Mesajı Okuyun
Old 09-01-2015, 13:10   #34
ersintoker

 
Varsayılan Umulmadık bir gün

Cemal Süreya bugün ölmüş,,, sisgrisi sabaha çıkıp gittim,,, hangi İstanbul’dandı unuttum,,, Balat’ı geçtim, Ayvansaray’ı döndüm, Edirnekapı’dan çıktım,,, Samatya’dan indim denize, yürüdüm, baktım Sarayburnu yoktu yerinde,,, Sirkeci’de bir kahvehane buldum, kaldırımdaki masasına çöktüm,,, biri çakıyla kazımış tahta masaya, okudum, “umulmadık bir gün olabilir bugün / bir çay söyle yağmurların kokusunda…” yağmur yoktu ama şair vardı yanımda…

Boğaz vapuruna atladım,,, Ortaköy, Arnavutköy, karşıda Kandilli, şimdi Bebek,,, Rumelihisarı’nı Orhan Veli’ye bıraktım, başında martı kuşları,,, canım Sarıyer’i çekti, vurdum yokuşu Tellibaba’ya, çay bahçesi boştu, baktım, Boğaz Karadeniz’i içine çekiyordu, bir büyük boşluk,,, bir derin nefes, sigaramın dumanı aktı gitti,,, “Şiir dünyayı değiştirmenin araçlarından biridir” demiş şair,,, ben bugünü değiştirebildim ancak,,, “insan, şiirle ‘yeri ve formülü’ bulacaktır. Şiir, insan bilincini daha ilerde bir yere atacak, insana yeni duyumlar, yeni nitelikler kazandıracaktır” deyip,,, sormuş şair sonra “Var mıdır böyle bir hayat?”,,, derin bir vadiye inmiş denizin ağzından başını kaldırdı Boğaziçi,,, karşıda Yoros kalesinden kocaman demir halkalarıyla bir zincir ağırlığınca, denize aktı,,, şairin yanıtı hazırdı, “Vardır böyle bir hayat. Olacaktır. Nerval’in çıldırmadığı, Mayakovski’nin kendine kıymadığı, Lorca’nın kurşuna dizilmediği bir hayat.”

Mavi bir şilep sokulup sessizliğe, üç çığlıkla selamladı İstanbul’u,,, Pülümür’den havalanmış güvercin, Kulaksız’daki mezar taşına kondu,,, oyalanmadan kanat vurup havalandı,,, gagasında şairin şiir kıpırtıları vardı “özgürlüğün geldiği gün / o gün ölmek yasak”,,, yüreğim karanfil kırmızısında açtı açacak,,, ve o gün uğrunda ölenler yeniden doğacak…