı sürecinin Kurumca takip edildiğini ve sonucuna göre işlem yapılacağını; 5454 sayılı Kanunla aylıkların 2006 Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde % 3 arttırılması ile gelir ve aylıkların miktarına göre her ay belli bir oranda ek ödeme yapılmasının öngörüldüğünü, buna göre de 2006 yılı Ocak ayı döneminden itibaren % 3, 2006 yılı Temmuz ayı ödeme döneminden itibaren de bir önceki aya göre % 3 oranında arttırılarak ödendiğini, ayrıca 5565 sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile de 01.01.2007 tarihinden önce bağlanmış gelir ve aylıkların Ocak döneminde % 5 oranında, Temmuz ayı ödeme döneminde geçerli olmak üzere de 2007 yılının birinci 6 aylık dönemi için TÜİK'çe açıklanan en son temel yıllık tüketici fiyatları genel endeksindeki değişim oranı kadar arttırılarak ödeneceğinin öngörüldüğü, Kurumlarınca yapılan işlemlerde yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.

DAVA: Dava yaşlılık aylığı tespiti ve bundan doğan alacağın ödenmesi istemli davadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Duruşma aşamasında tarafların beyanı alınmış, delilleri sorulmuş, davacı işçiye ait SSK sicil dosyası SSK ihtiyarlık sigorta müdürlüğünden getirtilmiş olup, yapılan incelemede davacının müvekkilinin Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan yaşlılık aylığı almakta olduğunu aylık yaşlılık gelirinin 709,33 TL olduğunu, yaşlılık aylığının eksik ödendiğini 4447 sayılı Kanunun 4. maddesinde memur aylıklarında yapılan ortalama artış oranının altında kalması halinde aradaki fark kadar kurumdan aylık alanların aylıklarını arttırmaya bakanlar kurulunun yetkili olduğunu, 1.11.2002 tarihli 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararında 2002 yılında bu farkın aralık ayında hesaplanarak kurumdan aylık alanlara yansıtılacağının belirtildiği, söz konusu kararnamenin her ne kadar 4784 sayılı Kanuna istinaden çıkarılan 17.1.2003 tarihli 2003/5146 sayılı karar ile yürürlükten kaldırılmış ise de 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 2002 yılı aralık ayı itibari ile yürürlükte olduğu, 2002 yılında işçi emeklilerine nazaran memur emeklileri lehine %3,25 oranında bir fark bulunduğunu, davalı kurumun bu farkın davacının aylığına yansıtmayarak eksik ödeme yaptığını, ayrıca 5565 sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 30. maddesinin 6. bendinde SSK’dan aylık almakta olanlara 2006 yılı için 5454 sayılı Kanuna göre yapılan yıllık kümülatif artış oranı ile birlikte aynı dönemde memur aylıklarında kat sayıların yükseltilmesi suretiyle yapılan kümülatif artış oranı arasındaki farkı telafi eden fark tutarlarının 2006 yılı Temmuz - Aralık ayları ödeme dönemleri ile sınırlı olmak üzere bir defada ayrıca ödeneceği ve bunun 2006 yılı Aralık ayı tutarına ilave edileceğinin belirtildiği SSK’nın 2007 yılı aylıklarını belirlediği 2007/8 sayılı genelgesinde 2006 yılı enflasyon farkını 1,33 kabul ettiğini, halbuki bunun 3,53 olduğunu, bu yıl içerisinde memurlara kümülatifte yapılan artış % 9,67 olurken işçi emeklilerine kümülatifte yapılan artışın % 6,09 olduğunu, bu durumda ikisi arasında % 3,58 fark oluştuğunu, halbuki kurumun yaşlılık aylığına ilave 1,33 oranında artış yaptığını bu durumda davacının 2006 yılı Aralık ayı emekli aylığının % 2,25 eksik olarak belirlendiğini, ve dolayısıyla müvekkiline eksik ödeme yapıldığı iddiası ile bu eksik ödemenin müvekkiline ödenmesini istemiştir.

Davalı SGK kurumu ise yapılan işlemlerde yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, davanın hukuki mesnettin yoksun olduğunu bu nedenle davanın reddini talep etmiştir. Böylece davanın yaşlılık aylığının tespiti ve bundan doğan alacağın ödenmesi istemli bir dava olduğu tespit edilmiştir.

Mahkememizce önce taraf vekillerinin beyanları alınmış, deliller sorulmuş olup, bu meyanda taraf vekilleri beyan ve delil dilekçelerini sunmuş, haklılıklarına ilişkin argümanlarını ortaya koymuşlardır. Davalı vekili cevap dilekçesinde 4447 sayılı Kanunla kurumdan aylık alanların katsayı ve gösterge sisteminin değiştirildiğini kanunun 16. maddesi ile aylıkların DİE tarafından açıklanan TÜFE kadar arttırılarak ödenmesinin öngörüldüğünü, bunun yürürlük tarihinin kanunun yayımını takip eden yılbaşı olacağı uygulamaya ilk olarak 2007 yılı ocak ayında başlandığı bu konuda eksik ödeme yapıldığından bahisle davalar açıldığı bu davaların sonuçlarına uyulduğu bu konunun yönetim kurulunda görüşüldüğü kanunun yürürlük tarihi ile ödeme dönemi arasında kalan sürenin eksik ödendiği kanaatine varıldığı bu nedenle özel sektörden emekli olanlara 2000 yılı ocak ayı için 19-23 günlük, kamu sektöründen emekli olanlara 4-8 günlük TÜFE farklarının 2002 yılı Ağustos ayında yasal faizi ile birlikte ödendiğini daha sonra yapılan değerlendirmede kamu sektöründen emekli olanlara 14 günlük TÜFE farklarının da ödenmesinin kararlaştırıldığını ve bunun uygulandığını bir kısım davalarda düzenlenen bilirkişi raporları ile TÜFE farkı ödemesinde mükerrer ödemeye yol açıldığı bu konuda münferit yargı kararları bulunduğu, son olarak Yargıtay 10 ve 21. Hukuk Dairesi’nce kurum aleyhine verilen kararların bozulduğunu, kurumca yargı sürecinin takip edildiğini ve sonucuna göre işlem yapılacağını belirtmiş olup, davalı kurumun tüfe farklarının 2000 yılı Ocak ayından itibaren kurumdan gelir ve aylık almakta olanlara uygulanması konusunu kapsayan ve muhtelif davalardan bahsetmiş olup, görülmekte olan dava ile davalı vekilinin belirtmiş olduğu bu davaların arasında birebir ilişki olmadığı anlaşılmıştır. Zira dava konusu edilen alacağın işçi ve memurun 31.12.2002 yılı maaşına verilen zamdan doğan farkın işçi emeklisine ödenmemesine ilişkin olup, davalı vekilinin cevap dilekçesinde belirttiği hususların 2000 yılı tüfe farklarından doğan uyuşmazlık olduğu ve görülen davamızla birebir ilişkili olmadığı anlaşılmıştır. 4447 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na eklenen ek 38. maddesinde bu kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar ile geçici 76. maddeye göre yapılan telafi edici ödemelerin her ay 1 önceki aya göre devlet istatistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi artış oranı kadar arttırılarak belirlenir denmektir. 4447 sayılı Kanunun geçici 4. maddesi ise bu kanunun 24. maddesi yürürlüğe gireceği tarihe kadar bu kanunun 16. maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen ek 38. maddesine göre sosyal sigortalar kurumundan gelir ve aylık almakta olanlara yapılan ödemelerle 29. madde ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 36. maddesinin son fıkrasına göre Bağ-Kur tarafından ödenen aylıklarda yapılan ortalama artış oranının altında kalması halinde söz konusu ödemeleri aradaki fark kadar arttırmaya bakanlar kurulu yetkilidir demektedir. Bakanlar Kurulu bu yetkiye istinaden 1.11.2002 tarih 24.923 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2002/4847 sayılı kararının 1. maddesinde 4447 sayılı Kanunun geçici 4. maddesine göre 506 sayılı Kanunun ek 38. maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan gelir, emekli ve diğer emekli aylığı almakta olanlara yapılan ödemelerde 1.1.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında yapılan artış oranı ile aynı dönemde memur aylıklarında yapılan artış oranından kaynaklanacak fark aralık ayında hesaplanarak söz konusu aylığın ödemelere yansıtılacağı öngörülmüştür. 15.1.2003 tarih 24994 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 4784 sayılı Kanunun 1. maddesinde de 506 sayılı Sosyal sigortalar Kanunu’na göre gelir veya aylık almakta olanlara 1.1.2003 - 31.12.2003 tarihleri arasında genel bütçeden karşılanmak üzere almakta olduğu aylık veya gelirlerine ilave olarak sosyal destek ödemesi yapılacağı ve sosyal destek ödemesinin miktarı ile usul ve esaslarını belirlemeye ve bu ödemeleri yukarıda sayılan kanunlar uyarınca aylık ve gelir tutarlarına göre aylar itibari ile farklılaştırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olacağı belirtilmiş olup, işte bu kanuna istinaden çıkarılan 2003/5146 sayılı bakanlar kurulu kararnamesinin eki kararının 11. maddesinde 30.10.2002 tarihli 2002/4748 sayılı bakanlar kurulu kararının yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir. Ancak 4447 sayılı Kanun ile 4784 sayılı Kanunla bakanlar kuruluna verilen yetkilerin kapsamı birbirinden farklıdır. Birincisi gelir ve aylıklar ve telafi edici ödemeler ile ilgili iken diğeri sosyal destek ödemelerini kapsamaktadır. Dolayısıyla 2003/5146 sayılı bakanlar kurulu kararnamesi ile 4447 sayılı Kanuna göre çıkarılan 2002/4847 sayılı kararnamenin alanına girilmektedir. Ayrıca 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesinin yürürlükte olduğu dönemi etkileyecek şekilde 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesinin geriye doğru yürütülmesi hukuka uygun bulunmamıştır. Zira 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile kazanılmış hak ortaya çıkmış olup, ahde vefa ilkesi söz konusudur. 2003/5146 sayılı bakanlar kurulu kararnamesinin 2002/4847 sayılı kararnameyi etkileyen kısımlarının dikkate alınmamasının kazanılmış haklara saygı ve ahde vefa ilkesinin bir gereği olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir. Dolayısıyla 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile 1.1.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında memur aylıklarına yapılan artış oranından kaynaklanan farkın Aralık ayında hesaplanarak aylık ve ödemelere yansıtılması gerektiği konusunda mahkememizde hukuki kanaat hasıl olmuş, gerekli hesaplama ve incelemelerin yapılması için dosya ilkin bilirkişi B. T.'a tevdii edilmiş olup, ancak bu bilirkişinin sosyal güvenlik kurumu baş müfettişi olarak görev yapması nedeniyle bilirkişiliğine daha sonra itiraz olmuş, mahkememizce de bu itiraz haklı görülerek bilirkişi olarak M. B. görevlendirilmiş, ancak bu bilirkişide vermiş olduğu dilekçede dava konusunun uzmanlık alanı dışında olduğunu belirterek dosyayı iade etmesi üzerine mahkememizce bilirkişi olarak E. Y. görevlendirilmiş ve gerekli hesaplamaları bu bilirkişi yapmıştır. Mahkememizce kazanılmış haklara saygı ve ahde vefa ilkesi de nazara alınarak davacının 4447 sayılı kanuna dayalı olarak çıkarılan 2002/4847 sayılı bakanlar kurulu kararnamesi ile bu alacağa hak kazandığı memur aylıklarındaki artış oranına göre bu farkın 2002 yılı aralık ayı verilerine göre davacının 2003 yılı ocak ayındaki yaşlılık aylığına yansıtılması konusunda tam bir hukuki ve vicdani kanaat hasıl olmuştur ve bilirkişide davacının alması gereken farkları en son mahkememize vermiş olduğu 4.3.2009 havale tarihli ek bilirkişi raporu ile ayrıntılı olarak hesaplamıştır. Ayrıca davacı 29.12.2006 tarih ve 26391 sayılı resmi gazetede yayınlanan 5565 sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 30. maddesinin 6. bendinde Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan aylık almakta olanlar için 2006 yılı 5454 sayılı Kanuna göre yapılan kümülatif artış oram ile birlikte aynı dönemde memur aylıklarında katsayıların artırılması ile yapılan kümülatif artış oranı arasındaki farkı telafi edecek şekilde hesaplanacak fark tutarları 2006 yılı Temmuz - Aralık ayları ödeme dönemleri sınırlı olmak üzere bir defada ayrıca ödenecek ve bu 2006 yılı Aralık ayı tutarına ilave edilecek dendiğinden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 2007 yılı gelir ve aylık artışları konulu 29.1.2007 tarih ve 2007/8 sayılı genelgesinin a bölümünde memur aylıklarındaki kümülatif artışın % 1,33 oranında fazla olduğu, belirtilmekte olup, bu genelge doğrultusunda davacının yaşlılık aylığında gerekli artışın yapılması gerektiği anlaşılmış, bilirkişinin hesaplamaya esas olmak üzere davacıya 1.1.2002 tarihinden 1.4.2007 tarihine kadar SSK tarafından ödenen yaşlılık aylıkları dökümlü olarak istenmiş, ayrıca 1.1.2002 tarihinden 1.4.2007 tarihine kadar gerek SSK gerekse emekli sandığına tabi olanların yaşlılık aylıklarında yapılan artışların tarih ve oranları sorulup buna göre bilirkişi E. Y. tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının dava tarihinde 709,31 TL olan yaşlılık aylığının 771,96 TL olması gerektiği, davacının 2003 yılı Ocak ayından dava tarihine kadar eksik ödenen yaşlılık aylığından doğan alacağının da 1.837,07 TL olduğu anlaşılmış bu döneme ilişkin davacının talebi 1.100 TL olduğundan taleple bağlı kalınmış, ayrıca hükmedilen miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,

Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,

Davacının yaşlılık aylığının 771,96 TL olması gerektiğinin tespitine,

Taleple bağlı kalınarak 2003 yılı Ocak ayından dava tarihine kadar eksik ödenen yaşlılık aylığından doğan alacak olan 1.100 TL.’nin dava tarihi olan 22.03.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Davalı kurum harçtan muaf olduğundan başvurma ve peşin harç toplamı 26,20 TL.’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Avukatlık ücret tarifesine göre 575,00 TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Avukatlık ücret tarifesine göre 575,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 230,10 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı nazara alınarak 153,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı 8 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 20.05.2009