Mesajı Okuyun
Old 24-07-2009, 15:54   #3
av. hamza nuh özer

 
Varsayılan

Sayın Burcu Birlik,

Mesajıma eklediğim Yargıtay kararları, kanun maddeleri ve milletler arası sözleşme hükümleri, sizi fikrinizden caydıracaktır düşüncesindeyim.

CMK 217/2 kapsamında, bir suçun kanuna uygun olarak elde edilmiş her türlü delille ispat edilmesi mümkündür.

Mağdurun beyanı da bir delildir. Mahkeme, sadece bu delili bile, mahkûmiyet kararı vermek için yeterli görebilir.

Ancak bu derece kolay bir suçlama ve mahkûmiyetle sizin de karşılaşabileceğiniz gerçeğini lütfen göz ardı etmeyin.

İyi çalışmalar.

Madde 6
Adil yargılanma hakkı
1.Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.
3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek;
e) Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak.

CMK 216
(1) Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanun temsilcisine verilir.
(2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanun temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da kanun temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir.
(3) Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir.

CMK 217
(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdan kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

CMK 223
(2) Beraat kararı;
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
Hallerinde verilir

“…Sanığın müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak için kendisine makul bir süre tanınması gerekir. Bu konuda karar verilmemesi sanığın savunma hakkını kısıtlar.
(5271 S. K. m. 147, 216, 289) (2709 S. K. m. 90) (AİHS. m. 6)
5271 sayılı CMK’nun 147, 216, 289. maddeleri ile 1982 Anayasasının 90. maddesinde dayanağını bulan 19.03.1954 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkı başlıklı 6/3-b maddesinin "müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak" hükmü uyarınca kendisine makul bir süre tanınması gerekirken, bu talep hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmeden, hükmün hemen tefhimi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması…” Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2006/6229 E-2007/8356 K, Karar Tarihi: 13.11.2007

“…Mağdurenin tüm aşamalardaki samimiyetinden şüpheye düşülecek bir tutarsızlık görülmeyen iddialarına, bunu doğrulayan 25.12.2001 tarihli tutanak içeriğine, mesajların gönderildiği telefon hattının sanığa ait olmasına göre sanığa isnad edilen suçların sübuta erdiğinin anlaşılması karşısında, mahkumiyetine karar verilmesinin gerekeceği…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2006/1043 E-2006/1460 K, Karar Tarihi: 07.03.2006

“…Oluşa göre aralarında iftira atmayı gerektirecek bir husumet bulunmayan müştekinin aşamalarında ki istikrarlı anlatımları, sanığın müştekiyi 8.7.2002 tarihinde beş kez, 4.7.2002 tarihinde bir kez aradığını gösterir telefon kayıtları, ses teşhis tutanağı buluşma yerinde sanığın yakalanması ve tüm dosya kapsamından telefonla sarkıntılık suçunu işlemiş olduğu anlaşıldığından mahkûmiyetine karar verilmesinin gerekeceği…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2004/4408 E-2006/2852 K, Karar Tarihi: 05.04.2006

“…Sanığı tanımayan ve suç isnadı için hiçbir neden bulunmayan mağdurenin aşamalarda değişmeyen anlatımları, sanığın mağdureye telefonda mesaj çektiği, mağdurenin arkadaşlık teklifini içerir sanığın telefonla aradığı iddiasına karşı, "telefonu arkadaşlara vermiştim, onlar aramış olabilirler" tarzındaki tevilli ikrar ve tüm dosya kapsamından eylemin sarkıntılık suçunu oluşturduğu…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2003/7699 E-2005/20713 K, Karar Tarihi: 04.10.2005

“…hiçbir delille doğrulanmayan varsayıma dayalı beyanı dışında sanığın suçun faili olmadığına dair savunmasının aksine her türlü kuşkudan uzak vicdani kanaat oluşturacak derecede kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmış bulunduğundan delil yetersizliği nedeniyle sanığın beraatına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi…” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2004/4256 E-2005/3999 K, 07.12.2005