Mesajı Okuyun
Old 02-06-2007, 14:32   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadın/Erkek Ayrımsızlığı

--------------------------------------------------------------------------------

İnsanlığın tarihi gelişimi içinde kadın ve erkeklere doğa,coğrafya,kültür etkileri ile farklı toplumsal rollerin yüklendiğini,duygularımızı bir kenara bırakarak düşündüğümüzde tespit edebiliriz.

Türk kültüründe kadının yeri saygın ve pozitif iken,İslam etkisi ile gerilemiş ve bugünkü acıklı duruma gelmiştir. Bizim toplum olarak bütünselsorunumz,kadın erkek ayrımı değil de, devletimizin vatandaşlarına karşı anayasal görevleri olan sosyal,kültürel,eğitsel gelişimlerini gerçekleştirmeleri ve maddi/manevirefaha erişmeleri hususlarındaki görevlerini yapmamış,yapmamakta olması ve böylece vatandaşlarını maddi,manevi,kültürel sefalete terketmiş olmasından kaynaklanan daha global sorunlardır,düşüncesindeyim.

Bu anlamda kadın,erkek,genç,yaşlı,hepimizin bu sefalet sisteminden zarar gördüğümüzü,bunun önüne geçmekle ilgili vatandaşlar ve hukukçular olarak devletin bu eksik politikalırına karşı savaş vermek ve asıl sorunun kaynağını tespit ederek görünürdeki hedef olan erkeklerin de aslında bu düzenin mağduru olduğunu düşünerek iki mağdur arasında bir çekişme görüntüsü ve duygusu yaratarak, asıl sorumluları hedeften çıkarmak ve bu anlamda yanlış yolda mücadele vermek olacağına inandığım ;

Ayrıca,kadın-erkek ilişkilerinin ve dengesinin insani ve bireysel değerlerine kavuşmamış iki insanın eksik iletişim ve hatalı yetişmeden kaynaklı psikolojik bir gerçeklik olduğunu,insani eksiklerini,yukarıdaki gerek ve gerekçelerle,kadın erkek ayrımı yapmadan tespit ederek anlamak ve çözmenin daha tamam bir bakış açısından,daha sancısız bir çözüm sürecine götüreceğini ve ayrıca bu sorunları iki cinsinbirlikteliğine ve mutluluk hedefine giden yolda gereksiz v ezarar verebilecek bir görüntü yaratacağını ve gereksiz bir çekişme duygusu yaratacağını düşündüğüm için bugüne kadar kadın veya erkek bakış açılı sorun çözmeyi denemedim. Aksine bütünleyici,birbirimizi ve yaşamı anlama esasına dayalı,gerekirse tarihsel kaynaklı rollerimize sahip çıkarak, mantıklı ve gerekli,ancak aşağılayıcı olmamak kaydı ile toplumsal rollerimizden rahatsız olmayarak,uyumu ve huzuru yakalamayı uygun gördüm ve önerdim. Tabii,bir de kadını sürekli ezilen,.geride,yıpranan ve yıpratılan bir görüntü ile işlemek mağduriyetimizi artırıcı ve hiç layık olmadığımız bu düzeyi şeklen işlemek oluyor.

Oysa ki,bireysel gelişim ve sorumluluklarımıza insan olarak sahip çıkma ve kendimizi geliştirme,bizi yok etmeye çalışan süreçlere değil,varetmeye dayalı özgüven ve gücümüze vurgu yapmayı daha politik buluyorum. Bunu kendim öyle uyguladım ve içimdeki insanı büyütmeyi,özgüven ve özsaygımı,her türlü negatif etkiye direnerek korudum,geliştirdim ve mağduriyetlerimi değil,benliğimi işledim. Faydasını gördüm.

Av.Hatun Olguner

Not:Yazanın izni ile yayınlanmıştır.